"Koronavirüs salgınından sonra Macaristan'da demokrasi sona erecek"
"Macaristan Başbakanı Victor Orban siyasi yeteneklerini bir zamanlar kendinin de kurulmasında katkıda bulunduğu demokrasiyi yıkmak için kullanıyor."
Macaristan'da koronavirüsle mücadele amacıyla hazırlanan acil durum yasa tasarısı parlamentoda kabul edildi. Ancak muhalefetin destek vermediği yasa, Macaristan Başbakanı Victor Orban'a sınırsız süre istediğini yapma yetkisi verdiği gerekçesi ile Avrupa Birliği tarafından eleştiriliyor. Frankfurter Rundschau gazetesi Macaristan Başbakanı Victor Orban'ın siyasi yeteneklerini bir zamanlar kendinin de kurulmasında katkıda bulunduğu demokrasiyi yıkmak için kullandığını söylüyor:
"Salgın bahanesiyle parlamentoya zorunlu ve süresiz ara verdirerek, ülkeyi genelgeyle yönetecek. Orban üç durumdan yararlandı: Birincisi Avrupa Birliği mevcut durumdan dolayı hükümet yöneticilerini durduracak durumda değil. İkincisi, virüsün öldürücü tehdidi nedeniyle tüm devletler temel haklarla ilgili kısıtlamalar uyguladı. Böyle bir durumda pek çok insan ikisi arasındaki farkı görmekte zorlanıyor. Üçüncüsü de, pek çok Batılı ülke koronavirüsle mücadelede zayıf kalıyor. Orban Singapur modelini kendine örnek alıyor. Küçük, otoriter ve ekonomik açıdan azimli. Büyük özgürlük yerine net kurallar. Bu Orban'ın Macaristan'da arzuladığı liberal olmayan devlet modeli. Pazartesi günü bu amacına yönelik oldukça büyük bir adım attı. Korona döneminin ardından Macaristan gerçek demokrasiye artık sahip olmayacak."
Alman basını koronavirüs nedeniyle getirilen kısıtlamaların ekonomiye olan etkilerini tartışmayı sürdürüyor. Krizden ekonominin ne kadar olumsuz etkileneceği sıklıkla dile getirilirken, bazı ekonomistler Almanya ekonomisinin hızla toparlanacağını savunuyor. Ludwigsburger Kreiszeitung da koronavirüs krizinden sonra ekonomide canlılık olabileceği umudunu taşıyor:
"Kısıtlamalar ne kadar sürmek zorunda kalırsa kuaför veya köşedeki birahanenin kapanması ve kriz geçtiğinde de bir daha hiç açılmaması riski o kadar büyüyor. Bu şekilde ekonomik yapılanmalarda çökme olabilir. Milyarlık devlet yardımları da sürekli değil, belli bir dönem için söz konusu. Ancak yakın zamanda yaşananlar çarpıcı şekilde bunun tam tersini gösteriyor. 2008-2009 yıllarındaki finans krizi Almanya’da beklenmedik şekilde hızlı atlatıldı. Hatta hemen ardından ekonomide adamakıllı canlılık yaşandı. Belki deneyimli ekonomistler haklı olabilir."
Die Rheinpfalz gazetesi ise krizi Almanya'nın atlatmasının yeterli olmadığını savunuyor:
"Almanya'da ekonomi ve iş hayatı yakında yeniden canlansa bile, bu tek başına yeterli değil. Almanya gibi ihracata dayalı bir ekonomi, diğer ülkelerde ve özellikle Avrupa Birliği'nde ekonominin hızlıca ve kalıcı bir şekilde toparlanmasına bağımlı. Ancak bunun gerçekleşmesi oldukça şüpheli."