Navalny sonrası Rusya
Mart ayının ilk günlerinde binlerce Rus, hayatını kaybeden muhalif lider Alexey Navalny'ye saygılarını sunmak üzere Moskova'nın uzak bir köşesindeki Borisovskoye Mezarlığı'na akın etti. Olayların resmi versiyonuna göre Navalny Şubat ayında Kuzey Kutbu'ndaki bir hapishanede kan pıhtılaşması nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Yakın tarihte, 1989'da Sovyet muhalif Andrey Sakharov'un cenazesi dışında, Rus kamuoyunda bu çapta bir cenaze töreni yapılmamıştı. Sovyet Devlet Başkanı Mikhail Gorbachev ve Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in cenaze törenleri de kamuoyunun ilgisini çekmişti, ancak katılan kalabalıklar daha küçüktü.
Sözde muhalefet partisi LDPR'nin başına buyruk lideri Vladimir Zhirinovsky'nin 2022'deki cenaze töreniyle karşılaştırma yapmak için daha da az gerekçe var. Navalny'nin mezarı başındaki kalabalık Rusya'da muhalefete kimin liderlik ettiğini açıkça göstermektedir. Gerçi bu durum Navalny hayattayken de açıkça görülmüyor değildi.
Navalny Rus halkının desteğinden yoksun bir baş belası olsaydı, Başkan Vladimir Putin onun hareketini yok etmek için bu kadar çaba sarf etmezdi. Hayatının son 10 yılının çoğunu hapiste geçirdi; başkanlık seçimlerinde aday olması yasaklandı; destekçileri, yakın akrabaları ve hatta avukatları tutuklandı ve tehdit edildi. Bunların da ötesinde, kimyasal bir ajanla düzenlenen bir suikast girişiminden kıl payı kurtuldu.
Bununla birlikte, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş nedeniyle Batı ile tüyler ürpertici bir çatışmaya girdiği şu günlerde Rus muhalefetinin siyasi değişimi gerçekleştirme ihtimalinin düşük olduğu da bir gerçek.
Putin'e karşı muhalefet hareketi 2011-12 yıllarında, barış ve Batı ile nispeten iyi ilişkilerin olduğu bir dönemde zirve yaptı. Ancak iki yıl sonra Rusya'nın Kırım'ı işgaliyle sonuçlanan Ukrayna'daki Meydan Devrimi sırasında iç siyasi çatışmasını jeopolitik terimlerle başarılı bir şekilde yeniden çerçevelendirmeyi başardı.
ABD liderliğindeki Batı'nın Rusya'ya ilişkin stratejik hedefleri konusundaki belirsizliği, Rusya'yı Avrupa entegrasyonundan men ederken etki alanını eski Sovyet coğrafyasına doğru genişletme yönündeki tuzaklı taktikleri ve Doğu Avrupa'daki etnik milliyetçi güçlere ve politikalara verdiği zımni destek, Putin'in Rus halkını kutuplaştırmasına ve Batı yanlısı muhalefete yönelik baskıyı meşrulaştırmasına yardımcı oldu.
Yıllar süren metodik baskının bedeli ağır oldu. Moskova 2014 ve 2015 yıllarında Ukrayna'daki savaşa karşı büyük yürüyüşlere sahne oldu. Rus ordusunun eylemlerine yönelik herhangi bir eleştirinin hapis cezasıyla cezalandırılabildiği günümüzde bunları hayal etmek bile imkansız.
Muhalif siyasetçilerin, aktivistlerin, bağımsız gazetecilerin ve sivil toplum liderlerinin büyük çoğunluğu Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından ülkeyi terk etti. Ülkede halk protestoları düzenleme konusunda deneyimli çok az insan kaldı.
Navalny'nin cenazesine katılımın yüksek olması, her zaman iyimser ve metanetli olan Navalny'nin temsil ettiği daha iyi bir Rusya umudunun yitirilmesi karşısında yaşanan duygusal şokun yol açtığı tek seferlik bir olay olabilir. Yetkililer olayı yakından izliyor ve herhangi bir hareketlenme belirtisini bastırmak için hızla harekete geçeceklerdir.
Cenaze törenine katılan bazı kişilerin yüz tanıma teknolojisi yardımıyla kimliklerinin tespit edilmesinin ardından tutuklandıklarına dair haberler gelmeye başladı bile.
Ölen siyasetçinin eşi Yulia Navalnaya, Rusları 17 Mart'ta yapılacak olan başkanlık seçimlerini, tam öğle vakti toplu halde sandık başına giderek ve diğer adaylara oy vererek ya da oy pusulalarını geçersiz kılmak suretiyle bozmaya çağırdı.
Organizatörler, katılımcılar için nispeten düşük bir risk taşıyan bu eylemin, Putin karşıtı duyguların kapsamını göstereceğini ve seçimin meşruiyeti konusunda daha fazla şüphe uyandıracağını umuyor.
Ancak çok sayıda insanın bu eyleme katılacağının garantisi yok ve bunun tek nedeni misilleme korkusu değil. Rusya'nın Batı ile olan çatışması, Batı yanlısı muhalefetin sadece sadık destekçilerini değil, aynı zamanda -daha da önemlisi- Rusların konformist ve apolitik çoğunluğunu ateşleyebilecek hiçbir stratejik anlatıya sahip olmamasına neden oluyor.
İnsanlar sadece kendi çıkarlarını savunmak için bir araya gelecektir, başkasının, bu örnekte Batı'nın ya da Ukrayna'nın çıkarlarını değil. Ukrayna'nın zaferinin Rus halkının durumunu bir şekilde iyileştireceğine dair iddialar, demokratik bir Rusya'nın NATO ve AB gibi Avrupa-Atlantik yapılarına entegre edilmesine yönelik uygulanabilir bir planla desteklenmediği sürece kulak ardı edilecektir.
Aksi takdirde, 1990'larda Batı ile yakın dostluk döneminde kargaşa ve aşırı güvensizlik yaşayan ve Putin'in iktidarda olduğu on yıllar boyunca yaşam kalitesinde çok önemli bir iyileşme kaydeden Ruslar, Batı'ya karşı sürekli güvensiz kalacaktır. Kremlin propagandasının iddia ettiği gibi, Batı'nın ülkelerini Avrupa'nın çevresinde yoksul bir çöl haline getirmeye çalıştığından şüphelenmeye devam edecekler.
Ukrayna, Gürcistan ve Sırbistan devrimlerinin açıkça gösterdiği gibi, Batı ile entegrasyon Doğu Avrupa'da milyonları harekete geçirebilecek ve somut bir siyasi değişim yaratabilecek tek olasılıktır. Ancak Rusya açıkça bu sürecin dışında bırakıldı ve Rus muhalefetinin bunun nedenine dair tatmin edici bir cevabı yok.
Rusya'daki destekçilerine yönelik mantıklı ve tutarlı bir anlatı geliştirebilmek için Batı'nın aşırı sağa doğru tehlikeli bir şekilde yönelmesi ve 11 Eylül'den bu yana geçen yirmi yıl boyunca siyasi söylemin güvenlikçi bir şekilde ele geçirilmesiyle mücadele etmesi gerekecek. Bu bileşen olmadan, Rus halkına Ukrayna'daki savaşla ilgili ikna edici ve objektif bulacağı bir açıklama sunmak mümkün olmayacaktır.
Batı ve Ukrayna söyleminde sıklıkla kullanılan Rus "emperyalist" zihniyetine ilişkin özcü anlatılar işe yaramayacaktır. İnsanlar Batı emperyalizminin Doğu Avrupa'daki böl-yönet politikalarında ve zehirli etnik milliyetçiliğe verdiği destekte kendini gösterdiğini söyleyeceklerdir. Bu sonuçsuz tartışma sonsuza kadar sürebilir.
Batı, Kremlin'in propagandasından arınmış bir habercilik ve siyasi mesaj verme umuduyla Rusça yayın yapan medyaya hatırı sayılır miktarda para harcıyor. Ancak gerçek hayatta olan şu ki, Ruslar haber aramak için internete girdiklerinde, Ukrayna yanlısı bilgi savaşları ve trol çiftliklerinden gelen Rus dilinde delicesine yabancı düşmanı mesajlarla boğuluyorlar. Daha Batılı politikacıların Rusya'nın stratejik olarak tamamen yenilgiye uğratılması ve ülkenin bir grup Batılı yandaş devlete bölünmesi yönündeki çağrılarını okumaya başlamadan bu mesajlarla karşılaşıyorlar. Aldıkları mesaj -bir kez daha- Batı'ya güvenmeyin.
Bu bağlamda, Rus muhalif aktivistlerin şu anda yapabileceği en iyi şey, Batı'nın aşırı sağa kaymasının tehlikelerini ve ister Donald Trump ister Doğu Avrupalı illiberaller şeklinde olsun, kendi Putinleşme versiyonunu püskürtme ihtiyacını anlamasına yardımcı olmaktır. Ayrıca Batı'ya, Rusya ve komşularına yönelik yanlış hesaplanmış ve çatışmaya katkıda bulunan politikalarındaki yanlışları nasıl düzelteceği konusunda da tavsiyelerde bulunabilirler.
Ukrayna'nın zaferi, cephe hattındaki durum göz önüne alındığında her zamankinden daha imkansız göründüğünden, bu, Rusya'da nihayetinde demokratik bir değişim yaratabilecek ve böylece Ukrayna'nın egemenliğini geri kazanmasına yardımcı olabilecek tek uygulanabilir strateji olarak ortaya çıkmaktadır.
Al Jazeera için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.