Pakistan: ABD'ye Dost Mu Düşman Mı?

Pakistan: ABD'ye Dost Mu Düşman Mı?

ABD'li yetkililer Pakistan ordusu ile hükümetinin cihat yanlısı gruplara stratejik bir değer addettiğini ve desteklediğini düşünüyorlar.

Türkiye'deki Batı yanlısı darbe girişiminin başarısız olması sonucu ABD merkezli düşünce kuruluşları Türkiye'nin 'Pakistanlaşma' sürecine gireceği yorumlarında bulundular. Peki 'Pakistanlaşmak' ve 'ABD'nin gözünde Pakistan olmak' ne anlama geliyor? Söz konusu sunum, buna dair verileri okuyucuya sunmaktadır. 

Bu metin, Bill Roggio'nun "ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi"ne bağlı "Terörizm, Silahsızlanma ve Ticaret" alt komitesi ile "Asya ve Pasifik" alt komitesini bilgilendirmek üzere yaptığı konuşmadan oluşmaktadır. ABD devlet kurumlarına bilgi ve istihbarat sağlayan Long War Journal'in kidemli üyelerinden biri olan Bill Roggio'nun bu çalışması Mepa News okurları için tercüme edildi.

Başkan Poe ve Başkan Salmon, kıdemli üyeler Keating ve Shermen, ve komitenin diğer üyeleri... Bugün beni buraya Pakistan ve onun ABD ile müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden terörist gruplara desteği ile ilgili konuşmak için davet etmenize teşekkür ederim. 

Komite, haklı olarak şu soruyu soruyor: Pakistan, terörizme karşı savaşta bir dost mu yoksa düşman mı? Pakistan yetkilileri ve askeri makamları ABD'nin el Kaide'ye bağlı üst düzey isimleri avlamasına yardımcı olurken Pakistan'ın genel stratejisinin cihat yanlısı olduğu görülüyor, bu da Pakistan'ı düşman kategorisine koyuyor. Pakistan kendi sınırları içerisinde bazı terörist gruplarla savaşıyor olabilir, fakat bunu yalnızca bu gruplar devlet güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturduğu için yapıyor.

"Pakistan El Kaide müttefiklerine destek veriyor"

Pakistan adeta miyop bir şekilde ülkesinde, Afganistan'da ve Hindistan'da, bölgedeki ileri hedefleri için bir dizi terörist gruba destek veriyor. Pakistan bu gruplara, Pakistan devletiyle savaşan birçok terörist gruba destek oldukları ve onlarla ittifak kurdukları gerçeğine rağmen arka çıkıyor. Buna ek olarak, Pakistan'ın destek verdiği cihatçı grupların çoğu el Kaide ile ittifak halinde.

Bugün Pakistan tarafından doğrudan desteklenen ya da tolere edilen altı gruba vurgu yapacağım. Afgan Talibanı ve alt grubu Hakkani teşkilatı, Molla Nezir grubu, Leşker-i Tayyibe, Hareket'ul-Mücahidin ve Ceyş-i Muhammed... Bu grupların her biri Pakistan tarafından dış politikada bir enstrüman olarak kullanılıyor. Pakistan tarafından desteklenen terörist gruplar bu altı gruptan ibaret değil, fakat bu gruplar en önemlileri.

Cihat yanlısı ideoloji ülkeye yayılıyor

Pakistan bu altı grubu ve diğerlerini, siyasetini şekillendiren kimselerin en büyük tehdit olarak gördüğü Hindistan'a karşı dengeleyici bir ağırlık olarak kullanıyor. Fakat ülkenin seçkin askeri zümresi tarafından benimsenen politikalar sonucu, cihat yanlısı ideoloji Pakistan'ın her tarafında yayılıyor. Bu nedenle, bu grupların ideolojik sebeplerle desteklenme derecesini hafife almamalıyız.

Hindistan'a karşı koz

182 milyon nüfuslu Pakistan, 1.25 milyarlık Hindistan'a karşı yeterli insan gücüne sahip değil. Pakistan ve Hindistan, ayrıldıkları 1947 yılından beri savaş durumu içerisinde. İki ülke 1947, 1965, 1971 ve 1999 yıllarında aktif olarak 4 savaş yaşadı. Her biri Pakistan tarafından başlatılan bu dört savaşın dördü de Pakistan'ın mağlubiyetiyle sona erdi. En sonunda Pakistanlı stratejistler, Hindistan'a karşı koymak için, cihatçı grupları desteklemek gibi alışılmadık araçlar kullanmaya karar verdi.

Stratejik Derinlik

Pakistan, Hindistan'a karşı savaş sahasındaki yetersizliğini telafi etmek için, Afganistan'da kendi stratejik derinliğini uygulamaya koydu. Pakistan, arka bahçesinde Hindistan'ın nüfuzunu kırma ve olası bir Hindistan işgalinde kendi ulusuna geri çekilecek bir alan kazandırma amacıyla Afganistan'daki grupları destekledi.

Pakistan, Sovyetler Birliği'nin ülkeden çekilmesi sonrası oluşan kaos ortamından yararlandı ve kendi amaçlarına hizmet edecek bir grup arayışı içine girdi. 1990'lı yılların başlarında Molla Ömer'in Taliban grubunun yükselişiyle stratejik derinliği uygulama amacıyla görevlendirilen Pakistan askeri ve istihbarat yetkilileri mükemmel bir ortak bulmuş oldu. Ülke çapında destek toplayan ve askeri ilerlemeleri sürdürme kapasitesine sahip güçlü bir cihat yanlısı siyasi hareket... Pakistan, Molla Ömer'in 1996 yılında başarılı bir şekilde İslami Emirlik kuran ve 2001 yılındaki ABD işgaline kadar ülkenin %90'ından fazlasını elinde bulunduran grubuna askeri ve ekonomik destek sağladı. 

Afganistan'da dost bir yönetim kurmasına ek olarak Pakistan ülkeyi, Hindistan kontrolündeki Keşmir'de savaşmak üzere, bir dizi cihat yanlısı gruba asker toplama ve eğitme alanı olarak da kullandı.

İyi Taliban-Kötü Taliban

Cihat yanlısı gruplara yönelik desteğini meşrulaştırmak için, Pakistan eliti "iyi Taliban" ve "kötü Taliban" olarak bir ayrım oluşturmaya çalıştı. Kısaca, sözde "iyi Taliban", Pakistan'ın siyasi hedeflerine ulaşmasını sağlayan, devlete karşı tehdit oluşturmayan ve ülke içerisinde savaşı yaymayan grupları tanımlıyor. Afgan Talibanı, Hakkani teşkilatı, Molla Nezir grubu, Leşker-i Tayyibe, Hareket'ul-Mücahidin ve Ceyş-i Muhammed dahil olmak üzere "iyi Taliban" ve diğer gruplar, Pakistan tarafından kabul edilebilir sayılıyor. Bu gruplar bölgede birçok terör eylemi gerçekleştirmelerine ve binlerce Amerikalı asker ile sivilin ölümünden doğrudan sorumlu olmalarına rağmen Pakistan tarafından hala destekleniyorlar.

Pakistan'ın önceliklerine meydan okuyan her cihatçı grup ise "kötü Taliban" olarak nitelendiriliyor. Pakistan Talibanı, Türkistan İslam Partisi ve şimdilerde zayıflamış olan Özbekistan İslami Hareketi de bu gruplardan. Pakistan ordusu, Federal Yönetilen Aşiret Bölgeleri ve Hayber-Pahtunhva'da bu gruplara yönelik operasyonlarında kısmi başarılar elde etti. Fakat ordu bu grupları hedef alırken, "kötü Taliban"a yardım eden ve sığınak sağlayan Hakkani teşkilatını hedef almaktan kaçındı.

Pakistanlı yetkililer, stratejik derinlik politikasını sürdürlükleri ve "iyi Taliban-kötü Taliban" ayrımı yaptıkları iddialarını yalanladı, yahut artık ikisi arasında ayrım yapılmadığını iddia etti. Fakat bu iddialar gerçeği yansıtmıyor. Tüm bunlar, Pakistan'ın bahsi geçen gruplara ve diğerlerine desteğini sürdürmesinin yanısıra bu grupların liderlerini ve önemli elemanlarını yakalamaktaki isteksizliğini de gösteriyor.

 Afgan Talibanı

Pakistan'ın Afgan Talibanı'na desteği çok açık bir şekilde belgelenmiş vaziyette. Pakistan, 1990'larda grubun kurulmasına yardım etti ve gruba desteğini günümüze kadar sürdürdü. Stratejik derinlik politikasını geliştiren ve uygulayan Pakistan İstihbaratı (ISI) eski şefi Hamid Gül, Taliban'a yönelik destekteki rolü nedeniyle "Taliban'ın babası" olarak biliniyor. Hamid Gül aynı zamanda küresel cihatçı gruplara desteğinden dolayı "terörizmin manevi babası" olarak da anılıyor. "Taliban'ın babası" ifadesi yalnızca Hamid Gül'e has değil. Radikal Dar'ul-Ulûm Hakkaniye medresesinin başında bulunan Mevlana Semi'ul-Hak da bu sıfata sahip. Semi'ul-Hak'ın medresesi düzenli olarak binlerce Taliban mensubu yetiştiriyor.

Afganistan'daki direniş bugüne kadar Pakistan ordusu ve istihbarat servisleri tarafından desteklenmeye devam etti. Taliban'ın Kuetta Şurası, yahut üst karar alma konseyi, aynı isimli Pakistan şehrinde bulunuyor. Taliban'ın bölgesel 4 komuta merkezi de Pakistan şehirlerinin ismiyle adlandırılmış. Kuetta, Peşaver, Miramşah ve Gerdi Cengal... 

Taliban'ın üst düzey lider kadrosu, Pakistan ordusu ve istihbaratının bilgi ve onayı dahilinde Pakistan'da üslenmiş vaziyette. Taliban'ın ilk iki emiri de Pakistan'dayken hayatlarını kaybetti. Molla Ömer, Taliban'ın kurucu emiri 2013 yılında Kuetta yakınlarında bir Pakistan hastanesinde hayata gözlerini yummuştu. Onun yerine geçen Molla Mansur da iki ay önce Belucistan'da bir drone saldırısı sonucu öldürüldü. Onlar ve diğer üst, orta ve alt seviye liderler de bir karşılık görmeden Pakistan'da faaliyet göstermeye devam etti. 

Pakistan'ın Afganistan ile sınır alanları Taliban için adeta bir can damarı.

Tüm Pakistan cihat yanlısıyken Hayber-Pahtunhva ve Belucistan, Taliban'a ait yetiştirme merkezleri, eğitim kampları, güvenli evler ve finansal merkezlerle dolup taşıyor. Taliban komutanları rahatlıkla, Pakistan İstihbarat Servisi'nin onları silahlandırdığını ve onlara Pakistan içerisinde gücenli bölgeler ile eğitim kampları sağladığını onaylıyor. Bu esnada ülkenin dört bir yanındaki radikal medreseler Pakistanlı gençlere cihatçı bir dünya görüşü aşılayarak onları Taliban ve diğer müttefikleri için savaşmaya gönderiyor.

Hakkani Teşkilatı

Hakkani Teşkilatı, el Kaide ve diğer terörist gruplara desteği nedeniyle ABD tarafından bir "Yabancı Terörist Organizasyon" olarak listeleniyor. Teşkilat aslında Taliban'ın bir parçası. Kurucusu Celaleddin Hakkani Kuetta Şurası'nın bir üyesiyken oğlu da yeni Taliban emiri Heybetullah Ahundzade'nin iki yardımcısından biri. 13 üst düzey Hakkani Teşkilatı mensubu, ABD'nin özel olarak belirlenmiş küresel teröristler listesinde yer alıyor. Siraceddin Hakkani de dahil olmak üzere bunların çoğu el Kaide ile doğrudan bağlantılı. Birkaç üst düzey el Kaide lideri, Hakkani Teşkilatı tarafından korunurken ABD'nin anti terör operasyonlarında öldürülmüştü.

Afganistan'daki ölümcül Hakkani Teşkilatı saldırıları doğrudan Pakistan kaynaklı. Örneğin, Afganistan Ulusal Güvenlik Müdürlüğü'ne göre 2011 yılında düzenlenen bir saldırıda Bedreddin Hakkani'nin de içlerinde bulunduğu bir grup Hakkani Teşkilatı mensubu, Pakistan'dan gelerek Kabil'de bir oteli hedef aldı. Benzer bir saldırı geçtiğimiz yıl Celalabad'da da gerçekleştirildi.

Kuzey Veziristan merkezli Hakkani Teşkilatı, Kurram gibi diğer aşiret bölgelerinde de varlık gösteriyor. Teşkilat, Miramşah'da meşhur Menba'ul-Ulûm medresesini de yönetiyor.

Hakkani Teşkilatı'nın el Kaide ile açık bağlarına rağmen grup, Pakistan ordusu ve istihbarat teşkilatının sevgilisi olmaya devam ediyor. Pakistan ordusu, Federal Yönetilen Aşiret Bölgeleri'nde operasyonlar düzenlediği zaman kasıtlı olarak Hakkani Teşkilatı'ndan uzak duruyor. Pakistanlı liderlerin, Hakkani Teşkilatı'nın operasyonlardan hariç tutulmadığını ısrarla belirtmesine rağmen 2008 yılından bugüne kadar Pakistan ordusunun bölgeye düzenlediği operasyonlarda Hakkani Teşkilatı'nın üst, orta ya da alt düzey liderlerinden bir tanesi bile yakalanmadı yahut öldürülmedi.

Molla Nezir Grubu

Molla Nezir Grubu, Güney Veziristan'da Pakistan Talibanı'na bağlı faaliyet gösteren bir grup. ABD yönetimi 2013 yılında grubu özel olarak belirlenen küresel terörist kuruluşlar listesine almış ve grubun "eğitim kampları yönettiğini, intihar saldırganları gönderdiğini, el Kaide savaşçılarına güvenli bölgeler sağladığını ve ABD ile müttefiklerine karşı Afganistan'a sınır ötesi saldırılar düzenlediğini" söylemişti. Aynı zamanda grubun şu anki lideri Behaval Han ve yardımcısı komutan Melang da ABD tarafından oluşturulan özel olarak belirlenmiş küresel teröristler listesinde yer alıyor.

Grubun bir ABD drone saldırısında öldürülen eski lideri Molla Nezir, kendisini bir el Kaide lideri olarak tanımlamış ve el Kaide'nin küresel cihat hakkındaki fikirlerini paylaştığını ifade etmişti. Birçok el Kaide lideri Molla Nezir Grubu'nun koruması altında iken öldürülmüştü. Pakistan ordusu, Molla Nezir Grubu Özbekistan İslami Hareketi mensupları ile çatışmaya girdiği zaman gruba doğrudan destek sağlamıştı.

Molla Nezir Grubu'nun el Kaide ile doğrudan bağları bulunmasına rağmen, Pakistan bu grubu aşiret bölgelerinde bir müttefik olarak görüyor. Pakistan ordusu Pakistan Talibanı'nı hedef alan operasyonlar başlattığında Hakkani Teşkilatı gibi Molla Nezir Grubu'na da dokunmuyor.

Leşker-i Tayyibe

Belki de Leşker-i Tayyibe, Pakistan'ın cihatçı gruplara desteğinin en bariz örneği. ABD tarafından "Yabancı Terörist Organizasyon" olarak kabul edilen örgüt, lideri Hafız Said tarafından uluslararası cihadın manevi babaları Usame bin Ladin ve Abdullah Azzam ile birlikte kuruldu. Usame bin Ladin, Leşker-i Tayyibe'nin Afganistan'ın Kunar ve Paktia eyaletlerinde, bugüne kadar faaliyete devam edecek eğitim kampları kurmasına yardım etti. Leşker-i Tayyibe, el Kaide'nin Güney Asya ve ötesinde bir İslam devleti kurulması fikrini de paylaşıyor. 

Leşker-i Tayyibe Pakistan'da açıkça faaliyet gösteriyor ve ülkenin dört bir yanında ofislere sahip. Örgütün merkezi, Lahor yakınlarındaki Müridke'de Merkez-i Tayyibe isimli gün geçtikçe büyüyen kompleks. Burada geleceğin cihatçılarına askeri eğitime gitmeden önce fikir aşılanıyor. Geçmişte Puncab eyalet yönetimi Merkez-i Tayyibe'yi finanse etmekteydi.

Bu terörist yapı Hindistan ve Afganistan'da dikkat çekici terörist saldırılar gerçekleştiriyor. Bu saldırılardan en önemlisi Hindistan'ın Bombay şehrinde yaşanmıştı. İntihar saldırısı ve taarruz takımı şehre akın etmiş ve tiyatro, tren istasyonu, oteller ve bir Yahudi merkezi gibi yerler de dahil olmak üzere birçok bölgeyi hedef almış, üç gün süren saldırıda 164 kişi yaşamını yitirmişti. Hindistan istihbaratı saldırı esnasında Pakistan ile yapılan telefon görüşmelerinin izini sürmüş ve saldırının talimatını veren kimselerin saldırganlara "Müslüman olmayanları -çoğunlukla- vahşice infaz etmelerini söyleyip talimatlar yerine getirildiği zaman kahkahalar attıkları" bulgusuna ulaşmıştı. Saldırıdan sonra Interpol, iki üst düzey muvazzaf Pakistan subayı ve bir emekli binbaşı hakkında yakalama emri çıkartmıştı.

Leşker-i Tayyibe'nin el Kaide ile aşikar bağlarına ve Hindistan ve Afganistan'daki terör saldırısı serisine rağmen Pakistan hükümeti bu örgüte baskı yapmayı reddediyor. Müridke'deki kompleksleri ve ülke çapındaki diğer ofisleri açık, liderleri ise serbest kalmaya devam ediyor. Hafız Said, kendisini ve diğer Leşker-i Tayyibe liderlerini yaptıkları nedeniyle sorumlu tutmayı reddeden Pakistanlı yetkililer tarafından saygıyla ağırlanıyor. Bombay Saldırısı'na adı karışan Leşker-i Tayyibe mensuplarından bir tanesi dahi yargılanmadı.

Hareket'ul-Mücahidin

Hareket'ul-Mücahidin, ABD tarafından yabancı bir terörist organizasyon olarak listelenmiş Pakistan merkezli bir diğer cihatçı grup. Grubun emiri Fazlurrahman Halil de aynı zamanda ABD'nin özel olarak belirlenmiş küresel teröristler listesinde.

ABD'nin 2014 yılında Hareket'ul-Mücahidin'i terörist bir grup olarak belirlemesinin ardından yapılan ek açıklamada grubun "Pakistan'da faaliye gösterdiği; Pakistan, Hindistan, Keşmir ve Afganistan'da da terörist faaliyetlere kalkıştığı" ve "aynı zamanda Afganistan'ın doğusunda da terörist eğitim kampları çalıştırdığı" belirtildi. Bu kampların varlığını

günümüze kadar sürdürdüğü düşünülüyor.

Fazlurrahman Halil, Leşker-i Tayyibe lideri Hafız Said gibi Pakistan menşeli bir adam. 2011 yılında başkent İslamabad yakınlarında açıkça yaşadığı belirtiliyor. Halil, Usame bin Ladin'in 1998 yılında ABD'ye karşı savaş ilan eden fetvayı yayınlarken danıştığı isimlerden biri. Fazlurrahman Halil aynı zamanda bu fetvanın altına da imzasını atmıştı. Usame bin Ladin'in, El Kaide'nin Pakistan'daki destek ağında yer alan kuryesi de Hareket'ul-Mücahidin ile bağlantılıydı. Hareket'ul-Mücahidin; 2014 yılının Eylül ayında teşkil edilen, el Kaide'nin en yeni kolu Hint Yarımadası el Kaidesi için de bir besleyici hat örgütü vaziyetinde. Hint Yarımadası el Kaidesi lideri Asım Ömer de eski bir Hareket'ul-Mücahidin mensubu.

"the Associated Press"in 2011 yılında bildirdiğine göre Fazlurrahman Halil "Hindistan, Afganistan, Somali, Çeçenistan ve Bosna'ya savaşçı gönderdi. Usame bin Ladin ile çok yakın ilişkiler geliştirdi. 11 Eylül saldırılarının beyni Halid Şeyh Muhammed ile çok uzun vakit geçirdi." "the Associated Press"in aynı raporunda "Pakistan otoritelerinin Fazlurrahman Halil'in nerede olduğunu açıkça bildiğini" de ifade edildi. Fakat onu bıraktılar, tıpkı kendi askerleri ve istihbarat teşkilatları tarafından Hindistan'a karşı kullanılmak üzere desteklenen diğer Keşmirli militan gruplar gibi.

Ve Pakistan, tıpkı Leşker-i Tayyibe gibi, Hareket'ul-Mücahidin'i ve Afganistan ile Keşmir'deki faaliyetlerini de baskı altına almak için hiçbir önlem almıyor.

Ceyş-i Muhammed

ABD Hükümeti, el Kaide ve diğer cihatçı gruplarla bağlantılarından ötürü Ceyş-i Muhammed'i  yabancı bir terörist organizasyon ve lideri Mesud Ezher'i  özel olarak belirlenmiş küresel bir terörist olarak niteliyor.

Leşker-i Tayyibe ve Hareket'ul-Mücahidin gibi Ceyş-i Muhammed de, Hindistan'a düşmanlık beslediği ve Afganistan'da cihad ettiği için Pakistan ordusu ve istihbarat teşkilatı tarafından destekleniyor. Mesud Ezher ile ilgili 2010 yılındaki ifadesinde ABD Hazine Bakanlığı "Ceyş-i Muhammed'in militan toplama amaçlı ilanlarında Mesud Ezher'in gönüllülere 'Batılı güçlerle karşı Afganistan'da savaşa katılma' çağrısının yer aldığını" belirtmişti. Ceyş-i Muhammed'in ismi, Leşker-i Tayyibe'nin 13 Aralık 2001 tarihinde Yeni Delhi'deki Hindistan Parlamentosu'na yönelik saldırısına karışmıştı. Mesud Ezher'in yakın ortağı Şeyh Ahmed Said Ömer, Wall Street Journal muhabiri Daniel Pearl'ün kaçırılmasının arkasındaki isimdi. Pearl daha sonra kafası kesilerek infaz edilmişti.

Yakın bir zamanda, Hindistanlı yetkililer Ceyş-i Muhammed'in Hindistan topraklarındaki Pathankot Hava Kuvvetleri Üssü'ne bir saldırı düzenlediğini belirtti. Diğer saldırılarda olduğu gibi Hindistan istihbaratı, saldırıyı yöneten Pakistan merkezli kişilerin saldırı esnasında saldırganlarla telefon görüşmesi yaptığını tespit etti.

Ceyş'ul-Mücahidin'in terörist faaliyetlerine rağmen Pakistan gruba karşı harekete geçmiyor. Hindistan'ın Mesud Ezher'in iadesi için tekrar tekrar yaptığı talepler görmezden gelindi.

Harekete Geçmede Başarısızlık

Pakistan'ın cihat yanlısı gruplar üzerindeki inadı ABD hükümetinin dikkatinden kaçmadı. 2015 yılındaki "Ülkelere Göre Terörizm Raporu"nda, Pakistan'ın bölgedeki cihatçı gruplara yönelik politikasına iğneleyici bir sitemde bulundu.

Raporda "Pakistan'ın, Afgan Talibanı ve Hakkani teşkilatına karşı önemli bir harekette bulunmadığı, bu grupların Afganistan'da ABD çıkarlarını tehdit etme kabiliyetini sınırlayacak önlemler almadığı" belirtildi.

Rapor "Pakistan aynı zamanda Pakistan topraklarında faaliyet göstermeye, eğitime, organize olmaya ve bağış toplamaya devam eden Leşker-i Tayyibe ve Ceyş-i Muhammed gibi yurtdışı odaklı gruplara karşı da harekete geçmiyor." ifadesiyle devam ediyor. Raporda ek olarak "bu grupların cezai karşılık görmeden bağış toplamaya devam ettiği ve Hafız Said'in, grubun hedeflerine destek olmak için sıklıkla halkın önüne çıkabildiği, Pakistan'ın ise parmağını bile oynatmadığı" söyleniyor.

Bakanlık, Pakistan'ın kendi topraklarının içerisindeki terörist gruplara baskı uygulamayı neden reddettiğini açıklamıyor fakat Pakistan ordusu ile hükümetinin cihat yanlısı gruplara stratejik bir değer addettiği ve bazılarının cihat yanlısı ideolojik kardeşleri olarak gördüğü açık.

Kaynak: Mepanews

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.