Pakraduni efsanesi ve tarihi gerçekler

Pakraduni efsanesi ve tarihi gerçekler

Tarihteki Pakraduni Hanedanı, zaman içerisinde hayali bir topluluğa ve suçlama yöntemine dönüştü.

Tarihte bir kolu 9-11. yüzyılda Erzurum ve Bayburt çevresindeki Ermenileri, bir kolu da 11-19. yüzyılda Gürcistan'ı yöneten Pakraduniler Türkiye'deki ideolojik ve masalsı tarihçiliğin elinde nasıl modern bir masala, hayali bir topluluğa ve suçlama yöntemine dönüştü?

Pakradunilerin gerçek tarihi

Ermenicenin Anadolu Ermenilerini kapsayan Batı Ermeni lehçesinde Pakraduni, Doğu Ermeni lehçesinde Bagratuni, Gürcücede ise Bagrationi, Türkiye'de yaygınlıkla zannedilenin aksine bir topluluk değil, Ermenileri ve daha çok Gürcüleri yönetmiş bir hanedanın ismidir.

Pakraduni ailesinin kökeninin İspir-Bayburt çevresinden olduğu tahmin edilmektedir. Çünkü ilk kez Ermeni tarih kaynaklarında 4. yüzyılda bu aileden bahsedilmekte, komşu bölgeler olan Bayburt ve İspir halkının yöneticileri olarak geçmektedirler.

Efsaneler

5. yüzyılda yaşayan Ermeni tarihçi Horenli Movses o dönem güç kazanan Pakraduni ailesinin Hz. Davud'un soyundan geldiğine dair bir efsaneyi Pakraduni ailesinden övgüyle bahsettiği satırlarda belirtmektedir. Pakradunilerin Yahudi olduğuna dair iddialar bu efsaneye dayanmaktadır.

Fakat unutulmamalıdır ki Movses bu iddiayı Pakraduni ailesinin ne kadar iyi Hristiyan olduğuna delil olarak zikretmektedir. Çünkü Hz. Davud sadece Yahudilikte değil Hristiyanlık ve İslam'da da peygamber sayılmaktadır. Ayrıca bu efsanenin gerçek olduğuna dair bir delil bulunmamakta, Hz. Davud hem peygamber hem de kral olduğundan tarihçi Movses'in o dönem Pakradunileri ona benzetmek için böyle bir efsaneyi ortaya attığı düşünülmektedir.

Müslümanlarla ilişkiler

Ortodoks Hristiyan Bizans'ın Ermenileri Ermeni Apostolik Kilisesi'ni (Gregoryenlik) bırakmaya zorlaması diğer Ermenilerle olduğu gibi Pakradunilerle Bizans'ın arasını da açmıştır. Bu nedenle Pakraduniler 8. yüzyılda bölgeye ulaşan Müslümanlarla Bizans'a karşı ittifak kurmuşlardır.

Erzurum ve Bayburt çevrelerini ellerinde tutan Pakraduniler, 9. yüzyılda bu bölgelerde Abbasilerin desteğiyle bir krallığa dönüşmüş ve Abbasi halifelerine bağlı kalmaya devam etmişlerdir. 9. yüzyıldan itibaren fetih siyasetini terk edip ellerindeki toprakları korumaya odaklanan Abbasiler böylece, yeniden güçlenme emareleri gösteren Bizans'ın Abbasi topraklarına ilerlemesine karşı bir tampon bölge oluşturmayı hedeflemiştir.

Bizans'ın yeniden güçlendiği ve Abbasilere karşı zaferler kazandığı 10. yüzyılda Pakraduniler de Bizans karşısında gerileme sürecine girmişlerdir. 10. yüzyılın ikinci yarısında tüm Ermeni topraklarını hakimiyetine sokmayı hedefleyen Bizans'ın saldırıları ve Abbasilerin iyice zayıflayıp Pakradunileri yardımsız bırakması sonrası, son başkentleri Ani'nin de 1045'te Bizans tarafından alınmasıyla Pakraduni Hanedanı yıkılmıştır. 

Yenilgilerinin ardından Pakraduni ailesinin bu kolunun Bizans tarafından Kayseri'ye sürüldüğü belirtilmektedir. Fakat bu kola dair 12. yüzyıldan itibaren bir bilgi bulunmamaktadır.

Gürcistan'daki etkileri

Pakraduni ailesinin Artvin'in Erzurum'a komşu bugünkü Yusufeli ilçesinde yerel düzeyde hüküm süren kolu ise Bizans tesiriyle 8. yüzyılda Ermeni Apostolik Kilisesi'ni bırakarak Ortodoksluğa geçmiş, kimlik aidiyetlerinin dini inançların belirlediği o dönemde Pakradunilerin bu kolu Gürcüleşmiştir. 

Gürcistan tarihinde Bagrationi olarak bilinen bu aile Gürcistan'da bin yılı aşkın süre siyasi bir rol oynamıştır. Gürcüleşen Bagrationi ailesi Artvin'de Bizans desteğiyle gücünü artırarak akrabaları ve komşuları Pakraduniler'e rakip olmuşlardır.

İlerleyen tarihlerde bugünkü Gürcistan'ın batı bölgelerine de nüfuzu yayılan Bagrationiler 11. yüzyılda Bizans'ın desteğiyle Gürcistan Krallığı'nın başına geçmişlerdir. 1071'de Malazgirt Savaşı'nda hamileri Bizans'ın ağır darbe yemesine rağmen ayakları üzerinde durmayı başarabilen Bagrationi Hanedanı altında Gürcistan Krallığı'nın altın devri 1089'da tahta geçen Kral 4. Davud'un döneminde başladı, 1184-1213 döneminde hüküm süren Kraliçe Tamar zamanında zirveye çıktı.

Bu dönemde Ortodoks Hristiyanlığın liderliğine soyunan Bagrationi ailesi, eski efsaneyi tekrar hatırlatarak Hz. Davud'un soyundan geldiklerini vurguladılar. Böylece bu aile hem krallığa en layık olanların kendileri, hem de çok iyi Hristiyan olduklarını belirtmekteydiler. Fakat 13. yüzyılda tüm bölgeyi olduğu gibi Gürcistan'ı da Moğol İstilası çok yıpratıp zayıflatınca Bagrationi ailesi de genişleme siyasetini bırakıp varlığını sürdürmeye odaklandı.

İlerleyen dönemlerde Bagrationi ailesi yönetiminde Gürcistan Karadeniz kıyılarını Osmanlı Devleti'ne kaybetti. Gürcistan'ın iç bölgelerinde Osmanlı-İran savaşlarından yararlanan ve daha çok İran'a tabi olan Bagrationi Hanedanı yine de yıkılmadan hüküm sürmeye devam etmeyi başardı.

Rusya müdahalesi

Tabi olduğu İranlı yöneticilerle sorunlar yaşayan Bagrationi ailesi, kendileri gibi Ortodoks Hristiyan olan Rusların Kafkasya'da ilerlemesini olumlu bularak 1783'te Rus Çarlığı'yla Georgiyevsk Antlaşması'nı imzaladılar. Bu anlaşmaya göre Gürcistan Rusya'nın himayesine giriyor ve Bagrationi ailesi Gürcistan'ı yönetmeye devam ediyordu. 

Fakat 1801'de Rus Çarlığı bu anlaşmayı bozarak Bagrationi ailesini Gürcistan tahtından indirdi. Hanedan mensuplarının bazıları Osmanlı Devleti'nin desteğiyle Rusya'ya karşı giriştikleri savaşı nihai olarak 1810'da kaybettiler. Rusya ile savaşan hanedan mensupları Osmanlı topraklarında sürgünde ölürken ailenin diğer fertleri Rusya'nın büyük şehirlerine taşındılar. 

Bagrationi ailesi halen Rusya ve Avrupa'da yaşamaya devam etmektedirler. Aile içinde Nugzar Bagration Gruzinsky'nin (1950-) mi, Davud Bagration Muhrani'nin (1976-) mi ailenin mevcut lideri olduğuna dair anlaşmazlık bulunmaktadır. Gürcistan'ın bağımsızlığını kazandığı 1991'de ülke içerisinden Bagrationi Hanedanı'nın yeniden başa geçmesi ve Gürcistan'ın yeniden krallığa dönmesine dair talepler yükselmiştir.

nugzar-2.jpg

Nugzar Bagration Gruzinsky

nugzar.jpg

Davud Bagration Muhrani

Pakraduni miti

Pakradunilerin ideolojik nedenlerle Türkiye'de uydurulmuş tarihine göre ise kendileri Yahudi bir topluluk olup önce Ermenilerin içine sızmış, daha sonra Anadolu'nun Müslümanlaşmasıyla bu 'gizli Yahudilerin' bir kısmı Müslüman görünür olmuştur.

Yine kaynağı bulunmayan bu iddialara göre Ermeni isyanlarından pek çok olaya her şeyde Pakradunilerin parmağı vardır.

Söz konusu iddialara göre Pakraduniler bugün Müslüman görünen ancak aslında Yahudiler olan bir yapı devlete, bürokrasiye, partilere, dini cemaatlere sızmış ve "fitne çıkarma" peşindedirler.

Tarihi gerçeklerle ilgisi olmayan ve Türkiye'den başka bir yerde hiçbir şekilde ortaya çıkmayan bu iddiaların asıl kaynağı, kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan Ermeni yazar Levon Panos Dabağyan'dır. Bununla beraber bazı delilsiz iddialar da Dabağyan'ın iddialarının üzerine eklenmiş durumdadır.

dabagyan.jpg

Levon Panos Dabağyan

11 Kasım 1933'te İstanbul'un Fatih ilçesinin Aksaray semtinde Kastamonu'nun Ermeni köylerinden Kadınsaray'dan İstanbul'a göç eden Hristiyan Ermeni bir ailede doğan Levon Panos Dabağyan hayatı boyunca ailesi gibi Ermeni Apostolik Kilisesi'ne (Gregoryenizm) bağlı kaldı. Bununla beraber Milliyetçi Hareket Partisi-MHP'li oldu ve 1960'lı yıllardan itibaren MHP'nin 'İslami açılımı'nın öncülerinden biri oldu.

Dabağyan kendi iddiasına göre Türkeş'in çizgisini fazla seküler bularak Türkeş'e 'İslami açılım' da bulunmasını ve Türk-İslam sentezine gitmesini tavsiye etti. Yine Dabağyan, kendi iddiasına göre, üç hilalin sembol olarak kabulü fikrini ortaya atan ve buna Türkeş'i de ikna eden isimdi.

Dabağyan Ermenilerle Türklerin 19. ve 20. yüzyılda yaşadığı sorunları çözmede Yahudi kartını ileri sürdü. Pakraduni ailesinin Hz. Davud'dan geldiğine dair efsanesinden yola çıkarak kitaplarında ve MHP'nin yayın organlarında yazdığı yazılarda Pakraduni isminde Anadolu'da Ermeni görünen gizli Yahudi toplulukların bulunduğunu, Türklerle Ermenilerin bu "fitneci Yahudilerin bozduğunu", tehciri hak edenin Gregoryen Ermeniler değil aslında Yahudi olan Pakraduniler olduğunu öne sürdü.

Dabağyan 7 Mayıs 2017'de 83 yaşında hayatını kaybetti.

Dabağyan'ın bu iddiaları ise özellikle sağcı çevrelerde delilsiz bir biçimde daha da geliştirildi. Pakraduni Yahudilerin Ermeni görünmekle kalmadığı, daha sonra Müslüman görünerek de aramızda oldukları ve her yere sızdıkları iddia edildi. Sağcı çevrelerden birbirine düşman olanların birbirini Pakradunilikle suçladığı, hatta "Pakraduni Terör Örgütü" gibi iddiaların ortaya atıldığı gözlemlendi.

Örneğin Gülen Yapılanması lideri Fethullah Gülen tarafından Recep Tayyip Erdoğan ve bazı AK Partili yöneticiler Pakraduni olmakla hatta "Pakraduni Terör Örgütü yöneticisi" olmakla suçlanmıştı. Aynı zamanda bazı muhalifleri, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Saadet Partisi yöneticilerinden Oğuzhan Asiltürk'ün de Pakraduni olduğu iddia etmekteydi.

Pakradunilik üzerinden Türkiye'de geliştirilen ve halen daha gelişimi süren modern efsaneler aynı zamanda Türkiye'de popüler ve ideolojik tarihçiliğin hayal gücü, yayılma hızı ve etkisi açısından da önemli bir örnek olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Mepa News

uygulamabanner.jpg

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum