Rapor | Mısır rejiminin Sina Yarımadası'ndaki ihlalleri ve tanıklıklar

Rapor | Mısır rejiminin Sina Yarımadası'ndaki ihlalleri ve tanıklıklar

Mısır rejimi, onlarca yıldır Sina Yarımadası'nda yaşayan halka yönelik ihlallere imza atıyor.

Mısır'daki yönetimler geçen yıllar içerisinde değişmesine rağmen, değişmeyen şeylerden biri de Kahire'de oturan yöneticilerin Sina Yarımadası'ndaki halka yönelik tutumlarıydı.

Sina Yarımadası'nda yaşayan halka karşı gerçekleştirilen ihlaller her zaman bir tartışma konusu oldu. Ancak bu ihlalleri boyutu her ne kadar artarsa artsın, Mısır yönetimi uluslararası toplumun, özellikle ABD ve İsrail'in yakın bir müttefiki olma özelliğini sürdürdü.

Söz konusu ihlallerin önemli bir kısmı da 2004 yılının Ekim ayı ve sonrasında gerçekleştirildi. Bu dönemde bölgede İsraillileri hedef alan bir saldırı sonrası Hüsnü Mübarek rejimi, Sina Yarımadası'ndaki halkı toplu bir şekilde cezalandırdı.

Mısır İşkence Karşıtı Örgütü, Nedim İşkence Kurbanlarına Tedavi ve Psikolojik Rehabilitasyon Merkezi, Hişam Mübarek Hukuk Merkezi kurumları, 15-17 Kasım 2004 tarihinde bölgedeki sivil halkla bazı görüşmeler yürüttü. Bu görüşmelerde halk, maruz kaldıkları saldırıların detaylarından bahsetti:


"Birçok sivil döve döve öldürüldü"

"Salıverilenlerden biri, sorguya katılanlardan bazılarının kırmızı yüzleri, jiletlenmiş saçları olduğunu ve siyah gözlükler takıp hiç konuşmadıklarını söyledi.

(...)

Bazılarımızı gece Lazuğli'ye alırlardı. Bazıları kardeşleri ve kuzenleri ile alınırdı. Önce onları döve döve öldürür sonra bir battaniyeye sararak Tora Hapishanesi'ne geri dönen otobüslerin bagajına atarlardı.

(...)

140 kadın yakalandı ve rehine olarak tutuldular.

(...)

Kadınların peçeleri yüzlerinden herkesin ortasında zorla çekilip alındı. Kadınlar yollarda kendileri olarak yürüyemez oldular. Şüpheli görünmemek için tüm erkekler sakallarını tıraş ettiler.

(...)

Hakaretler ve saldırılar

El Ariş'teki Devlet Güvenlik Bakanlığı'na beni aldılar. Valideme hakaretler ettiler. Bana 'o..... evladı' dediler. Deliye döndüm. Ona bağırıp benim annemin ayakkabısının onların hepsinden daha şerefli olduğunu söyledim. Bana bir sopa ile vurdular. 10 kişi kafama vurmaya başladı. Orada 200-300 kişi gördüm. Erkekler ve henüz evlenmemiş kızlar ağlıyorlardı.

(...)

El Ariş Devlet Güvenlik departmanında ağlaşmalar her noktadan yankılanıyordu. Hem kadınların hem de erkeklerin... Bana hakaret ettiler, ben de karşılık verdim. Orada yalnızca 10 dakika kaldım ancak gördüklerimi tarif etmek mümkün değil. Diğer insanların işkencelerden nasıl geçtiklerini gördüm. Erkeklerin göğüslerinin, etlerinin sarktığını kendi gözlerimle gördüm. Onların göğüslerini ve diğer organlarını elektriğe bağladılar.

(...)

Tahliye aracında muhtemelen Kanatir Hapishanesi'ne götürülecek 15 kadın vardı. Hac Fılayfil'in (El Ariş'in girişindeki El Meydan köyünden, Taba olayları ile ilgili olarak yakalandı) akrabaları idi. Köydeki herkesi aldılar. Erkek, kadın ve 5 çocuk... Kuzenimin eşi, erkek kardeşi bırakılsın diye kendi rızasıyla teslim oldu. Abisi yerine onu almışlardı. Kuzenimin eşi onunla beraber 5 gün kaldı sonra da onu serbest bıraktılar. (Aynı aileden 1'i kadın 7 kişiyi tutukladılar.)

(...)

Sabah çok erken saatte geldiler. Ellerinde makineli tüfekler ve tabancalar vardı. Evi ve gardıropları aradılar. 'M.'yi ve hanımını sordular. Onlara, kendilerini ramazanın ilk günü beraber yaptığımız iftardan beri görmediğimizi söyledim. Onlar küçük çocuğu aldılar ki 'M.' gelip teslim olsun. Onun kardeşini de aldılar. Herkes korkmuştu. Kız gidip teslim oldu ki erkek kardeşini bıraksınlar. Onları içeride 5 gün tuttular sonra saldılar. Girdiğinde üç ya da dört aylık hamileydi. Hapisten çıkar çıkmaz düşük yaptı. Cenin 5 aylık gibi duruyordu. Çocuklar ağlıyor ve kadınlar panikliyordu. Erkekleri sakallarından yakalıyorlar ve elleri kan ve sakal dolana kadar onları çekiyorlardı. Hasbinallah ve nimel vekil...

(...)

"Yahudiler bu kadarını yapmamıştı"

Yahudiler tarafından 20 yıl işgal edildik. Onlar bize bunların gösterdiği kadar gaddarlık göstermediler.

(...)

Neden hükümet bizlere bunu yaşatmak zorundaydı? İşgal kuvvetleri bile bize bu kadar çektirmedi. Neler oluyor?

(...)

Kadınlar El Ariş Devlet Güvenlik Merkezi'nin mescidinde, kendilerine büyük bir işkence çubuğu ile işkence edilen yerde tutuluyorlardı.

(...)

Benim kız kuzenlerimi ve yengelerimi aldılar.

(...)

Evlerde kadınlardan başka kimse kalmadı. Hatta kadınlar bile tutuklandı. Eğer onları sokakta görseler yüzlerinden peçelerini çekerlerdi. Direnen herkes gözaltına alındı. Terörize edildik. Bize bayramdan sonra tekrar geleceklerini söylüyorlardı.

(...)

Kardeşim, polisin annesini almaya geleceğini duyduğu zaman teslim oldu.

(...)

12 yaşında bir kız çocuğunu almak istediler. Kız kaçtı. El Ariş'teki kimse 13 gün boyunca evlerine giremedi.

(...)

Hamile kadınlar işkence gördü

Hamada'nın karısı hamile idi. Onu araçlarına alıp köye götürdüler ki eşinin arkadaşlarını teşhis edebilsin. Kadın kanamaya başlayıncaya kadar arabayı sürdüler. İsmail'in karısının parmağına elektrik verdiler. Samar'i aşağılayıp ona 'kötü kadının kızı' dediler. İsmail'in karısının yüzünden peçesini çekip aldılar. Sonra 'M.'nin karısını gözaltına aldılar. Birbiri üzerine istiflenmiş 45 kadın vardı. Tuvalete gittikleri zaman orada erkekleri bulurlardı. Erkeklerin bağırmalarını duyarlardı. Bir keresinde İsmail'i kancaya asılmış ve çıplak bir şekilde önünde buldu.

(...)

Bedevi kadınlar Şeyh Zuveyd'de işkence gördüler. Orada daha üç gün önce doğum yapmış bir kadın vardı. Onu kanayıncaya kadar dövdüler. Gardiyanların eşliğinde hastaneye kaldırıldı.

(...)

Arkadaşlarımdan biri çarşıda çalışıyordu. Ona peçesini açmasını söylediler. O reddetti. Onu omzundan vurdular. Onlar kadınların peçesini açar ve onları döverlerdi. Bunu kendi gözlerimle gördüm. Çarşıya yakın çalışıyordum ve ne olduğunu kendim gördüm.

(...)

Bir adamın üstünü aradılar ve bir Kur'an buldular cebinde. Ona "Bu ne?" diye sordular. O da 'Allah kelamıdır' dedi. Onu aşağıladılar. Dedi ki 'Ramazan ayındayız. Saygı gösterin.' Onu dövmeye başladılar.

(...)

Kuzenim tahliye aracında benimle birlikteydi. Aranan bir adam daha vardı, onu bulamayınca babasını aldılar. Ayrıca ebeveynlerinin El Ariş'teki evinden karısını ve karısının iki kız kardeşini de aldılar. Kadınların serbest bırakılması için teslim oldu. 200 kadın vardı. Benden 1 gün önce salıverilmişlerdi. Ben yorgunum ve gözlerim de az görmeye başladı. Dar ve rutubetli koridorlara attılar bizi. Emekliyorduk. Kırk civarında kadındık. Kadınlar önceleri aynı yerde kaldılar. Orada bir hafta on gün kaldılar sonra mescide alındılar. Çoğunun yanında çocukları vardı.

(...)

Kadınlara elektrik verilirken işitiyordum.

(...)

Her gün evlere saldırır ve kadın ve erkek kim varsa alırlardı.

(...)

O hala içerde (F.S.H.). teslim oldu çünkü onlar annesini ve kız kardeşlerini tutuyorlardı. Annesine elektrik vermişlerdi.

(...)

Kabilelerin şeyhleri insanları korkutur ve evlatlarını vermeleri konusunda onlara baskı yaparlardı ki onların yerine kendi ailelerinin başına bir şey gelmesin. Bir tanesi iki evladını teslim etti.

(...)

Polisler insanları tehdit ediyordu. Bekleyin de bayramdan sonra ne olacak görün diyorlardı. 'Yemin ediyoruz sizleri kül edeceğiz! Bu insanlar derslerini alacaklar!'"

Kaynak: Mepa News

280.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum