Röportaj | Bangladeş'te neler oluyor, ülkeyi ne bekliyor?

Röportaj | Bangladeş'te neler oluyor, ülkeyi ne bekliyor?

Mepa News Genel Yayın Yönetmeni Halid Abdurrahman, Bangladeş'te gerçekleşen gösterilere ve Hasina yönetiminin devrilmesine dair soruları yanıtladı.

Mepa News Genel Yayın Yönetmeni Halid Abdurrahman, Bangladeş'te gerçekleşen gösterilere ve Hasina yönetiminin devrilmesine dair soruları yanıtladı.

Abdurrahman ülkede Hasina'nın devrilmesine giden süreci ve geleceğe dair ihtimalleri değerlendirdi.


- Bangladeş'teki halk ayaklanmasının sebebi nedir?

Ülkede halihazırda mevcut hükümetin baskı politikalarından duyulan bir rahatsızlık söz konusuydu. Bu durum son "memur kotası" gelişmeleriyle birleşince büyük çaplı gösteriler patlak verdi. Bangladeş zaten siyasi yapıların, öğrenci hareketlerinin ve sendikaların güçlü olduğu bir ülke.

Memur istihdamına yönelik kota da halk tarafından ülkede iktidara yakın çevrelere iltimas sağlamaya yönelik bir adım olarak görüldü. İnsanlar zaten ekonomik açıdan kötü olan durumlarını daha da zora sokacak bu girişime karşı sokaklara döküldü.

Bir diğer husus, devrilen Başbakan Şeyh Hasina'nın durumu. Şeyh Hasina bağımsız bir siyasi figür değil, ülkenin kurucusu olarak kabul edilen Muciburrahman'ın kızı ve onun partisinin lideri. Yani temel olarak göstericilerin muhalefeti sadece mevcut iktidar sürecine karşı değil, aynı zamanda seküler ve baskıcı bir zihniyeti temsil eden rejimin kurucu ideolojisine de karşı.

- Yapılan gösteriler hükümeti devirme noktasına nasıl geldi?

Esasında hükümet söz konusu "memur kotası" girişiminden geri adım attığını açıkladı. Aslında bu tam anlamıyla bir geri adım değildi. Sadece mevcut kotayı yüzde 30'dan yüzde 5'e çektiler ancak bu kararla ilgili başını öğrencilerin çektiği eylemciler tatmin olmadı.

Tabi bu süreçte eylemcilere yönelik sonuçları ölüme varan şiddet olaylarının ve toplu tutuklamaların sürdüğüne şahit olduk. Bilhassa eylemcilerin güvenlik güçleri ve iktidar partisi bağlantılı milislerce öldürülmesi gösterilerin sürmesine ve daha da şiddetlenmesine yol açtı.

- Olaylar esnasında göstericileri öldüren milis gruplar kimler?

Yukarıda da söylediğim gibi Bangladeş öğrenci hareketlerinin ve sendikaların yaygın olduğu bir ülke. Bunlara yalnızca muhalif kesimler değil iktidara yakın kesimler de dahil.

Eylemler sırasındaki şiddet olaylarının büyük kesimi de Şeyh Hasina ve ittifak halinde olduğu gruplar ve öğrenci hareketi kisvesi altındaki yapılanmalardan kaynaklandı. Bunların hareket tarzını Mısır'daki devrim sırasında görülen rejim destekçisi "Baltacı" denilen gruplara benzetebiliriz. Tabi siyasi oluşum ve sosyoloji olarak iki yapı arasında farklar var.

- Bangladeş ordusu olayın neresinde bulunuyor?

Bu konuda da 2011 Mısır örneğine başvurabiliriz. 2011'de Hüsnü Mübarek'in devrildiği olaylar sırasında Mısır ordusu, Mübarek'in artık iktidarda kalamayacağı anlaşılana kadar rejimin tarafını tutmuştu. Mübarek iktidarının sürmeyeceği kesinlik kazanınca ordu tarafsız bir tutuma büründü ve Mübarek'in devrilmesine izin verdi. Ardından oluşan geçiş sürecine de ordu nezaret etti.

Benzer şekilde Bangladeş'te de ordu uzun süre gösterilere karşı bir pozisyon alsa da Şeyh Hasina'nın devrilmesinin kaçınılmaz hale gelmesiyle devreye girdi. Hasina'yı sürgüne göndererek kendisini ve rejimi koruma refleksi gösterdi. Aynı zamanda geçiş sürecinde kendisini "tarafsız bir hakem ve koruyucu" pozisyonuna koymuş oldu. Muhtemelen geçiş süreci ve sonrasında gidişatı yine kendileri müesses nizamı muhafaza edecek şekilde tanzim edecektir.

Şahsi kanaatim yukarıda da belirttiğim üzere ordunun bu süreçteki rolünün ülkedeki müesses nizamı koruma yönünde olacağıdır. Bu sebeple söz konusu ordulardan yana büyük beklentiler içerisinde olunmamalı. Nihayetinde bunlar gerek içerisinde yetiştikleri ideoloji gerekse dünyaya bakış açıları bakımından halklarının değerlerini yansıtan ordular değiller. Mısır'dan Bangladeş'e kadar durum aynı.

- Sizce ordu ve göstericiler aynı safta mı?

Benim düşüncem halk ve ordunun yan yana olmadığı yönünde. Ordu burada sadece kendisinin ve mevcut rejimin, statükonun çıkarlarını koruma refleksi gösteriyor. Nihayetinde rejim değişikliği düzeyindeki değişimler Bangladeş örneğinde gördüğümüz gibi birkaç aylık protestolar neticesinde erişilebilecek kadar kolay şeyler değil.

Ordu şu andaki konjonktürde halkın yanında gözüküyor olabilir. Fakat ilerleyen süreçler bize bunun göründüğü gibi olmadığını gösterecektir.

- Bangladeş'te yaşananların bir "İslami devrim" olduğuna dair yorumların gerçeklik payı var mı?

Bangladeş, halkının tamamına yakını Müslüman olan bir ülke. İslam ülkenin ayrılmaz bir parçası. Her ne kadar 1971'deki bağımsızlığın ardından kurulan Hindistan destekli seküler rejim bu durumla zıt düşen politikalar izlemiş olsa da halkın İslami düşüncesini silemedi.

Bangladeş'te birçok İslami oluşum bulunuyor. Cemaat-i İslami'den Hifazat-i İslam'a, Bangladeş İslami Hareketi'nden Bangladeş İslami Cephesi'ne kadar bu oluşumlar oldukça aktif. Her birinin siyasi yapıları, öğrenci kanatları, kadın kolları, sendikaları gibi onlarca kolu, milyonları aşan üyeleri var. Ülkede zengin bir İslami hareket ortamı söz konusu.

Bu açıdan söz konusu İslami oluşumların mevcut protestolara katılmamaları gibi bir durum zaten düşünülemezdi. İslami gruplar sürece aktif olarak katıldılar, meydanlarda bedel ödediler. Bu durum geçmişteki protestolarda da böyleydi. Özellikle Cemaat-i İslami ve Hifazat-i İslam, hükümet ve rejim aleyhtarı protestolarda ağır bedeller ödedi, yüzlerce üyesini kaybetti.

Eylemciler arasındaki İslami hareket üyelerinin hükümet karşıtlığının bir sebebi de seküler politikalara olan tepkiydi. İslami yasalar yapılmasını, İslam ile çelişenlerin ilgasını istiyorlardı. Hatta bu amaçla geçmişte de büyük eylemler düzenlendi, hükümet güçleri birçok eylemciyi katletti

Fakat tüm bunlara karşın, yaşananları "İslami devrim" olarak nitelemek isabetli olmaz. Nihayetinde eylemciler arasında sol kesimler, milliyetçiler gibi kendisini İslami kesime atfetmeyenler de bulunuyor. Ayrıca İslami yapılar şu anda ülkede rejimi değiştirecek bir pozisyonda bulunmuyorlar. Özetlemek gerekirse hükümeti deviren süreç şüphesiz içerisinde İslami güçlerin olduğu bir süreç, fakat bunu "İslami devrim" olarak nitelemek yanlış olur.

- Bangladeş'teki iktidarın devrilmesinin temel nedenleri nelerdir?

Bahsettiğim üzere bunun birçok nedeni var. En büyük neden Şeyh Hasina'nın 15 yıldır süren iktidarı ve bu iktidarı korumak için elindeki tüm gücü kullanması. Kendisine muhalefet edenleri baskı altına alarak seçimle gitmeyi olanaksız hale getirmesi, yine muhaliflerini uydurma suçlamalarla hapsetmesi vesaire de bunlar arasında.

Ekonomik durumun bozulması, başta kota meselesi, olmak üzere hükümetin kendine yakın olan kesimlere iltimas geçmesi, halkın değerlerine aykırı politikalarda ısrarcı olunması da sürecin temel nedenleri arasında gösterilebilir.

- Ülkeyi neler bekleniyor?

Süreç henüz oldukça erken aşamasında ve olgunlaşmış değil. Bu sebeple orta ve uzun vadede kesin tahminlerde bulunmak zor.

Bangladeş'i muhtemelen ordunun etkisini artıracağı, muhalif kesimlerin yeni bir yönetim kurmak üzere istişareler yürüteceği, uzlaşı arayışlarının artacağı bir dönem bekliyor. Bu dönemde başta İslami hareketler olmak üzere çeşitli tarafların etkisini artırması muhtemel. Söylem gücü ve organizasyonel kapasite bakımından toplumu domine etmeyi başaran kesim hangisi olursa bu süreçten o kesim muhtemelen çok daha kazançlı çıkacaktır.

Ancak nihayetinde devrim sihirli bir değnekle gerçekleşmedi. Hiçbir olumsuzluk da sihirli bir değnekle değişir gibi bir anda düzelmeyecektir.

Ayrıca Hasina'nın devrilmesinde ordunun büyük bir paya sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ordu bir yandan geçiş sürecine nezaret edecek, diğer yandan devrim sonrası siyasi ve sosyal düzlemi kendi açısından değer kabul ettiği normlara göre şekillendirecektir.

- Yaşanan olay bölgeye ve dünyaya ne gibi bir mesaj verdi?

Dünyanın birçok bölgesi oldukça karmaşık süreçlerden geçiyor. Sokak olayları ve halk hareketleri de bunun bir parçası. Ancak bence dünya Bangladeş'ten bir mesaj alacak kadar sakin bir dönemden geçmiyor, her bölgenin gündemi zaten oldukça yoğun.

Ancak Güney Asya özelinde değerlendirecek olursak, Bangladeş'te halkın değer ve beklentileriyle uyum arz eden bir yönetimin kurulması, ülkedeki rejimin kendini ıslah etmesi halinde, bunun çevre ülkelere etkisi olabilir. Özellikle Pakistan ve Hindistan'a. Ayrıca Bangladeş'in Myanmar'ın batısındaki Arakanlı Müslümanlara komşu olduğu unutulmamalı. Bangladeş'te İslami yapıların güçlenmesi, Arakanlı Müslümanlara sahip çıkılması yönünde de etkiler doğurabilir. Bu söylediklerim özellikle şu anda Arakan'da Müslümanlara karşı yeni katliamların yaşanıyor olması ışığında değerlendirilmeli.

- Bangladeş halkının sevincinin somut bir karşılığı olacak mı?

Halk kitlelerinin sevinmesi oldukça normal, nihayetinde meydanlardaki gençlerin tamamı çocukluk dönemlerinden beri Hasina tarafından keyfi olarak yönetilen bir ülkede yaşıyordu. Şu an hepsinde bu yönetimden kurtulmuş olmanın sevinci var.

İlerleyen dönemde ne yaşanacağı elbette belirsiz. Halkın şimdiki sevinç ve umutları boşa da çıkabilir, gelen gideni de aratabilir. Bu Bangladeş'teki değişim yanlısı güçlerin, özellikle İslami kesimin çalışmalarına ve bölgenin kaderinde nelerin yattığına bağlı. Ama söylediğim gibi, şu anda kısmi-geçici bir kazanım elde edilmiş olsa da sevinç normal. Bu kazanımın korunup korunamayacağını ise zaman gösterecek.

Son olarak Bangladeş özelinde şunu ifade etmek gerekiyor. Müesses nizam devam ettiği sürece başbakanın veya cumhurbaşkanının değişmiş olması uzun vadede halk için bir kazanç anlamına gelmeyebilir. Bunun örneğini birçok ülkede gördük ve görmeye devam ediyoruz. Bangladeş gibi İslamın temel bir değer olduğu ülkelerde genellikle müesses nizam hakim güçler tarafından kurulmuş ve farklı motivasyonlarla anayasa, siyasi ve askeri kanat (ordu) tarafından koruma altına alınmış oluyor. Yani Bangladeş halkının önünde zorlu bir süreç var. Özellikle yeni kurulması planlanan geçici hükümeti kimlerin oluşturacağı ve halkın bu isimleri kabul edip etmeyeceği oldukça önemli.

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.