Röportaj: Doğu Guta'nın 15 yaşındaki 'savaş muhabiri'
"Şehrimi arkamda bıraktım. Doğu Guta’da bir çok hatıralarım var. Okulumu bıraktım, babamın kabrini bıraktım, dostlarımı bıraktım."
Muhaliflerin kontrolündeki Doğu Guta’da 400 bin kişi 5 yıldır abluka altında yaşıyordu. Esed rejiminin Rusya’nın desteğiyle son aylarda yoğun saldırılarla bölgenin yarıdan fazlasını ele geçirmesiyle on binlerce kişi mecburen vatanlarını terketmek zorunda kaldı. 22 Mart’ta Doğu Guta’da başlayan zorunlu tahliyeler kapsamında 50 binden fazla Gutalı çeşitli bölgelere yerleştirildi.
Zorunlu olarak vatanını terkeden o kişilerden biri; Muhammed Najem. Guta’da yaşadığı korku ve acı dolu günlerin her karesini video ve fotoğraflar ile dünyaya duyuran bir çocuk…
Muhammed hala geleceğiyle ilgili hayallerine sıkı sıkı tutunuyor. Türkiye’ye gelerek eğitimini tamamlamak ve hayallerine kaldığı yerden devam etmek istiyor.
Elif Medya'nın Muhammed Najem ile gerçekleştirdiği röportajı ilginize sunuyoruz:
”Şehrimi arkamda bıraktım. Doğu Guta’da bir çok hatıralarım var. Okulumu bıraktım, babamın kabrini bıraktım, dostlarımı bıraktım. Mahalledeki arkadaşlarımı bıraktım, Selim’i (en yakın dostu) bıraktım, onunla ilgili çok fazla video çekmiştim, o benim bu hayattaki en değerli dostum. Bütün hatıralarımı orada bıraktım. Guta’nın havasını geride bıraktım, tarlamızı bıraktım. Orada hep arkadaşlarımla oyunlar oynardık. Bu olay benim için gerçekten de çok zor. Yaşadığım, doğup büyüdüğüm yeri bıraktım ve İdlib’e geldim. ” [Muhammed Najem]
-Serdar Gülşen: Merhaba Muhammed, öncelikle kayıpların için taziyelerimi sunarım. Allah size bir daha böylesi çetin günler yaşatmasın. Bize kısaca kendinden, ailenden ve Doğu Guta’da yaşadıklarından bahsedebilir misin? Bizim aracılığımızla Türkiye halkına neler söylemek istersin?
-Ben Muhammed Najem, 15 yaşındayım. Doğu Guta’lıyım. Arben ilçesindenim. İdlib’e bağlı Maretel Numan’a geleli henüz 1 hafta oldu. Bu dünyada neler yaşadığımızı sizlere göstermek için, Doğu Guta’da çektiğim videoların aynısını çekmek istedim. Kullandığımız eşyalar, başımıza atılan bombalar, enkazlar ve çektiğimiz zorluklar. Odun toplamak, su doldurmak, ısınmak için veya yemek yapmak için odun kırmak, kuyudan su çekmek. Üstümüzdeki uçakların bizi bombalamaları, enkazları hepsini videoya alıyordum, her şeyi çekiyordum. Yayınladığım videoların hepsi Doğu Guta’da çekildi .
-Habercilik hayatın nasıl başladı, bu konuda herhangi bir eğitim aldın mı?
-Abilerimden biri bana yardım edip, Facebook, Twitter ve İnstagram hesapları açtı. Ve o hesaplara bilgiler yüklemeye başladım. O bana bu işi nasıl yapacağımı öğretti . Kısacası abim bana hesapları yönetmeyi ve videoları nasıl yükleyeceğimi öğretti. İlk başlarda benimle birlikte yüklüyordu. Ve büyük ablam İngilizce öğrenebilmem için bana yardım ediyordu. Bana öğrene bilmem için yazılar, kelimeler ve cümleler veriyordu. Yabancı dil öğrene bilmem için bana yardım ediyordu .
Dünyayla İngilizce konuşuyordum. Çünkü İngilizce dünya dili. Paylaşımlarımı o dilde yüklüyordum. Bu dili kullanan devletlerdeki, yani Avrupa devletlerindeki insanlar tercüme etmekle uğraşmasınlar ve haberdar olsunlar diye . Arapça paylaşımlar da yüklüyordum. Arap devletlerine de hitap etmek için. Yani sadece İngilizce değil. Bütün dünyaya hitap ettim. Çünkü bütün dünyanın yaşadıklarımızı görmesini istedim.
Hatta günlerden bir gün kötü bir olay oldu . Arkadaşımla yolda yürürken, çok yakından gelen bir uçağın sesini duyduk. Ve hemen bir evin sığınağına kaçtık. Saklandığımız sığınağın arkasındaki evden arkadaşımın babasının sesi geliyordu, evladım eve gel diyordu. O arkadaşımın adı Selim’di. Selim eve gitti ben ise o sığınakta kaldım. Uçak bombayı onun evine attı. O arkadaşım ve ailesinin tamamı yaralandı. Onun kaderi eve gidip ailesiyle birlikte yaralanmaktı. Çünkü ailesiyle birlikte olmasaydı, onun için çok acı bir olay olacaktı . Sığınakta benimle kalsaydı yalnızca ailesi yaralanacaktı ve arkadaşım çok üzülecekti. Bu Allah’ın onun için seçtiği kaderi, ailesiyle yaralanmak. Çok yakın bir bomba sesi duydum. Hemen arkadaşıma ne olduğunu öğrenmek için çıktım. Birde baktım onun evine düşmüş ve ambulans ve can kurtaran gelmiş. Ailesini kurtarmaya başlamışlar . Benim için çok üzücü bir olaydı ve her şeyi kendi gözlerimle gördüm. Hemen telefonu elime alıp her şeyi çekmeye başladım. Küçük bir telefonum, videoları olduğu haliyle yükleyip dünyaya gösteriyorum. Onunla beraberdik, 1 saniye sonra arkadaşıma ne oldu? Bir kaç gün sonra onu ziyaret ettim. Ona neden benimle kalmadığını sordum. Ama Allah’ın kaderi işte, ailesiyle beraber yaralanması gerekiyordu. Arkadaşım Selim şuan çok şükür olayı atlattı . Ailesinden bir tek kız kardeşini kaybetti. Allah’ın rahmetiyle gitti.
Okulum yıkıldı ve yıllarım boşa geçti. Hatıralarımı arkamda bıraktım. Okulu bir kere yıktılar tekrar yaptık. 2. kez yıktılar yine yaptık. 3. seferde artık tamamen yıkıldı . Artık kullanılamaz bir hale gelmişti. Doğu Guta’yı çok sık vuruyorlar. Doğu Guta’da her yer yıkıldı . Orada çok hatıralarım var. Arkadaşlarımla neler oynadığımızı. Okulda ne çok şey öğreniyordum. Ama bir dileğim var. İdlib’e kaçtıktan sonra Türkiye’ye gitmek ve yarım kalan okuluma devam etmek, hayatımı sürdürmek. Doğu Guta’ya yardım etmek ve özellikle tüm Suriye’liler için yardım etmek.
C. B. Erdoğan’a ve Türk halkına Suriye’ye yönelik yardımları için teşekkür edeceğim. Bize destek veren tek ülke Türkiye oldu. Özellikle Doğu Guta için yaptıklarınızdan dolayı size minnettarız. Dileğim Türkiye’ye gelmek ve yarım kalan okuluma devam edebilmek.