Samsung'un modern köleleri
Samsung’un göçmen işçileri sefaletlerinden, fazla mesai cezalarından, pasaportlarına el konulmasından ve muazzam borçlardan şikayetçi.
Kuala Lumpur’un bir saat batısında Port Klang sanayi bölgesinde saat sekiz ve Samsung fabrikasının girişi işçilerle dolu. Yüzlerce kadın ve erkek fabrika kapılarından rutubetli havaya akarken, yüzlercesi de gece vardiyasına başlamak için sıradalar.
Fabrika kapılarının dışında, vardiyalarını bitirmiş olanlar akşam sıcağında kaldırımlara çömelip onları yatakhanelerine geri götürecek otobüs filosunu beklerken yüzleri cep telefonlarının ışığını yansıtıyor. Aralarında, yolun kenarına çöküvermiş 18 yaşındaki Aakash Bhandari, 12 saat ayakta kaldıktan sonra bitkin düşmüş.
Bhandari, dünya çapında tüketicilere satılan mikrodalga fırınların kesintisiz seri üretimini yapan Samsung’un bu fabrikasında çalışan 2000 kişiden yalnızca biri. Malezya’da Bhandari gibi tahmini 2.1 milyon kayıtlı göçmen işçi var ve çoğu Malezya sanayisinin patlaması için Nepal, Endonezya, Hindistan ve Bangladeş’ten yabancı işçi istihdam eden üçüncü parti işgücü tedarik şirketleri aracılığıyla kiralanmışlar.
Bhandari, Nepal’in batısında uzak tepelerdeki köyünden çok uzakta. Evindeki bir dizi aile trajedisi ve borcu, onu okulu bırakmaya ve yurtdışında iş aramaya itti. Malezya, göçmen işçiler için tehlikeli bir yer olarak bilinir, ancak Nepal’deki bir işe alım temsilcisi ona dünyanın en büyük markalarından biri olan Samsung için çalışacağını söylemiş.
Toplamda Bhandari, Malezya’da işini güvence altına almak için, memleketindeki yıllık maaş ortalamasından daha fazla olan 750 sterlin ödediğini söylüyor.
Bhandari, “(Nepal’deki temsilci) bana, sadece cep telefonlarını paketlemem gereken bir (Samsung) cep telefonu fabrikası olduğunu söyledi, fakat mikrodalga fırın üretiyorum ve bu çok zor” diyor.
Şu anda Malezya’da ve işe alım borcu -ve onu ödemek için aldığı %60 faizli kredi- gencin boğazına yapışmış durumda.
“İşe alım temsilcisine gittiğinizde, belirli bir maaş vadediyorlar, kredinizi geri ödeyebileceğinizi ve para kazanabileceğinizi garanti ediyorlar, fakat buraya geldiğinizde, burada iki yıl kalsanız bile parayı geri ödemenin imkansız olduğunu görüyorsunuz” diyor.
Borcunu geri ödeme ve tüm umudunu Malezya’da para kazanma potansiyeline bağlayan ailesine para yollama baskısı, onu fabrikada tutuyor.
“Katmandu’daki temsilci bana ‘Eğer işini sevmezsen şirketini değiştiririz’ dedi. Bu yüzden geldim, (fakat şimdi) iş değiştirmek için ona 20 bin rupi (150 sterlin) vermem gerektiğini söylüyor.” Bu ek ödemeyi yapabilmesi imkansız.
Bhandari yalnız değil. Aynı işgücü tedarik şirketi tarafından işe alınmış bir grup işçi, gece vardiyalarına başlamadan önce Guardian’a konuşmayı bıraktı. Onlar da gelip Samsung fabrikasında çalışmak için büyük borçlar aldıkları işgücü tedarik şirketi tarafından dolandırıldıklarını ve aldatıldıklarını hissediyorlar.
Port Klang’daki Samsung tesisinin girişindeki işçiler (Guardian’ın görüştükleri değil). Fotoğraf: Pete Pattisson
Bazıları, işgücü tedarik şirketinin aylık taban ücret olarak 315 sterlin alacaklarına dair kendilerine güvence verdiğini söylüyor. Ancak, Nepal’den ayrılmadan kısa süre önce teslim aldıkları sözleşmelerinde, fazla mesailer dahil aylık sadece 268 sterlin vaadi vardı.
34 yaşındaki başka bir adam Ram Bahadur, Malezya’ya gitmeden sadece birkaç saat önce, Katmandu’da işe alım bürosunun ofisinde yandaki bir odaya getirildiğini ve iş için zaten ödemiş olduğu 870 sterlinin üstüne 340 sterlin daha ödemesi gerektiğini söylüyor.
Bahadur “Bizi kandırdın!” diye öfkeyle bağırdı. Temsilci sakince, adamlardan artık gitmek istemiyorlarsa ellerini kaldırmalarını istedi. Kimse kaldırmadı. Bahadur “Hiç paramız kalmamıştı” diyor. “Evlerimize ellerimiz boş nasıl dönebilirdik? Bu yüzden gitmek zorunda kaldık.”
Adamlar tek cevabın maaş çeklerini artırmak için saatlerce fazla mesai yapmakla cezalandırılmak olduğunu söylüyor. Malezya elektronik sektörünün çoğunda standart, günlük 12 ila 14 saattir. Guardian’ın gördüğü bir maaş bordrosu, Bhandari’nin Eylül ayında 30 günün 29’unda çalıştığını ve 65 saat fazla mesai yaptığını gösteriyor.
Samsung tesisindeki bir başka işçi Rabi Tamang “İş son derece zor. 12 saatlik bir mesaide yemek için sadece 45 dakikan ve su içmek için her iki saatte bir yedi dakikan var” diyor.
Adamlar işgücü tedarik şirketindeki yöneticilerinden de biraz yardım beklediklerini söylüyorlar. Samsung tesisinde çalışanlardan biri şöyle söylüyor: “Kıdemliler, çok konuşursanız sizi dövmek için birilerini getirirler ya da sizi daha kötü bir yere naklederler, diyorlar.”
Grubun çoğu artık, yapabilseler ayrılmak istiyorlar. Yasa dışı fakat yerleşmiş bir uygulamayla pasaportlarının hepsine ülkeye girişte el konulduğunu ve gitmek isterlerse dört aylık taban maaşa eşit 740 sterlin vermek zorunda olduklarını söylüyorlar.
Bhandari, işgücü tedarik şirketinin kendisinin Nepal’e dönmesine izin verip vermeyeceğini bilmiyor fakat bilse de bu onun için bir seçenek değil. Genç, “Evde sorunlar yaşıyoruz, bu yüzden ya başka bir şirkette çalışmak için temsilciye para ödemek zorunda kalacağım ya da kaçıp dışarıda yasa dışı iş bulacağım. Başka seçeneğim yok” diyor.
Samsung, resmi olarak tedarikçilerinin, yabancı işçilerden işe alım ücreti almalarını veya onların pasaportlarına el koymalarını yasaklıyor, Elektronik Endüstrisi Vatandaşlık Koalisyonu (İngilizcesi: Electronics Industry Citizenship Coalition, kısaltması: EICC) üyesi olarak ayrıca işçi istihdam borçlarını geri ödeyeceğini taahhüt ediyor.
Samsung’un fabrikadaki herhangi bir işçinin borcunu geri ödeyip ödemediği sorulduğunda, işgücü tedarik şirketi yerine doğrudan Samsung tarafından işe alınmış bir adam herhangi bir ödeme almadığını söylüyor.
“Samsung vermeyi bilmez”, “sadece almayı bilir” diyor.
Samsung’un açıklaması şu şekilde: “Elektronik Endüstrisi Vatandaşlık Koalisyonu’na bağlı bir üye olarak, EICC’nin tüzüğüne tamamıyla uyuyoruz ve doğrudan Malezya’daki üretim tesislerimiz tarafından işe alınan göçmen işçilerin işe alım sürecinde ihlaller olduğuna dair kanıt bulamadık. Herhangi bir şikayet gelir gelmez, araştırmak için hemen harekete geçiyoruz.”
“Şu anda, işgücü tedarik şirketlerinin soruşturmalarını, bu şirketler tarafından işe alınmış işçilerle birlikte Malezya’da, yerinde yürütüyoruz. Eğer herhangi bir ihlal ortaya çıkarsa, derhal düzeltici önlemler alacağız ve ihlal tespit edilen şirketlerle olan işimizi askıya alacak yönde ilerleyeceğiz.”
Kimliklerini korumak için işçilerin isimleri değiştirilmiştir.
Kaynak: Sendika.org