Afganistan'da bir öğrenci hareketi olarak ortaya çıkan Taliban Hareketi'nin 20 yıl sonra zafer kazanarak iktidara dönmesi yakın tarihten öğrenci hareketlerinin siyasi boyutunu ve başarılarını akıllara getirdi. Eğitimle kalmayıp sosyal ve siyasi olaylara yön veren yakın tarihte büyük siyasi ve sosyal etkiler bırakan 7 öğrenci hareketi:
1) ABD'de öğrencilerin siyahilere ayrımcılığa son veren hareketi (1960)
ABD'de siyahilerin köleliği 1861'te yasaklandı fakat ABD'li siyahilere yönelik sosyal hayatta açık ayrımcılık uygulamaları kanun ve yönetmeliklerle de tescillenerek devam ettirildi. Siyahilere yönelik ayrımcı uygulamaların resmiyetten kaldırılabilmesinin fişeği ABD üniversitelerinde atıldı.
1 Şubat 1960'ta North Carolina Üniversitesi'nde bazı siyahi öğrenciler kendilerinin sınıflarda ve yemekhanelerde beyazlardan ayrı olarak bir alanda toplanmalarına karşı protesto ve boykot eylemlerine başladılar. Başlangıçta yedi öğrencinin başlattığı bu eyleme birkaç gün içerisinde üniversitedeki tüm siyahi öğrenciler katıldığı gibi pek çok beyaz öğrenci de katıldı. Şubat ayı içerisinde ABD'nin pek çok üniversitesinde siyahilere okullarda ve sosyal hayatın her alanında uygulanan ayrımcılıklar için protesto ve boykot eylemleri başlatıldı.
Öğrencilerin ateşini yaktığı bu eylemler ABD sokaklarında toplumun çeşitli kesimlerince de desteklendi. ABD yönetimi artan talep ve protestolar nedeniyle siyahilere uygulanan resmi ayrımcılık maddelerini kaldırmak zorunda kaldı. 1968 öğrenci hareketlerinin ABD'ye sıçramasıyla siyahilere ayrımcılığı kınayan protestolar yeniden üniversiteleri sardı. Bu kez öğrenciler ayrımcılığın resmi olarak kalktığını ama fiilen örtülü biçimde devam ettirildiğini belirtip süren ayrımcılıkları kınamaktaydılar. 1968-69'da gerçekleştirilen bu eylemler zamanla ABD yönetiminin siyahiler hakkında kullanılan dile de dikkat etmesine neden oldu.
2) 1968 öğrenci hareketleri ve 68 Kuşağı
1960'lı yılların ikinci yarısında işçi maaşlarının düşüklüğüne, işçilerin çalışma şartlarının kötülüğüne ve ABD'nin sürdürdüğü Vietnam Savaşı'na olan tepki Mayıs 1968'de Fransa'nın başkenti Paris'teki üniversitelerde geniş katılımlı öğrenci olaylarının patlak vermesine neden oldu. İşçilerin de öğrencilere katılmasıyla olaylar bir devrim niteliği kazandı ve yaşananlar 1848 Avrupa Devrimi'ne benzetildi.
Benzer sebeplerle bu hareketlenme önce Avrupa geneline ve sonra dünyaya yayıldı. 1968 öğrenci hareketleri Türkiye'deki gençliği de derinden etkiledi.
1968 öğrenci hareketlerinin Fransa merkezli başlaması o dönemde bu ülkede Sosyalistlerin yoğunluğu ve ülkedeki işveren-işçi gerginliğinin had safhada olmasından kaynaklandı. Olayların yatışmaması ve artan talepler 20. yüzyıl boyunca Fransa'nın en güçlü ismi olarak bilinen ünlü Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle döneminin 1969'da kapanmasıyla sonuçlandı.
Türkiye'de ve dünyada 1968 öğrenci hareketlerinde yer alan öğrenciler ve onları destekleyen yazarlar "68 Kuşağı" olarak anıldılar. 1968 öğrenci hareketlerinin bir özelliği de merkezi bir yönetime sahip olmaması, katılımcılarının derin ideolojik farklar taşıması ama bazı konularda birleşmesiydi.
1968 öğrenci hareketlerinin doğrudan etkisi Türkiye ve dünyada 1980'li yıllara kadar sürdü. Dolaylı etkileri ise halen sürmektedir. Bu öğrenci hareketleri sadece sol kesimde değil tüm kesimlerde öğrencilerin, özellikle de üniversite öğrencilerinin sosyal konular ve siyasette doğrudan yön verici olması gerektiği kanaati oluşturdu. Türkiye'de ve tüm dünyada solcuların yanı sıra milliyetçiler ve İslamcılar da üniversite örgütlenmelerine ağırlık vermeye başladılar.
3) Güney Afrika'daki Apartheid rejiminin sonlanmasında öğrencilerin rolü (1968)
Güney Afrika'da beyaz azınlığın siyahi çoğunluğa yönetimde söz hakkı vermeden ülkeyi yönetmesine ve siyahiler aleyhine sosyal hayatın her alanında ayrımcılık yapılmasına dayanan ırkçı-ayrımcı Apartheid rejimi baştan itibaren ülkedeki siyahi çoğunluğun tepkisini çekmekteydi.
Fakat etkili ve organize bir siyasi tepki 1968 öğrenci hareketlerinden ilhamla gerçekleştirilebildi. Üniversitelere yeni yeni ve sınırlı sayıda kabul edilen siyahi öğrencilerle Apartheid rejimini zalim bulan beyaz ve diğer ırklardan öğrenciler Apartheid rejiminin sonlanmasına dair protestolar başlattılar. Öğrencilerin bu protestoları Güney Afrikalı siyahi çoğunluğa da ilham kaynağı oluşturarak onları protestolara yöneltti.
Apartheid rejimi 1970'li yıllarda bazı sınırlı düzenlemelerle tepkileri bastıracağını düşündü ama ayrımcılığın tamamen kalkmasına yönelik protestolar ve talepler git gide artarak tüm Güney Afrika'yı sardı. Ülkede 1980'li yıllar Apartheid rejimini savunan azınlık ile kaldırılmasını organize halde talep eden çoğunluğun gerginliğiyle geçti. Apartheid rejimine dünya genelinde de tepki bu dönemde yükseldi. Nihayet 1994'te Apartheid rejimi son buldu. Yeni yönetim rejimin sonlanmasına giden yolu öğrencilerin açtığını belirterek onlara özel teşekkür etti.
4) Tayland Öğrenci Devrimi (1973)
Tayland'ı 1963'ten itibaren yöneten anti-Komünist Thanom Kittikachorn'un coğrafi olarak Tayland'a çok yakın olarak gerçekleşmekte olan Vietnam Savaşı'nda ABD'yi aktif biçimde desteklemesi ve ülke içerisinde ABD'nin eleştirilmesini yasaklaması tepkilere neden olmaktaydı. Gizlice organize olan öğrenciler 14 Ekim 1973'te meydanları doldurarak yönetimin istifasını istediler.
Sosyal ve ekonomik sorunlarla Kittikachorn yönetimi oldukça yıpranmış olduğundan halk da bu gösterilere yoğun biçimde katıldı. Kittikachorn bu şartlarda yönetime devam edemeyeceğini düşünerek istifa edip ülkeden ayrıldı. Tayland'daki yönetim değişikliği ve Tayland'ın Vietnam Savaşı'nda ABD aleyhtarı bir tutum takınması ABD'nin Vietnam'da işini daha da zorlaştırdı.
Kittikachorn yönetimini deviren protestolarda öğrencilerin başat rolü nedeniyle yaşananlar 'Tayland Öğrenci Devrimi' olarak isimlendirildi.
5) Çin'de Tiananmen Meydanı protestoları ve öğrencilerin rolü (1989)
Nisan 1989'da Çin'in başkenti Tiananmen Meydanı'nda 50 bin öğrenci Çin rejimini protestoya başladı. Öğrenciler ülkedeki fakirliği ve baskıcı rejimi protesto ettiklerini açıkladılar. Bu dönemde diğer Komünist rejimlerde gerçekleştirilmeye başlanan açılımların Çin'de gerçekleştirilmiyor oluşu öğrencilerin ana şikayetiydi.
Kısa zamanda meydana toplanan öğrenci sayısı arttı, öğrencilerden cesaret alan diğer Çin vatandaşları da meydana yönelince kalabalık 150 bin kişiyi buldu. Başlangıçta orta derecede polisiye önlemlerle kalabalığı dağıtmak isteyen Çin rejimi sertleşme sinyali verdiğinde dünyadan gelen tepkiler nedeniyle meydana askeri bir harekatı erteledi.
Fakat çoğunluğu öğrenci protestocuların dağılmaması üzerine dış tepkilere aldırmama kararı alan Çin yönetimi Haziran 1989'da orduyu vur emriyle beraber meydana sürdü. Protesto kanlı bir katliamla sona erdi. Tutuklanıp infaz edilenlerle beraber Tiananmen Katliamı'nda yaklaşık 10 bin Çinlinin öldürüldüğü tahmin edilmektedir.
Öğrencilerin öncülük ettiği Tiananmen Meydanı protestoları bu şekilde bastırılıp sonlanmakla beraber Çin'de yönetim ve sosyal hayat üzerinde etki bırakmıştır. Yeni bir sosyal patlamadan endişe eden Çin yönetimi kısmi reformlara hız vermiş, siyasi ve özellikle sosyal konularda değişimlere gitmiştir.
6) Çekoslovakya'da Kadife Devrim ve öğrenciler (1989)
9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılması Avrupa'daki Komünist rejimlerin temelden sarsılmasına neden olmuştu. 17 Kasım 1989'da Çekoslovakya'nın başkenti Prag'da binlerce öğrenci ülkedeki Komünist rejimin sonlanmasını talep eden protestolara başladılar. Öğrenci hareketlerinin ülke çapına yayılmasının ardından halk da bu gösterilere dahil oldu. Göstericilerin 500 bini aşması üzerine Komünist rejimlerin birbiri ardınca düşmesi nedeniyle de ümitsizliğe kapılan Çekoslovakya Hükümeti 10 Aralık 1989'da istifa etti.
Fakat öğrencilerin başı çektiği protestocular hükümet değil rejim değişikliğini hedeflediklerini vurgulayarak eylemlerinden vazgeçtiler. Nihayet 29 Aralık 1989'da Çekoslovakya'da Komünist rejim çökerek son buldu.
7) Taliban Öğrenci Hareketi (1994)
Öğrenci hareketleri içerisinde bir ülkede devletleşme tecrübesi ve 1995'ten bu yana dünya kamuoyunun gündeminden düşmemesi açısından Afganistan'daki "Talebeler / Öğrenciler" anlamına gelen Taliban Hareketi'nin önemli bir yeri bulunmaktadır.
1994'te ortaya çıkan Taliban Hareketi 1996-2001 döneminde Afganistan'ı yönetmiş, NATO'nun ülkeyi işgal etmesiyle iktidardan devrilmiş, sürdürdüğü 20 yıllık direnişin zaferle sonuçlanmasıyla 1996'dakinden daha güçlü ve tecrübeli biçimde 2021'de Afganistan'da yeniden iktidara gelmiştir.
Hind Alt Kıtası ve çevresini ilmi açıdan etkileyen Diyobendi ekolünün ilkokulda üniversiteye uzanan eğitim kurumlarında daha çok Pakistan'da yetişen Afganistanlı Taliban Hareketi'nin öncüleri kendileri müstakil bir hareket oluşturmaksızın diğer Afgan grupların altında 1980'li yıllarda Afganistan'ın işgaline karşı Sovyet güçlerine karşı direniş faaliyetlerine katıldılar.
1980'li yıllarda savaş ve eğitimi birleştiren Afgan öğrenciler Sovyet işgalinin ardından tamamen eğitime yönelmek istiyordu. Fakat 1992'de Kabil'deki Komünist rejimin yıkılması beklenenin aksine Afganistan'a huzur getirmedi. Sovyetler Birliği'ne ve Komünist rejime karşı savaşan Afgan gruplar 1992'den itibaren kanlı bir iç savaşa tutuştular. Merkezi otoritenin kaybolduğu Afganistan'da cinayet, hırsızlık, tecavüz gibi suç oranlarında büyük bir yükseliş yaşandı.
Pakistan'ın kuzeyindeki Darul Ulum Hakkaniye'de eğitim alan ve 1980'li yıllarda Afganistan'da Sovyet güçlerine karşı savaşan Afganistanlı Molla Ömer savaşın ardından öğrencilik yıllarından eğitmen arkadaşlarıyla memleketi Kandahar'da eğitim kurumları oluşturmayı hedeflemişti. Singesar Medresesi 1990'lı yılların başında bölgenin eğitim ihtiyacı nedeniyle yan kurumlarıyla beraber hızla büyüdü ve binlerce öğrenciye eğtim sağladı.
Ocak 1994'ten itibaren Afganistan'da grupların iç savaşının daha da kızışmasıyla ülkede güvenlik tamamen ortadan kalktı. Kandahar'da da suç oranlarının artması üzerine Kandahar halkı 1994 yazında binlerce öğrencinin eğitim organizasyonunun başında olduğundan Molla Ömer'den güvenlik konusunda yardım istedi. Bu talep üzerine silahlandırdığı 50 öğrencisiyle birlikte Molla Ömer eşkıyalarca tecavüz edilmek üzere kaçırılan kadınları ve erkek çocukları kurtardı. Kandahar halkının talebiyle Molla Ömer'in öğrencileri silahlandı ve Kandahar şehrini yönetmeye başladı.
Afganistan'ın tam bir keşmekeş içerisinde bulunduğu 1994 ortalarında Kandahar'da gerçekleşen bu gelişme çevre bölgelerin de Molla Ömer ve talebelerinden idareyi ele alması talebinde bulundu. Yönetimindeki talebeler ve hocalarıyla istişare eden Molla Ömer, Afganistan'daki otoritesizlik, İslam kanunlarının uygulanmaması, suç oranlarındaki patlama nedeniyle yönetimi ele almayı hedeflemenin zaruri olduğu kanaatine vardı. Bu hareket bir öğrenci hareketi olduğundan halk tarafından "Taliban" (Talebeler / Öğrenciler) olarak isimlendirildi. Hareket de bu ismi olumlu bularak benimsedi.
Taliban Hareketi bazen savaşsız, bazen de yerel savaş ağalarıyla çarpışarak 1994-1995'te Afganistan'ın güneyinde ve batısında kontrolü sağladı. 1995'ten itibaren Taliban Hareketi dünya basının oldukça dikkatini çekti. Nisan 1996'da Taliban Hareketi kendileri dışında da çeşitli kesimlerden kapsamlı bir şura oluşturarak Molla Ömer'i Afganistan İslam Emirliği'nin başı ilan etti.
Taliban Hareketi ülkenin başkenti Kabil'e yönelerek çarpışmaların ardından Eylül 1996'da Kabil'i ele geçirdi. 1996-1999 döneminde ilerlemeleri süren Taliban Hareketi ülkenin %90'ından fazlasını ele geçirip Hanefi Mezhebi'nin anlayışı üzere bir "İslam devleti" kurdu.
Bu dönemde Taliban rejimi muhaliflerine yardım eden Batılı güçler Ekim 2001'de ABD öncülüğünde NATO kapsamında Afganistan'a saldırıya giriştiler. NATO'nun hava harekatlarını ülkenin işgali izledi ve 2002 yılına girilirken Taliban Afganistan'ın vilayet merkezlerini kaybetmiş olarak kırsal ve dağlık bölgelerde gerilla savaşına çekildi.
2002'den itibaren işgalcilere karşı uzun vadeli bir direniş ve ülke idaresine geri dönüş taktiği benimseyen Taliban 2006-2008 döneminden itibaren yeniden Afganistan'da geniş alanların kontrolünü ele almaya başladı. 2010'da Taliban'ın Afganistan'ın yönetimine dönüşünün kaçınılmaz olduğuna dair analizler üzerine ABD yönetimi Afganistan'dan çekilme ve Afganistan'a daha fazla asker yığma seçenekleri arasında kaldı. ABD'nin ikinci seçeneği seçmesiyle savaş daha da şiddetlendi ve ABD güçleri ağır kayıplar vermeye başladı.
Taliban hareketini ortadan kaldıramayacağına ve ilerlemesinin durdurulamayacağına kanaat getiren ABD 2012'de Taliban ile müzakere arayışında olduğunu açıkladı. 2013'te Taliban'ın Katar'da siyasi ofis açmasını müzakereler takip etti.
29 Şubat 2020'de ABD ve Taliban arasında Katar'da imzalanan anlaşmayla ABD 1 Mayıs 2021'e kadar Afganistan'dan tamamen çekilmeyi kabul etti. Fakat 2021'de ABD bu anlaşmayı ihlal ederek çekilmeyi tamamlamayı 11 Eylül 2021'e ertelediğini açıkladı.
1 Mayıs 2021'de Taliban Hareketi ülke genelinde bir taarruza geçerek ilçe merkezlerinin çoğunu ele geçirdi. 5 Ağustos 2021'de vilayet merkezlerine geçtiği taarruzda ise kimsenin beklemediği bir hızda vilayet merkezlerini ele geçirmeye başladı. 6 Ağustos-15 Ağustos döneminde 10 gün içerisinde Taliban Hareketi başkent Kabil de dahil Afganistan'ın vilayet merkezlerini çok az bir çatışmayla ele geçirerek Afganistan'a hakim oldu.
Kaynak: Mepa News