Yeni bir bağımsız araştırma sonucunda ulaşılan bilgilere göre, yaklaşık 20 yıldır Amerika öncülüğünde El Kaide ve IŞİD’e karşı devam eden askeri harekatlara rağmen bugünkü Sünni İslami militan sayısı 11 Eylül saldırılarının olduğu tarihtekilerden dört kat fazla.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin hazırladığı rapora göre, en çok Suriye, Afganistan ve Pakistan’da olmak üzere neredeyse 70 farklı ülkede 230 bin Selefi cihat yanlısı savaşçı bulunmakta.
1980’li yıllara kadar geri giden birçok veri tabanının incelendiği çalışma alanının en kapsamlı örneği olarak gösterilmekte. Çalışmadan elde edilen sonuçlar özellikle bu grupların dayanıklılığı ve ABD ve müttefiklerinin onlara karşılık verme hususundaki politika başarısızlıklarına vurgu yapmakta. Çalışmada ayrıca, grupların Irak ve Suriye gibi yerlerdeki kalelerinden çıkarılıp buralarda ve diğer yerlerde gerilla taktiğine geçiş yaptığı bir dönemde ideolojinin sağlam bir şekilde aynı kaldığına ve mali yardım toplama ve yeni gönüllüler elde etme noktasında sosyal medyada markalaşma sürecine dikkat çekilmekte.
Raporun altı yazarından birisi olan ve düşünce kuruluşunun uluslararası tehditler projesi direktörlüğünü yürüten Seth G. Jones şunları söylüyor: "Bu gruplardan bazıları, özellikle de El Kaide ve IŞİD hem ABD sınırları içinde hem de diğer noktalarda Amerikalıları hedef almak istemekte. Bütün bunlar terörizmin gayet sağlam ve hayatta olduğuna ve Amerikalıların bu konuda endişeli olmaları gerektiğine işaret etmekte."
Raporda, Batı’nın sonu bir türlü gelmek bilmeyen savaşçı nesiller üreten terörizmin kök nedenlerine çare bulmakta başarısız olduğundan ve Batı’nın uzun yıllardır sahip olduğu askeri üstünlüğe kafa tutacak seviyede gün geçtikçe SİHA, yapay zeka ve şifreli haberleşme yöntemleri hususlarında daha ileri gittiklerinden bahsedilmekte.
Raporun 71. sayfasının son bölümlerindeki şu ifadeler dikkat çekiyor: “Belki de Batılı politikanın en önemli bileşeni, terörizmle yüzleşen rejimlere yardım edilerek, yönetimin iyileştirilmesi ve mali, mehzebe dayalı ve diğer sıkıntılı noktalarda daha etkili çözüm üretilmesi olmalıdır.”
Mesela, raporda, Ramadi, Felluce ve Musul gibi Irak şehirlerinin yeniden inşa süreçlerinde çok yavaş hareket edilmesi buralarda yaşayan Sünni çoğunluğun öfkelenmesine yol açarak bu insanları milis eğilimlere açık hale getirdiğine değiniliyor.
Raporda, Trump hükümetinin Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran kaynaklı tehditlerle daha etkin bir biçimde mücadele edebilmek için ulusal güvenlik önceliklerini değiştirdiği bu dönemde, ABD’nin Afrika ve Ortadoğu’daki güçlerini çekmesinin (ki Pentagon bu sürece şimdiden başladı bile) bu gruplar için bir işaret manasına geleceği hususunda bir uyarı yapılmakta.
Raporun ilerleyen kısımlarında da, El Kaide ve IŞİD ile bu iki grupla bir bağı olmayan ancak sahada müttefiklik yapan veya bu grupların ideolojileri ve operasyonlarından ilham alan diğer Sünni gruplara karşı yürütülen savaşın sürekli büyümesinin detaylarına girilmekte
Bu hafta başında New York merkezli bir araştırma şirketi olan Soufan Center yayımladığı bir çalışmada Amerikan önderliğindeki anti terör harekatlarının sonuçlarını “en iyi ihtimalle karışık” olarak nitelendirdi.
Soufan Center’ın çalışmasında şu ifadeler kullanıldı: “İyi haber, o günden sonra ABD toprakları içinde 11 Eylül çapında bir saldırı yaşanmamasıdır, bu aslında önemli bir başarıdır. Kötü haber ise, bir insana uçağı binaya çarptıran veya arabayı kaldırıma sürdüren ideolojinin çok daha geniş kitlelere yayılmış olmasıdır.
Amerika’nın küresel anti terör operasyonlarına tehdit oluşturan bütün çatışmaların altında aslında yerel faktörler yatmaktadır. Yani bu demektir ki, Batılı bir ülkenin ve o ülkenin ordusunun uzun süre boyunca sahadaki olayları etkileme hususunda yapabileceği şeyler çok sınırlıdır.”
ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph F. Dunford Jr. Halifax’te Cumartesi günü düzenlenen bir güvenlik konferansında IŞİD’e ve diğer Selefi cihat yanlısı gruplara karşı verilen savaşın bitmekten çok uzak olduğunun altını çizdi. General “bu terörist ağların sekteye uğratılması ve üzerlerinde devamlı baskı kurulması adına” ABD’nin yeterli miktarda askeri güç ve siyasi iradeye sahip olmasının elzem olduğunu söyledi.
Peki bunun bedeli nedir? Geçtiğimiz hafta, Brown Üniversitesi bünyesindeki Watson Uluslararası ve Kamusal İlişkiler Enstitüsü “Savaşın Bedelleri” isimli dönemlik raporunu yayımladı. Bu raporda, 2019 Ekim ayı itibariyle, ABD’nin küresel anti terör operasyonları için 5.9 trilyon dolar harcama yaptığı hesap edildi.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi raporunda dünya üzerindeki tüm Selefi savaşçıların tam sayısını tespit etmenin zor olduğu ifade edildi. Ancak araştırmacılar, aralarında Maryland Üniversitesi’nin küresel terörizm veritabanı ve Jane Terörizm ve Militan Hareketleri Merkezi çalışmalarının da bulunduğu birçok kaynağı kullanarak bir taban ve tavan değer ortaya çıkardı. Rapora göre, Selefi savaşçıların sayısı, 2016’da tavan yaptıktan sonra bu yıl yüzde 5 düşmesine rağmen (100 bin-230 bin), 2001’de savaşçı sayısından (37 bin-66 bin) katbekat fazla oldu.
Rapora göre, bu yıl en çok savaşçının bulunduğu ülkeler ise sırasıyla Suriye (43.650-70.550), Afganistan (27.000-64.060), Pakistan (17.900-39.540), Irak (10.000-15.000), Nijerya (3.450-6.900) ve Somali (3.095-7.240) oldu.
Çok sayıdaki Selefi cihat yanlısı grup arasında IŞİD en büyük tehdit olmaya devam ederken, grubun küresel ölçekteki üyelerinin sayısı, Irak’ın kuzeyinin üçte birini ellerinde tuttukları 2014 yılında 30.200 iken bu sene artarak 40.000’e ulaştı.
Bu istatistik, yakın zamanda yapılmış diğer çalışmalara nazaran yüksek. BM ve Pentagon tarafından toplanan verilere göre, IŞİD’in sadece Suriye ve Irak’ta 20.000-31.500 arası üyesi bulunurken, binlercesi de örgütün varlık ilan ettiği birçok ülkeye dağılmış durumdadır. Bu sayılara rağmen, Pentagon ve Beyaz Saray’daki tecrübeli yetkililer gerçek sayının çok daha düşük olduğunu söylemekte.
Bu büyük sayılara rağmen, The New York Times tarafından Eylül ayında yapılan bir incelemeye göre, geçtiğimiz yıllara nazaran 2018’de IŞİD’in Batı’da gerçekleştirdiği eylem sayısı büyük oranda azaldı. Saldırıların sayısı 2014 yılından bu yana sürekli olarak artıyordu. Ancak, eylem girişimleri sayısı ise hemen hemen aynı kaldı ki bu da grubun hala yıkıcı zararlar vermeye kararlı olduğuna işaret ediyor.
Aralarında tecrübeli liderler, saha komutanları ve yabancı savaşçıların da bulunduğu on binlerce IŞİD üyesi ABD ve ortaklarının hava harekatları neticesinde öldürüldü. Aşırıcı grup, bugünlerde 2014’te elinde tuttuğu toprakların sadece yüzde 1’i kadarına yani takriben Manhattan’ın yarısı kadar bir alana hükmetmektedir.
Ancak Amerika önderliğinde IŞİD’in doğu Suriye’de tuttuğu son kalelerine yönelik askeri operasyon bu ay biraz sekteye uğradı. Amerika’nın yardımıyla IŞİD’e karşı savaşan Kürt ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri, bölgede Amerikalı danışmanların yakın olduğu, ülkenin kuzeyindeki Kürt pozisyonlarının Türk topçusu tarafından bombalanmasının ardından operasyonlarına ara verdi. Ancak milis grup savaşmaya devam edeceklerini söyledi.
Raporda son olarak şu ifadeye yer veriliyor: “Bazen tehdit düzeyinde gelgitler olsa da Amerikalılar terörizmin asla sona ermeyeceğini anlamalıdır.”
Tercüme: Mepa News
Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.