Türk Lirası'nda değer kaybı devam ediyor. Dolar/TL kuru 7,78 seviyesini aşarak yeni tarihi zirvesine yükselmiş durumda.
Merkez Bankası'nın 200 baz puanlık faiz artırımıyla gerileyen kur, artan jeopolitik risklerle birlikte yeni haftaya yükselişle başladı.
Yılbaşından bu yana ABD Doları karşısında yüzde 24 gerileyen TL, bu yıl Dolar'a karşı en çok değer kaybeden para birimleri arasında.
Euro/TL de 9,06 seviyesini aşmış durumda.
Kur neden yükseliyor?
Dağlık Karabağ sorunu:
Merkez Bankası'nın Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 8,25'ten yüzde 10,25'e çıkarması, Türk Lirası'nı desteklemiş ve Dolar/TL kuru 7,70'li seviyelerden 7,50'lere kadar geri çekilmişti.
Ancak haftasonu Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışmalar ve Türkiye'nin Dağlık-Karabağ sorununa müdahil olması piyasalara da yansıdı ve TL cinsi varlıklarda satış baskısı arttı.
Londra merkezli varlık yönetimi şirketi BlueBay Capital'dan Gelişen Piyasalar Stratejisti Tim Ash, yatırımcılara gönderdiği piyasa notunda, "Türk Lirası şu ana kadar Azerbaycan - Ermenistan çatışmalarının en büyük kaybedeni oldu. Dolar/TL kuru 7,80 seviyesini zorluyor. Türkiye'nin yeni bir bölgesel çatışmanın içine çekilmesi endişeleri artırıyor" dedi.
Negatif reel faiz:
Son faiz artırımına rağmen enflasyonun çift hanelerde kalmaya devam etmesi, TL üzerinde bası oluşturan bir diğer konu.
Merkez Bankası'nın politika faizi yüzde 10,25'e yükselse de hâlâ yüzde 11'in üzerinde bulunan enflasyonun altında kalıyor.
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Merkez Bankası'nın TL'yi tekrar cazip bir yatırım seçeneği haline getirmek için yılsonuna kadar en az 200 baz puan ilave faiz artırımı yapması gerektiği yorumunu yaptı.
Olası yeni faiz artırımlarının büyümeye olumsuz etkilerinin olacağını da hatırlatan JP Morgan, yine de Merkez Bankası'Nın fiyat istikrarı konusunda ne kadar ciddi olduğunu gelecek aylarda göstereceğini ifade ediyor.
Merkez Bankası'nın azalan rezervleri
Bir diğer gerekçe ise Merkez Bankası'nın azalan döviz rezervlerinin Türkiye'nin TL'yi destekleme kapasitesine olan güveni azaltması olarak dile getiriliyor.
TL'nin baskı altında olmasına yol açan bir diğer neden ise koronavirüs salgını nedeniyle ülkeye döviz girişinde yaşanan düşüş olarak öne çıkıyor.
Reuters haber ajansı, para piyasası traderlarının yaptığı hesaplamalara göre Merkez Bankası ve kamu bankalarının 2019'un başından bu yana TL'yi desteklemek için piyasaya yaklaşık 110 milyar dolar sattığını aktarıyor.
Yaklaşan ABD seçimleri:
Türkiye'deki gelişmelerden bağımsız olarak yatırımcıların genel olarak gelişen piyasalara olan ilgisini azaltan ve risk iştahını düşüren bir diğer konu da 3 Kasım'da gerçekleştirilecek olan ABD Başkanlık Seçimleri.
Yaklaşan seçimler öncesinde riskli pozisyonlarını kapatmayı tercih eden uluslararası yatırım bankaları, portföylerindeki gelişen piyasa varlıklarının ağırlığını azaltıyor.
Bu trend de genel olarak gelişen ülkelerin para birimlerinin ve varlıklarının zayıf performans sergilenmesine neden oulyor.
TL'de değer kaybı nelere yol açıyor?
Dış ticaret açığı veren ve enerjide dışa bağımlı olan bir ülke olan Türkiye için TL'nin değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırıyor.
Özellikle enerji ithalatı maliyetlerinin yükselmesi sonucu doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki yükseliş, genel üretim maliyetlerini artırıyor. Üretim maliyetlerindeki artış işe TL'deki değer kaybının enflasyonu yükseltmesine yol açıyor.
2018 yılında Türk Lirası, ABD Doları karşısında hızlı değer kaybı yaşamış ve ardından enflasyon yüzde 20'nin üzerine tırmanmıştı.
TL'deki değer kaybının bir diğer etkisi ise TL geliri olan ancak dövizle borçlanan özel sektörde hissediliyor.
Türk Lirası'nın değer kaybetmesi, hem şirketlerin döviz borçlarını geri ödemesini hem de borçların çevrilmesini zorlaştırıyor.
Merkez Bankası verilerine göre özel sektörün 12 ay içerisinde geri ödemesi gereken döviz borcu 162 milyar dolar seviyesinde.