Avrupa Birliği (AB) ile İngiltere arasında kimin kime daha çok ihtiyacı var? Bu sorunun ilk ve en önemli ayağını ekonomi oluşturuyor. Avrupa kurumları verileri, İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) ile İngiliz Gelir ve Vergi İdaresi (HMRC) rakamlarına bakıldığında bazı temel ekonomik veriler ortaya çıkıyor.
Ekonomi ve ticaret
İngiltere 2,45 triyon euro ile Almanya'dan (3,1 trilyon euro) sonra AB içerisindeki en büyük ikinci ekonomiye sahip ülke. İngiltere hariç AB'nin ekonomik toplam büyüklüğü ise 14,6 trilyon Euro.
Son 10 yıla nazaran özellikle ithalat kaleminde beli bir istikrar söz konusu. 2007 yılında İngiltere ithalatının yüzde 53'ü (286 milyar euro) AB'den ve ihracatının yüzde 44'ü (180 milyar euro) AB'ye gerçekleşiyor. Bu oranların yakın gelecekte yükselme eğilimi içine gireceği düşünülüyor.
İngiltere'nin AB'den çıkması durumunda ticareti sadece AB üyesi ülkelerle değil, Norveç ve İsviçre gibi AB üyesi olmayan ancak AB standartları ve düzenlemelerine tabi olan ülkeler ile de etkilenecek. En güncel ONS rakamlarına göre Mayıs 2017-Mayıs 2018 arasındaki bir yıllık dönemde İngiltere'nin AB-27 artı Norveç ve İsviçre ile olan ticareti toplam ithalatının yüzde 60'ına ve toplam ihracatının da yüzde 55'ine denk geliyor.
Rotterdam etkisi
Ekonomistler 'Rotterdam etkisi' denilen durum nedeniyle İngiltere'nin AB ile olan ticaretine dair rakamların gerçekte olandan daha şişkin durduğunu belirtiyorlar çünkü pek çok ticari ürün dünyanın farklı yerlerinden İngiltere'ye Hollanda'nın Rotterdam limanı üzerinden geliyor ve pek çok ürün de aynı şekilde İngiliz firmalarca Rotterdam üzerinden gönderiliyor. Bu nedenle ürünler nereden gelirse gelsin ticari veriler düzenlendiğinde AB ülkeleri ile olan ticaret gibi görünüyor ve oranları yükseltiyor
İngiltere alım gücü en yüksek pazar
Buraya kadar rakamlar İngiltere'nin AB'ye daha çok ihtiyacı olduğunu gösteriyor ancak öbür yandan İngiltere de ABD'den sonra AB'nin toplamda ikinci en büyük ihracat yaptığı ülke. 2017'de AB'nin 27 ülkesi dışındaki ülkelere toplam ihracatının yüzde 16'sı İngiltere'ye gerçekleşti. Bu ihracat oranı İngiltere hala ortak pazar ve gümrük birliği içerisindeyken oldu. Anlaşmalı veya anlaşmasız nasıl olursa olsun Brexit sonrası bu oranın ciddi şekilde düşeceği öngörülüyor.
AB Bütçesi
Kimin kime ihtiyacı olduğu konusunda belirleyici olan bir diğer alan ise AB bütçesi. Brexit kampanyası sırasında İngiltere'nin AB bütçesi için haftada 350 milyon Sterlin ödediği ileri sürüldü ve bu paranın İngiltere'nin başta sağlık sistemi olmak üzere kendi ihtiyaçları için kullanacağı sözü verildi.
Haftada 350 milyon Sterlin yılda 18 milyar Sterlin'e denk geliyor. Ancak İngiltere AB bütçesine bu miktarda bir para ödemesi yapmıyor çünkü İngilizlere özel olarak Başbakan Margaret Thatcher döneminde yapılmış bir 'iskonto anlaşması' (rebate agreement) bulunuyor. Bu anlaşma AB bütçesinin en büyük kalemi olan tarım politikası ve çiftçileri sübvanse etmekle ilgili.
Sadece 10 AB üyesi bütçe noktasında AB'ye aldığından daha fazla kaynak aktarıyor ve bu ülkelere 'katkıda bulunan' ülkeler deniyor. İskonto anlaşması da bu kategoride olup tarım arazisi alanı en küçük olan ülke olduğu için zamanında AB ile İngiltere arasında varılmış bir uzlaşmaya dayanıyor. Bu sayede İngiltere ekonomik gücü ve nüfusu oranında ödemesi gereken payı ödemiyor. Bu da her yıl 4 milyar Sterlin yani 4,5 milyar Euro gibi bir paraya denk geliyor.
AB'ye ayrılan 'büyük para'
Yıl sonu hesaplaması yapıldığında İngiltere 8,9 milyar Euro katkıda bulunmuş oluyor ve bu da Brexit sonrası Brüksel için çok ciddi bir kaynak kaybı demek olacak ancak yine de Brexit taraftarlarının iddia ettiği kadar yüksek bir miktar değil. Bir diğer hesapla İngiltere'nin Brexit taraftarlarının kampanyaları sırasında ileri sürüldüğü gibi haftada 350 milyon Sterlin değil sadece 136 milyon Sterlin'i (151,5 milyon Euro) AB'ye ayrılıyor.
Bütçesinin diğer kalemleri ile kıyaslandığında bu miktarın boyutu daha iyi anlaşılabilir. Örneğin İngiltere her hafta eğitime 1,4 milyar Sterlin, sağlığa 2,6 milyar Sterlin, emeklilik maaşlarına 3,6 milyar Sterlin ve savunmaya 800 milyon Sterlin ayırıyor.
Bank of England ve OBR (Office for Budget Responsibility) tarafından yayınlanan verilere göre Brexit nedeniyle İngiliz ekonomisi şimdiden yüzde 2'lik daralma yaşadı. Bu da hali hazırda haftalık 400 milyon Sterlinlik bir kayba denk geliyor.
Güvenlik ve savunma
Kurulması için yapılan girişimler bir yana henüz ortada bir AB ordusu yok ancak AB'nin savunma ve güvenliğine ilişkin farklı türlerde desteğe ihtiyacı bulunuyor. Bu noktada İngiltere'nin üyeliği birlik için oldukça önemli hale geliyor.
AB'nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası çerçevesinde alınan kararların reel politik sonuçları olabilmesi için İngiltere gibi ülkelerin arkasında olması son derece önemli. İngiltere'nin AB içerisindeki en büyük askeri güce ve dünyadaki en iyi istihbarat servislerinden birine sahip olması İngiltere'yi birliğin genel güvenliği açısından hayati bir üye haline getiriyor.
Kaybeden kim olacak?
Özetle Brexit ile AB bütçesinin yüzde 13'ünü, en büyük ticaret ortaklarından biriyle var olan ticaret hacmini ve güvenlik konusunda önemli bir ortağını kaybedecek.
İngiltere ise başta İrlanda sınırı meselesi olmak üzere anlaşmaya ilişkin sıkıntıları çözemezse kendisini sürekli derinden etkilemeye devam edecek olan AB karar mekanizmalarındaki yerini, en büyük ekonomi ve ticaret ortağı ile olan pratik ve verimli ilişkisini, vatandaşlarının 27 ülkeye olan özgür seyahatini ve büyük dünya güçleri ile masaya oturduğunda AB üyesiyken sahip olduğu ekonomik ve siyasi pazarlık gücünü kaybedecek.