ABD, 2001 ve 2003 yılında Afganistan ve Irak'a yönelik işgallerinde, İran'ın düşman olarak gördüğü iki rejimi devirdi.
Bu iki rejim Taliban ve Saddam Hüseyin yönetimleriydi.
The Intercept'in yayınladığı ve İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı'ndan sızdırıldığı öne sürülen belgelerin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından, ABD'nin iki işgal harekatı yeniden gündeme geldi.
ABD'nin Afganistan ve Irak işgalleriyle, Taliban ve Saddam yönetimleri devrilmiş, iki ülkede İran'ın da etkin olduğu hükümetler teşkil edilmişti.
Afganistan işgali
Afganistan'da 1996 yılında Taliban, ülkede mücahit gruplar arasındaki iç savaşı sona erdirerek iktidara gelmişti.
5 yıllık iktidar döneminde Taliban ile İran'ın arasında ilişkiler pek de 'dostane' yürümedi.
İran'ın ülkede, başta Hazara nüfus olmak üzere Taliban karşıtı yapılar üzerindeki etkin rolü, İran'ın Şii devlet anlayışı ile Taliban'ın Sünni devlet anlayışı arasındaki keskin sınırlar ve Taliban'ın daha önce İran konsoloslukları gibi merkezlere düzenlediği baskınlar, iki ülke arasındaki ilişkiler gerginleşmesinin başlıca sebepleriydi.
11 Eylül saldırılarının ardından ABD Afganistan'ı işgale başladığı zaman, ABD'nin işgali birlikte yürüttüğü Kuzey İttifakı'nın en önemli destekçilerinden biri İran'dı.
Kuzey İttifakı içerisindeki unsurlara doğrudan destek sağlayan İran, 2001 yılında ABD ile İran Devrim Muhafızları'nın ortak operasyonuyla Herat'ın Taliban'dan alınmasında doğrudan rol oynadı.
Taliban'ın yönetimden uzaklaştırılmasıyla ülkede kurulan yeni hükümet içerisinde İran'a bağlı güçler de etkin oldu.
İran özellikle Hizbi Vahdet ve Hazara nüfus üzerinden halen Afganistan'da kurulan ABD destekli hükümet içerisinde etkin durumda.
Irak işgali
ABD ve İngiltere öncülüğünde 2003 yılında başlatılan Irak işgalinde de İran'ın önemli bir rolü vardı.
İran ile Irak arasında ilişkiler, İran'daki 1979 devrimi sonrasında gergin seyretti.
1980-1988 arasındaki savaş Irak ekonomisini büyük ölçüde sarstı, 2 yıl sonra başlayan Birinci Körfez Savaşı'yla birlikte Irak, geri dönülmez bir yıkılma sürecine girdi.
2003 yılında başlayan İkinci Körfez Savaşı ve yaşanan işgal ise, İran'ın büyük düşmanlarından olan Saddam Hüseyin rejimini tamamen yıkacaktı.
Ülkedeki Şii nüfus üzerinden büyük bir etkinlik inşa eden İran, bu etkinliği Irak'ı tamamen kontrol alana kadar sürdürecekti.
Şii grupların ABD işgaline karşı savaşta ciddi bir rol oynamaması, işgalin ardından kurulan hükümette İran'a yakın isimlerin yer alması dikkat çekti.
Zamanla ABD ülkedeki direnişi bastırırken, İran destekli gruplar Irak'ta kök saldı.
2011 yılında ABD'nin ülkeden çekilmesiyle birlikte İran'ın etkisi arttı.
IŞİD'in oluşum ve dağılma sürecinde ABD ordusuyla birlikte hareket eden İran destekli gruplar, Musul gibi şehirleri IŞİD'den ABD ordusuyla birlikte ele geçirdi. İran aynı zamanda IŞİD'e karşı savaş bahanesiyle, ABD'nin de desteğini alarak Sünni nüfusu sindirme politikası izledi.
Irak, halen İran'ın kontrolünde bir ülke olarak anılıyor.
ABD İran düşmanlarını neden devirdi?
ABD'nin İran'ın batı ve doğu sınırlarında iki büyük İran karşıtı gücü devirmesi, uzun yıllardır ortaya konulan "ABD İran ihtilafı" tezine de farklı bir açıdan bakılması gerektiğini ortaya koyar nitelikte.
Her ne kadar ABD ve İran arasındaki anlaşmazlıklar, karşılıklı yaptırımlar ve söylemler, iki ülkenin "şiddetli düşmanlar" olduğu düşüncesini yansıtıyor olsa da, ABD ve İran arasında, başta Afganistan ve Irak olmak üzere birçok ülkedeki askeri birliktelik farklı bir gerçeği gösteriyor.
Bu gerçek de iki devletin, bölgesel ve küresel çıkarların korunması, ve bölgede yüz yıl önce kurulan dengenin muhafaza edilmesi söz konusu olduğu zaman, yan yana gelmekten hiçbir zaman çekinmediği.
Kaynak: Mepa News