ABD İsrail'in Gazze'deki katliam makinesi F-35'lere yedek parça tedariğini sürdürmede kararlı

Uzmanlar bir ülkede üretilip başka bir ülkeye gönderilen F-35 parçalarının takip edilememesinin Silah Ticareti Anlaşmasına taraf devletler için sorun teşkil ettiğini belirtiyor.

Dania Akkad | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

ABD Savunma Bakanlığı, mahkemeler savaş suçlarıyla ilgili endişeler nedeniyle böyle bir hamlenin gerekli olduğuna karar verse dahi, İsrail'e gönderilecek F-35 savaş uçaklarına ait yedek parçalarının tedariğini durduracak bir sistemin şu anda mevcut olmadığını belirtti.

İngiltere, Hollanda, Danimarka ve Kanada olmak üzere dört ülkede açılan davalar, kendi ülkelerinde üretilen F-35 bileşenleri de dahil olmak üzere İsrail'e silah ihracatına devam edilmesi konusunda hükümetleri zorluyor.

İsrail, Amerikalı üreticisi Lockheed Martin tarafından dünyanın “en ölümcül” savaş uçağı olarak tanımlanan F-35'i, 41.000'den fazla insanın öldürüldüğü Gazze'ye yönelik yaklaşık bir yıldır süren saldırılarında yoğun bir şekilde kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.

İngiltere ve Hollanda'da üretilen F-35 parçalarının yanı sıra Hollanda'daki bir dağıtım merkezinde depolanan parçaların İsrail'e doğrudan ihracatı şimdilik askıya alındı.

Ancak İngiliz ve Hollanda hükümetleri, üçüncü ülkeler üzerinden İsrail'e gidecek olan F-35 parçalarının tedariğinin askıya alınmasının küresel tedarik zincirini etkileyeceğini çünkü bu sürecin takibinin imkansız olmasa da oldukça zor olduğunu savundu.

Silah uzmanları ve İsrail'in katliamlarına karşı hukuki mücadelenin tarafları, F-35 parçalarının üçüncü ülkeler üzerinden İsrail'e gönderilme sürecinin takip edilmesi ve askıya alınmasının mümkün olduğunu ifade ediyor.

Ancak Middle East Eye'nin sorularını yanıtlayan F-35 Ortak Program Ofisi Sözcüsü Cuma günü yaptığı açıklamada, parçalarla ilgili hesap verebilirliğini korumanın “F-35 mali ve operasyonel kaynaklarının ihtiyatlı bir şekilde yönetilmesini sağlamak için gerekli” olduğunu ancak şu anda bir ülkede üretilen parçaların başka bir ülkeye gitmemesini sağlayacak bir sistem bulunmadığını söyledi.

ABD Savunma Bakanlığı tarafından yönetilen ofisin sözcüsü Russell Goemaere yaptığı açıklamada, “F-35 parçalarının çoğu, tüm F-35 müşterilerinin yararı için oluşturulan küresel bir yedek parça havuzunun parçasıdır” dedi.

Goemaere, “Bu küresel havuzdaki parçalar tedarik edilirken herhangi bir son kullanıcıya özel olarak üretilmemekte, bunun yerine ihtiyaç duyulduğunda talebe ve önceliklendirmeye dayalı olarak müşterilerimize verilmekte ve dağıtılmaktadır.” dedi.

Sözcü ayrıca, “F-35 tedarik zinciri parça numarası/konfigürasyon temelinde malzeme hareketini kontrol edebiliyor olsa da, belirli seri numaralı parçaların menşe ülkesine göre belirli bir ülkeye hareketini filtreleyecek veya durduracak mevcut bir sistem, süreç veya iş kuralı bulunmamaktadır.” diye ekledi.

İtiraf niteliğindeki bu açıklama, F-35 programını destekleyen karmaşık uluslararası tedarik zinciri ve İsrail'e silah ve askeri teçhizat satışının devam etmesiyle ilgili olarak çeşitli ülkelerde yaşanan hukuki sorunlarla ilgili olarak Middle East Eye tarafından yapılan bir araştırmanın ardından geldi.

Silah kontrol uzmanları Cuma günü yaptıkları açıklamada, F-35 programının belirli ülkelerde üretilen parçaların son kullanıcılarına kadar takip edilememesinin, parçaların potansiyel insan hakları ihlallerine karışan müşterilere gitmemesini sağlamak açısından sorunlu olduğunu belirtiyorlar.

Ayrıca “mevcut bir sistem olmadığı” yorumunun, aslında bunun fizibiliteden ziyade bir irade meselesi olduğunu gösterip göstermediği de merak ediliyor.

Sussex Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü ve İngiltere merkezli Shadow World Investigations'da araştırma ve strateji direktörü olan Anna Stavrianakis, Savunma Bakanlığı'nın “hesap verebilirlik kavramına sözde hizmet ettiğini ancak bunu fiilen uygulamak için herhangi bir uygulama ortaya koymadığını” söyledi.

Stavrianakis, “Parçaların transferini durduracak bir sistem, süreç ya da kural olmadığını söylemek, ama aynı zamanda tedarik zincirinin parçaların hareketini kontrol edebildiğini söylemek, ABD'nin [Savunma Bakanlığı'nın] silah parçalarının İsrail'e ulaşmasını durdurma iradesine sahip olmadığının kabulüdür” dedi.

Kanadalı STK Project Ploughshares'te araştırmacı olan Kelsey Gallagher, hükümetlerin kendi ülkelerinde üretilen teknolojinin insan hakları ihlallerinde kullanılmamasını sağlama sorumluluğu olduğunu söyledi.

Gallagher, “Bunu ABD'nin inisiyatifine bırakmak insaf işi değildir” dedi ve İngiltere, Hollanda, Kanada ve Danimarka'nın da taraf olduğu Silah Ticareti Anlaşması uyarınca, yedek parçalar da dahil olmak üzere silah ihracatının vaka bazında incelenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

İsrail'e silah ihracatı konusunda Lahey'de hükümete meydan okuyan üç Hollandalı STK'dan biri olan Rights Forum'un direktörü Gerard Jonkman daha önce yaptığı açıklamada böyle bir sistemin uygulanmasının yasal bir gereklilik meselesi olması gerektiğini ifade etmişti.

Jonkman, “Eğer lojistik sisteminiz uluslararası hukukla baş edemiyorsa, o zaman lojistik sisteminizi değiştirmenin bir yolunu bulmalısınız” ifadelerini kullanmıştı.

Kaynak: Mepa News

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Haberler Haberleri