ABD ve Batı Taliban'ı tanımalı

Ashok Swain

Yirmi yılın ardından Taliban Kabil'de yeniden iktidara geldi. Çatışmaların gayet az olduğu çok hızlı bir zafer kazandı.

Pençşir Vadisi hariç Afganistan'ın tümü Taliban kontrolüne girdi. Pençşir'de de Taliban muhaliflerinin dağılmaya başladığına dair iddialar var.

ABD, 2001 yılında ülkeyi işgal ettiğinde Taliban'ı yenip ülke yönetiminden uzaklaştırmıştı. ABD Afganistan'dan ayrılmak yerine işgale devam etti ve gösterişli bir "ulus-devlet inşası" projesine katıldı.

ABD, 2,3 trilyon dolardan fazla harcamasına ve 6000'den fazla askerini ve memurunu kaybetmesine rağmen yirmi yıl sonra Taliban'ın elinde ezici bir yenilgi aldı.

ABD, neyin yanlış gittiğini bulmak için ciddi bir özeleştiri yapmak yerine, yenilgisi için öncelikle başkalarını suçluyor. Suçu eski Afgan hükümetine ve cumhurbaşkanına atmak elbette ABD'yi yenilgiden ve başarısızlıktan kurtarmıyor.

Son 20 yıldır Afganistan'ı doğrudan veya dolaylı olarak yöneten ABD'ydi. Yoksulluk içinde yaşayan Afganların sayısı ABD vesayeti  altında iki katına çıktı, eroin üretimi için haşhaş ekimi yapılan alanlar üç katına çıktı. Genel olarak Afgan savaşının insani maliyeti sarsıcı oldu.

Yirmi yıldır Afganistan'daki savaş sadece 60.000'den fazla masum sivilin hayatını sona erdirmekle kalmadı, aynı zamanda devam eden silahlı çatışmalar milyonlarca insanı yerinden etti, temel altyapıyı yok etti ve halk sağlığı krizleri doğurdu.

Ülke, ABD'nin halı bombardımanları nedeniyle patlamamış ama patlayabilecek patlayıcılarla dolu. 2001 yılında İnsani Gelişme Endeksi küresel sıralamasında Afganistan 162 sıradayken bu sıra 2020'de 169'a düştü.

Afganistan'ın aynı zamanda bir tarım krizinde. Savaş, sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik etmeyi ve uygulamayı imkansız hale getirdi.

Afganların üçte birinden fazlası beslenme ihtiyacını asgari düzeyde sağlama sıkıntısı çekiyor. Afganistan nüfusunun yarısının güvenli içme suyuna erişimi yok. Afganistan'da yenilenebilir enerji üretiminin devasa potansiyeline rağmen, ülke nüfusunun sadece üçte biri elektrikten yararlanıyor.

Dünya, ABD birliklerinin geri çekilmesi ve Taliban'ın zaferi nedeniyle çeşitli küresel ve bölgesel güçlerin kayıp ve kazanımlarını analiz etmekle meşgulken, Afganistan büyük bir insani krizle karşı karşıya.

Ilımlılık ve uzlaşma yüzü

Taliban ılımlı ve uzlaşmacı bir görüntü vermeye özen gösteriyor. Bu tavırlarını inandırıcı bulanlar da, bulmayanlar da var. Hareket, şimdilik siyasi yüzü olarak Molla Abdulgani Birader'i öne sürüyor. Taliban genel emiri Heybetullah Ahundzade'nin ne zaman kamuoyu önüne çıkacağı ise henüz açıklanmış değil.

 Dini bir düzen kuracağı kesin olan Taliban eskisine göre değişti mi, değiştiyse ne kadar değişti, ne kadar katı olacak veya olmayacak, şu an için kesin yargılarda bulunmak için erken ama Taliban aynı eski Taliban olsa bile, onu yenmek için güç veya zorlama kullanmak artık bir seçenek değil. 

Böylesine küçük düşürücü bir yenilgiden sonra aklı başında hiçbir Amerikan lideri o ülkeye tekrar ABD askeri göndermeyi düşünemez. Peki, ABD ne yapmalı? Taliban'a karşı savaşmaya devam etmeyi veya Afganistan'ı terk etmeyi göze alabilir mi?

Taliban, son dönemde kadrolarını Peştun ağırlıklı olmaktan çıkarıp Afganistan'daki diğer etnik gruplarını da içeren bir şekilde dizayn etmeye önem gösterdi. Böylece kendini Afganistan'ı birleştirebilecek yegane oluşum olarak sunmaya çalıştı.

Gerçekten de artık Peştunlar dışındaki Afganistanlı etnik grupların da Taliban içerisinde ağırlığı, bol kadroları var. Bu nedenle Taliban'a ülke içinden bir muhalefetin şansı yok. 

Barış ve uzlaşma

ABD, Pençşir Vadisi'nde yükselen yerel direnişi destekleyerek sadece çatışmayı uzatabilir, ancak bu çatışmanın Taliban'ı devirmesi mümkün değil.

2001'de bile Pençşir Vadisi'ndeki Taliban muhalifi Tacik güçler, Taliban'ın Afganistan'ın hem içinde hem de dışında daha az kabul görmesine rağmen bunu yapamadılar.

ABD için diğer seçenek, Afganistan'a yaptırımlar, Taliban liderliğine ülkeye olandan daha sert yaptırımlar uygulamak.

Afganistan'a ve Taliban'a karşı küresel bir yaptırım uygulaması şu anda imkansız. Taliban ne 1990'lı yıllardaki kadar tecrit edilmiş durumda ne de BM Güvenlik Konseyi'nin veto hakkı sahibi üyeleri arasında bir birlik var. ABD'nin dünyanın tek kutbu olduğu dönem çoktan geride kaldı.

Öte yandan, Taliban tarafından yönetilen Afganistan'a yönelik herhangi bir Amerikan veya Batı yaptırımı ters tepecektir. Taliban'ın kayıt dışı bir ekonomiyi yönetme konusunda oldukça zeki olduğu biliniyor.

ABD'nin Afganistan'a ve Taliban'a tek taraflı yaptırımlara girişmesinin ise Taliban'a hiçbir zararı olmaz hatta faydası olur. Taliban yönetimi ABD'ye muhtaç olmadan ticaretini sürdürür, bir yandan da kendisini ABD'nin mağduru olarak gösterme imkanına sahip olur.

ABD ve Batı için mümkün olan en iyi seçenek Afganistan'daki Taliban rejimiyle iyi ilişkiler kurmaktır. Bu yapılırsa Batı'ya rakip güçlerin Afganistan'a nüfuzu engellenebileceği gibi Taliban da daha ılımlı bir çizgide tutulabilecektir. Üstelik Taliban ve Batı arasındaki ilişkiler 40 yıldan fazla süren bu savaşın ardından gelen barışı daha da tahkim eder.

Tüm bu sebeplerle ABD Taliban ile resmi diplomatik ilişkilerini başlatmalı, Vietnam'da yaptığı hata gibi bunun için 30 yıl beklememelidir.


Ashok Swain tarafından kaleme alınan ve Gulf News'te yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edildi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.