Doğu Türkistan bölgesinde yaşananları "çok büyük bir insanlık ayıbı" olarak nitelendiren ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino "Çin'e bu tür politikalara son vermesi ve keyfi olarak tutuklanan kişilerin serbest bırakılması yönündeki çağrılarımızı sürdüreceğiz." açıklamasında bulundu.
Sözcü ayrıca insan hakları ihlallerini gerçekleştirenlere karşı doğrudan yaptırım ve cezalar getirileceğinin de altını çizdi.
Geçtiğimiz hafta da Amerika Birleşik Devletleri Dini Özgürlükler Büyükelçisi Sam Brownback, Çin'in Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine uyguladığı 'zulmü' durdurması çağrısında bulunmuştu.
Çölde hızla büyüyen kamplar
Çin'in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın kırsal kesimlerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü'nün tutulduğu sanılan kampların son bir yılda tam 3 kat büyüdüğü tahmin ediliyor.
Bu kampların varlığını reddeden Pekin yönetimi, inşa edilen söz konusu yapıların "rehabilitasyon merkezi" ya da "mesleki eğitim merkezi" olduğunu öne sürüyor.
Doğu Türkistan ve Çin'in değişik yerlerinde gerçekleşen saldırılardan Uygurları sorumlu tutan Çin, 2009'dan itibaren bu azınlığa yönelik kültürel ve dini kısıtlama ve baskılarını artırmıştı. 2014'te ise 'teröre karşı halk mücadelesi' adı altında yeni bir süreç başlattı.