ABD geçtiğimiz günlerde, Avrupa’ya nişan almış Rus füzelerini oldukları yerde vurma tehditinde bulunmuştu. Bunun tepkinin gerekçesi olarak ise söz konusun füzelerin orta menzilli olması ve dolayısıyla 1987 füze anlaşmasını ihlal etmesi gösterilmişti.
Bu sınıf füzeler, çok hızlı şekilde hazırlanıp, neredeyse sıfır uyarı zamanıyla hedeflerine varabildiği için anlaşmaya özellikle eklenmişti. Füzelerin bu özellikte olması ise Avrupa’da konuşlu karşılık verme sistemlerinin saf dışı kalarak caydırıcı olmaktan çıkması anlamına gelmektedir.
ABD’nin NATO temsilcisi Kay Bailey Hutchison, ülkesinin konuyla alakalı diplomatik bir çözüm bulunması taraftarı olduğunu ancak Rusya’nın orta menzilli sistem geliştirme çalışmalarının devam etmesi halinde askeri bir planı masaya koymaya da hazır olduğunu söylemişti.
Temsilci, konunun diplomatik olarak halledilmesinin ABD’nin Avrupalı müttefiklerinin sorumluluğunda olduğunun altını özellikle çizdi. Bu çağrı büyük ihtimalle, Rusya ile kötü de olsa yürüyen bir ilişkisi olan Almanya’yı ilgilendiriyor.
ABD Savunma Bakanı Mattis’in NATO üyesi mevkidaşlarıyla bu konuyu görüşmesi bekleniyor.
ABD bu füzelerle alakalı daha önce de endişe duyduklarını söylemişti ancak ilk defa söz konusu füzeleri yok etme tehditinde bulundu. Böyle bir saldırının içeriğinin ne olacağını tahmin etmek zor ancak Rusya’nın böyle bir hamleyi açık bir kışkırtma olarak algılayıp ona göre mukabele edeceği kesindir.
Bizim aklımıza ilk gelen, bunun aslında ABD’nin NATO’yu test etme yöntemi olduğudur. ABD tarafından yapılan açıklamaların çoğu Rusya’ya değil Avrupalı müttefiklere hitaben oldu. Washington Avrupa’daki müttefiklerinin çoğunun Rus füzelerine olması gerekenden çok fazla müsamaha gösterdiğini düşünüyor.
Eğer NATO toplantısında, ABD’nin anlaşma ihlali nedeniyle Ruslara müdahale etmesine izin verilmesi yönünde bir karar çıkarsa bu, ABD’nin NATO hakkındaki fikirlerini değiştirebilir. ABD açıklamasında askeri planların diplomatik olarak çözüme ulaşılamaması halinde masaya yatırılacağını vurgulamıştı ve bu noktada Avrupalıların meseleyi kendilerinin yönetmesini bekliyor.
Bir bakıma ABD, Avrupa’yı bu tehdidi ciddiye alması için zorluyor ve müttefiklerine sonuç ne olursa olsun yine de tek başına hareket etmekten geri durmayacağını hatırlatıyor.
Rusya’nın bu konudaki niyetlerini tam olarak analiz etmek ise zor. Söz konusu füzeler faal hale gelmesi halinde kesinlikle Avrupa’daki güç dengelerini değiştirecektir. Rusya, büyük ihtimalle bu noktadaki hamlesinin, ABD’nin sözlü sataşmaları ve alışık olduğumuz nükleer caydırma konuşmaları dışında bir tepki doğuracağını düşünmedi.
Amerikalılar açısından bakıldığında ise anlaşma ihlali hususu gayet önemli ancak mesele çok daha önemli bir soruyu akıllara getiriyor: Eğer Rusya nükleer dengeleri ve Avrupa’nın altında olduğu tehdidi artık eskimiş olarak görüyorsa, neden bu füzeleri faal hale getirmeye çalışıyor?
Füzelerin geliştirilmeye çalışılması, Rusların nükleer dengeleri eski falan olarak görmediğinin açık bir işaretidir.
Amerikalıların, Rus üslerine saldırma tehdidi ise Avrupalıları harekete geçirmek ve bütün taraflara jeopolitikte “eski” diye bir tabire yer olmadığını hatırlatmak için yapılmışa benziyor.
Geopolitical Futures için kaleme alınan makale Mepa News okuları için tercüme edilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve kurumumuzun editöryel politikasını yansıtmayabilir.