Suriye'de PKK'nin Suriye kolu YPG bağlantılı bir yönetici, Donald Trump yönetiminin, ABD’li bir şirket ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani arasında Fırat’ın doğusundaki petrolün işletimiyle ilgili bir anlaşma imzalanmasına onay vermesini "Kürt Özerk Yönetimini siyasi olarak tanıma ve ABD ordusunun kalmaya devam etmesinin garantisi" olarak değerlendirdi.
Şarkul Evsat'ın haberine göre, bu adımın Kamışlı’nın Şam’dan daha çok uzaklaşmasına ve petrolün hükümetin kontrolündeki Banyas ve Humus’a transferinde arabulucu rol üstlenen ‘savaş zenginleriyle’ bağını kesmeye katkı sağladığını belirtildi.
Trump’a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Perşembe akşamı ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da katıldığı Kongre toplantısında, Kobani ile görüştüğünü ve Kobani’nin kendisine ABD’li bir şirketle petrolün işletilmesi konusunda bir anlaşma imzaladıklarını bildirdiğini söyledi. Graham, “Bu, bölgedeki herkese yardım etmek için en iyi yol” dedi.
Pompeo da ABD yönetiminin bu yönelimi desteklediğini belirterek, “Anlaşma beklenenden daha fazla zaman aldı. Biz, şu an anlaşmayı uygulama aşamasındayız” ifadesini kullandı.
Anlaşmanın imzalanması ABD Dışişleri ve Hazine bakanlıklarının onayını gerektiriyor. Nitekim Suriye rejiminin kontrolündeki petrol sektörü ve birçok kuruluş geçen ay yürürlüğe konulan Ceaser Yasası kapsamında yaptırım listesine alındı.
Kobani, ABD’li Delta Crescent Energy ile anlaşma imzaladıklarını Perşembe günü Graham’a bildirerek, bu bilgiyi Trump’a iletmesini istedi.
Edinilen bilgilere göre, YPG öncülüğündeki yönetim ile ABD’li Delta Crescent Energy arasında imzalanan anlaşmada, Fırat'ın doğusunda iki mobil petrol rafinerisi kurulması öngörülüyor. Bu bölgedeki petrol üretimi günlük yaklaşık 20 bin varil.
Suriye’de 2011 yılından önce günlük petrol üretimi 380 bin varilken, iç savaş nedeniyle şu anda günlük 60 bin varil petrol üretilebiliyor. Suriye petrolünün yüzde 90’ı ve doğalgaz rezervlerinin yarısı ABD destekli YPG denetiminde bulunuyor.