ABD'nin en büyük düşmanı devasa borcu

Brandon J. Weichert

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS bloğu, ABD egemenliğindeki küresel ekonomik düzene meydan okuyan önemli bir ekonomik ve finansal ticaret ittifakı olarak yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Tarihsel olarak ABD, uluslararası ticaretteki merkezi rolü, dünya savaşları sonrası net kreditör statüsü ve ABD dolarının birincil rezerv para birimi olarak konumu sayesinde ekonomik hakimiyetini sürdürmüştür. Ancak, Rusya'nın Batı yaptırımlarına karşı gösterdiği direnç ve ABD'nin COVID-19 sonrası ekonomik türbülansı gibi son jeopolitik ve ekonomik gelişmeler, ABD ekonomisinin kırılganlıklarını gün yüzüne çıkarmıştır. Artan ulusal borç ve açıklar bu zorlukları daha da katlanarak artırmaktadır. BRICS'in etkisi arttıkça, ABD dolarının hakimiyeti için potansiyel bir tehdit oluşturuyor ve bu da Amerika'nın ekonomik istikrarı ve küresel konumu üzerinde ciddi etkilere yol açabilir.

Yükselen ulusal borç: BRICS karşısında Amerika'nın zayıf noktası

Ridley Scott'un 1979 yapımı hiti Alien'ın öncesini anlatan 2012 yapımı Prometheus filminde, baş karakterlerden Michael Fassbender, ikonik canavarın embriyosuna bakar ve "büyük şeylerin küçük başlangıçları vardır" der.

Aynı şey, BRICS bloğu olarak bilinen yükselen ekonomik ve finansal ticaret bloğu için de söylenebilir.

BRICS, "Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika"nın kısaltmasıdır. Bu terimin kökleri 2001 yılında Goldman Sachs'ın gelişmekte olan dünya ekonomisi üzerine hazırladığı bir rapora dayanıyor. Batı'da pek çok kişi bu terime ve gelişmekte olan bu ekonomik ittifaka, bu ülkelerin liderlerinin devlet adamı gibi görünmek için yaptıkları devasa bir gösteriden başka bir şey olmadığını düşünerek saldırdı.

Ancak tıpkı Prometheus'taki embriyo halindeki uzaylı canavar gibi BRICS bloğu da 21. yüzyıl Wall Street'çilerinin zihninde sadece bir teori olmaktan çıkıp yavaş yavaş ABD liderliğindeki ekonomik sistemin kalbine saplanan finansal bir hançere dönüşüyor.

Amerika küresel ekonominin atan kalbidir

Amerikalılar yirminci yüzyılın ortalarında uluslararası ticaretin merkezinde bir konum elde etti.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, tükenmiş dünyanın geri kalan güçleri için borç veren bir güç haline geldi. Yine İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Peter Hitchens'ın "The Phoney Victory: The World War II Illusion" adlı kitabında belgelediği gibi, Washington, Britanya İmparatorluğu'nun bir zamanlar dünya ekonomisinin tepesindeki hakim konumunu alt etmek için çok zaman harcadı.

Bu noktadan sonra ABD, Soğuk Savaş'taki başlıca rakibi Sovyetler Birliği'ni izole ederek ve kontrol altına alarak yirminci yüzyıl boyunca ekonomik hakimiyetini sürdürdü. Ekonomik olarak dünyanın geri kalanından koparılan ve dev bir parya haline getirilen SSCB, uzun vadede Amerikalılarla rekabet edemezdi. Ayrıca bu süre zarfında ABD, kendi para biriminin birincil rezerv para birimi olmasını sağladı.

Ve petrol ABD doları üzerinden işlem gördüğü için, Amerikan para birimi zaten olduğundan daha da güçlendi. Federal Rezerv her ihtiyaç duyduğunda kendi parasını basabildiği için, ki bunu her zaman yapmıştır, ABD kendini dünyada başka hiçbir ulusun yapamayacağı şekilde finanse edebilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ayakta kalan tek sanayileşmiş ekonominin ABD olması da işin cabasıydı. Dünyanın geri kalanı yeniden ayağa kalkarken, ABD potansiyel ekonomik rakiplerinin 15-20 yıl önündeydi.

Tüm bu faktörler olumlu bir geri besleme döngüsü yaratarak ABD'nin dünya sistemindeki baskın ekonomik güç olmaya devam ettiği sürece açıkların önemli olmamasını sağladı. ABD istediği kadar savurganca harcayabildi. Washington ayrıca dünya finans sisteminin tepesindeki güçlü konumunu, sorun yaşadığı ülkelere zarar vermek için yaptırımlar gibi yıkıcı mali silahlar üretmek için kullanabildi.

ABD'nin dış politika kurumu bu duruma alıştı. Venezuela, İran ya da Kuzey Kore gibi haydut rejimlere karşı uygulanan yaptırımlar yararlı olduklarını kanıtlandı. Washington'daki düşünce, rakipleri ile doğrudan savaş riskine girmektense onları yoksullaştırmak için ekonomik güçünü kullanmaktı.

Washington'un Amerika'nın ekonomik hakimiyetini kötüye kullanma ahmaklığı

Yine de yaptırımların zaman içindeki faydası haklı olarak sorgulanıyor.

Washington, Rusya gibi diğer büyük güçlere yaptırım uygulayabileceğini düşünmeye başladı. Nitekim Rusların 2014 yılında Kırım'ı yasa dışı bir şekilde işgal ve ilhak etmesinden bu yana Washington'un yaptığı tam da budur. Rusya için işler 2022'de Ukrayna'yı işgal ettikten sonra daha da kötüye gitti. Ancak beklenmedik bir şey oldu. Batı yaptırımlarının ilk şoku geçtikten sonra, Rus ekonomisi sadece ayakta kalmakla kalmadı, Amerikan yaptırımları karşısında gelişmeye bile başladı.

Aynı zamanda ABD ekonomisi de kendi türbülansından geçiyordu. COVID-19 ve ardından gelen küresel kilitlenmeler, kırılgan olduğu ortaya çıkan tedarik zincirlerini paramparça etti. Dahası, hem Trump hem de Biden yönetimleri, önce kapanmaların neden olduğu ekonomik gerilemeyle mücadele etmek, ardından da kötü giden ekonomiyi canlandırmak için (ki işe yaramadı) Amerika tarihindeki en sorumsuz düzeyde bütçe açığı harcamasına girişti.

Sonuç olarak, faiz oranları gibi enflasyon da hızla yükseldi. Her şeyin fiyatı karşılanamaz hale geldi. Amerikan ekonomisinin bel kemiği olan orta sınıf Amerikalılar, dört yıllık bu sürecin ardından büyük bir sıkıntı içinde.

Bu eğilimleri gören dünyanın geri kalanı, özellikle de Küresel Güney, ABD ekonomisinin böyle devam etmesinin mümkün olmadığını düşünmeye başladı. Amerika'nın ekonomik gücünü sadece haydut devletlere karşı değil, aynı zamanda diğer büyük güçlere karşı da böylesine fütursuzca kullanma isteğinden dolayı kendilerini tehdit altında hisseden Rusya ve Çin, BRICS'i kulağa hoş gelen bir kısaltmadan daha fazlasına dönüştürmeye başladılar.

Gelişmekte olan dünyanın meydan okumasından şüphe etmeyin

Batı'daki muhalifler, ne olursa olsun Çin-Rusya liderliğindeki bir BRICS koalisyonunun ABD egemenliğindeki ekonomik düzene asla meydan okuyamayacağını savunuyor.

Ancak ABD ekonomisi güçlü görünmüyor. Ayrıca, Küresel Güney'deki diğer birçok ülke, silah haline getirilmiş doların kendilerine karşı kullanılabileceğinden endişe ediyor ve buna karşı bir koruma arıyorlar.

İşte ABD'nin ulusal borcu ve kontrolden çıkmış açıkları bu yüzden önemli.

Bu yıl 1.5 trilyon dolar açık, 35 trilyon dolar toplam borç ve 1 trilyon dolar faiz ödemesi ile ABD doları artık birincil küresel rezerv para birimi değilse ve aniden ABD para birimine gerçek bir rakip çıkarsa, işte o zaman tüm Amerikan finans sistemi çöker.

Çin, Rusya ve Amerika'nın diğer pek çok düşmanı için nihai zafer, ABD dolarının hakimiyetini ortadan kaldırarak ABD ekonomisine diz çöktürmek olacaktır. ABD doları tahtından indirildiğinde, zaman içinde, ABD için her mali yılı atlatmak için kendi parasını basmak ve harcamak imkansız hale gelecektir.

Borç: Bir ulusal güvenlik krizi

ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı Mike Mullen, ülkenin ulusal borcunun Amerika'nın karşı karşıya olduğu en büyük ulusal güvenlik tehdidi olduğunu söylemişti ve haklı çıktı.

Washington, ABD'nin taşıdığı borç yükünü taşıyarak -ve sürekli daha fazlasını yükleyerek- ve doların hakim konumunu diğer büyük güçlere karşı bir sopa olarak kullanarak, küçük BRICS bloğunu önümüzdeki birkaç on yıl içinde gerçekten korkunç bir şeye dönüştürecek koşulları hazırladı.

Bu gerçekleştiğinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde hayat hızla kasvetli bir hal alacak ve Amerika bir gecede bir süper güçten, düşüşe geçen bir orta güce dönüşecektir. Çin-Rusya liderliğindeki BRICS ekonomik bloğu yavaş yavaş ortaya çıkarken ABD'yi bekleyen riskler bunlardır.


National Interest'te yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.