Kuveyt ve Arap körfezinin tanınmış fikir adamlarından olan Abdullah Fehd el Nefisi 1945 yılında Necd asıllı bir aileye doğmuştur.
Kuveyt toplumu “hadar” ve “bedv” olmak üzere ikiye ayrılır. 1946’de petrolün keşfedilmesinden önce ülkede yaşayanlar ve bugün çoğunlukla şehrin iç kısmında ikamet edenler hadarî sayılırken, bölgenin idarecileri Sabah ailesi şeyhinin teşvikiyle ülkeye sonradan yerleşen bedeviler kökenlerine binaen “bedv” olarak anılırlar.
Nefisi’nin ailesi on dokuzuncu yüzyılda göç etmekle birçoğu yine Arabistan asıllı olan hadar sınıfına mensuptur.
Eğitim hayatı
İlk, orta ve lise öğretimini Mısır’daki Victoria College’de tamamlayarak İngiliz lise diploması (G.C.E.) kazanan Nefisi, ardından Birleşik Krallık'a giderek tıp okumaya başlamıştı. Ancak kendi ifadesine göre eğitimine devam etmeden önce temel anlamda dinini öğrenmesi gerektiğini düşünerek Kuveyt’e geri dönme kararı almış ve bir yıllık eğitimden sonra ertesi yıl Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne kaydolarak Siyasi Bilimler’e geçiş yapmıştır.
Burada ders görürken üniversitenin profesörlerinden laik düşünceli Sadık Celal el-Azm’ın din karşıtı olarak algınan söylemlerine karşı gösteriler düzenlemiş, halk arasında bu yönden tepkinin büyümesiyle el-Azm öğretim görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Abdullah el-Nefisi 1967 yılında buradan mezun olduktan sonra Cambridge Üniversitesi ‘Churchill College’inde doktora üzerinde çalışmaya başlamış ve 1972’de “Modern Irak’ın siyasi gelişiminde Şia’nın Rolü” adlı teziyle öğrenimini tamamlamıştır. Ardından ülkesine geri dönerek Kuveyt Üniversitesi’nde Siyasi Bilimler öğretim görevliliğine başlayan Nefisi, bu bölüme 1974-1978 yılları arasında başkanlık da etmiştir.
Siyasi hayatı
Körfez ülkeleri içinde gerçek bir anayasal hükümete ve seçimle göreve gelen bir parlamentoya sahip olan tek ülke olma özelliğini taşıyan Kuveyt, siyasi tarihinde iki defa meclisin süresiz kapanışına şahit olmuştur. 1976 senesinde anayasanın emîr tarafından askıya alınmasının ardından Abdullah el-Nefisi yurtdışında “Kuveyt: er-Ra’yu'l Ahîr” (1978) adlı kitabını neşretmiş ve neticesinde tutuklanmıştır.
Ayrıca seyahat ve öğretim yasağı konulan Nefisi, ancak iki sene sonra İngiltere’ye gidebilmiş ve orada bir yıl Exeter Üniversitesi’nde konuk profesör olarak çalışmış, sonra da Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) teklifi üzere 1981 yılında el-Ayn Üniversitesi’ne geçiş yapmış ve dört yıl da burada eğitim vermiştir.
BAE idarecileri Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce ve 1994 yılına kadar, özellikle de Arap milliyetçilerine ve solcu devrimcilere karşı koruyucu bir kimlik ortaya koyma çabasıyla bölgedeki Müslüman Kardeşler hareketini desteklemekte ve birçok üyesini idari görevlerde ve eğitimde istihdam etmekteydi.
Abdullah el-Nefisi 1985’de ülkesine geri dönerek seçimlere katılmış ve milletvekili olarak meclise girmiştir. İlaveten kendisine bakanlık teklif edilmiş ama o hükümet kapsamında çalışmaya yanaşmamıştır. Kuveyt’in 50 kişilik parlamentosu (meclis el-umme) yasa önerilerinde bulunabilmekte ve bakanları sorgulayıp güven oylamasına tabi tutabilmektedir. Bazı bakanların bu yolla azledilmesi vaki olmuş ise de emîr gerek gördüğünde 60 gün içerisinde yeni bir seçim düzenlemek üzere meclisi feshetme yetkisini elinde bulunduruyor.
Bunun haricinde başbakan emîr tarafından tayin edilmekte ve hükümeti oluşturma görevi ona tevdi edilmektedir ki, sayıları 15’i bulan bakanlar çoğunlukla Sabah ailesi arasından seçilmekte ve böylece halkın ve nüfuz sahibi diğer ailelerin temsil aracı olan mecliste bir güç dengesi oluşturulmaktadır.
Nefisi’nin mecliste bulunuşu fazla sürmemiş ve bir yıl sonra emîr Kuveyt’in işgalden kurtulmasına dek bir daha açılmamak üzere meclisi feshetmiştir. Muhalefet saflarında rejimin bu hareketine karşı tezahüratta bulunmakla birlikte, Nefisi bundan sonra resmi siyasete yüz çevirmiştir ve daha radikal bir değişimin taraftarları arasında yerini almıştır.
Hükümete sadakati öne çıkartarak mevcut idari bünye dahilinde tedrici ıslahı benimseyenlerin aksine, Arap dünyasındaki rejimler Nefisi’ye göre İslam’ın ve ıslahın önünde duran en büyük engeldirler. Bu tutumu yüzünden önceleri yakın olduğu Müslüman Kardeşlerin (İhvan) Kuveyt kolu olan “Cemiyet el-Islah el-İctimâ’î” (Islah)’tan ayrılmıştır. Hareket içerisinde parti disiplininin ağır bastığını düşünen Nefisi, bunun İslam’ın kuşatıcı karakterine zıt düştüğünü ileri sürmüştü. Hareketle münasebetini saygı çerçevesinde sürdürmesine rağmen, Nefisi İhvan'ı incelikli siyasi koşullar karşısında tecrübesizlikle suçlamış ve özeleştiriye kabil olmadığını ifade etmiş, bu bağlamda İslami cemaatlerin gizlilik çerçevesinde çalışmıyor olmalarına dikkat çekmiştir.
Güncel çalışmaları
Abdullah el-Nefisi’nin Arap körfezinde ve özellikle de İslami kesim dahilinde etkili bir şahsiyet olduğuna şüphe yok. Bölgesel siyaset ve İslami hareket üzerine birçok kitabı neşredilmiştir. Twitter’da 2.6 milyon takipçiye hitap etmekte, yazıları sık sık haberlere konu olmakta ve ayrıca ara ara televizyon programlarına çıkmaktadır.
Bununla birlikte fikirleri bazı çevrelerin düşmanlığını üzerine çekmiştir. Bu yılın Şubat ayında (2020) önceden yazmış olduğu bir gönderi yüzünden tutuklanmış ve bilinmeyen taraflarca suikast tehdidi almıştır. Buna neden olan yazısında, Birleşik Arap Emirlikleri’nin emniyet başkanı Muhammet Dahlân’ın ülkeyi idare ettiğini ve onu idare edenin de İsrail olduğunu iddia etmişti.
Düzen yanlısı kimseler Nefisi’yi liberaller ile birlikte çalışmakla suçlayarak din bazında eleştirirken, diğer bazıları da onu cihat yanlısı silahlı örgütlere yakın olmakla itham etmiştir. Abdullah el-Nefisi Afganistan’a yaptığı ziyarette Taliban hareketinin lideri Molla Ömer ile görüşmüş ve "karşılaştığı sadelik ve tevazuyu" anlatarak hatıratından canlı yayında övgüyle bahsetmiştir.
Bunun ötesinde El Kaide’ye karşı eleştirel ifadeler kullanmak yerine bölgece müşterek çıkarlar üzerinde durması onu bu suçlamalara maruz bırakmıştır. Örnek olarak Yemen konusunda İran destekli Husilere karşı birlikte çalışılması ve bu noktaya odaklanmanın zarureti üzerinde durmuştur. Suudi Arabistan’ın askeri hamlesini başladığında kaçınılmaz olarak değerlendirmiş ama aynı zamanda meydana gelen insani krize bir çözüm bulunulması gerektiğinin altını çizmiştir ki, önceleri de kendisi Arap Yarımadasının birleşmesini arzulayarak Yemen’in Körfez İşbirliği Konseyine alınmasını teklif etmiştir. İran yayılmacılığına karşı ortak mücadeleyi savunan el-Nefisi aynı şekilde El Kaide’nin Yemen kolundan “iyi insanlar” diye bahsetmiştir. Öne sürdüğü tahlillere göre Amerika Birleşik Devletleri El Kaide tehlikesi karşısında Husi hareketini bir denge unsuru olarak görmekte ve stratejisini bu çerçevede şekillendirmektedir.
Türkiye'ye dair düşünceleri
Sünnilerin siyasi bir birlik oluşturmalarını arzulayan el-Nefisi, bu bağlamda Türkiye’ye de büyük bir yer ayırmakta ve ülkeyi iktisatta öncü olarak görmektedir. Twitter üzerinden 15 Temmuz darbe girişiminden altı ay önce yazdığı bir gönderisinde Mısır senaryosunun Türkiye’de tekrar edileceğini söylemiş ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu hamleyi maddi olarak destekleyeceğini belirterek hükümete uyarıda bulunmuştur. Abdullah el-Nefisi Ortadoğu siyaseti açısından Türkiye ile yakından ilgilidir; 2014 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etmiş ve görev süresini İsrail ile ortak füzeler üretildiğini söylediği Lockheed Martin fabrikasını kapatarak sona erdirmesini talep etmiştir. Kendisi daha önce de Erdoğan ile görüştüğünü açıklamış ve ona karşı büyük bir sevgi beslediğini dile getirmişti.
Açık sözlülüğü ve serbest fikirliliği ile tanınan el Nefisi, Arap körfezinin en liberal idaresi olarak görülen Kuveyt’te karşılaştığı kısıtlamalar ve öğretim görevliliğinden menedilmesine rağmen faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sene başında ifadeye çağrılmasının ardından başlayan ve BAE’ye hakaret suçu üzerinden yürüyen soruşturması halen devam etmektedir ve bir sonraki duruşması 29 Mart’a ertelenmiştir.
Akademik ve Siyasi Kariyeri
1973: Pekin Üniversitesi'nde konuk profesör
1976: Moskova Üniversitesi'nde konuk profesör
1977: Harvard Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları bölümünde konuk profesör
1978: Cambridge Üniversitesi'nde konuk profesör
1978: Stanford Üniversitesi'nde konuk profesör
1980: İngiltere Exeter Üniversitesi'nde konuk profesör
1981—1984: BAE El-Ayn Üniversitesi'nde konuk profesör
1983: Arap İnsan Hakları Kuruluşu’nun açılış konferansına katılmış ve birkaç sene yönetim heyetinde yer almıştır
1992—1996: Kuveyt milli meclis başkanı Ahmet el-Saʿdûn’un danışmanlığını üstlenmiştir
Kaynak: Mepa News
Hazırlayan: Abdurrahman Yazıcı