Uzun zaman sonra konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi olaylarından Ali Babacan'ın kuracağı partiye kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. Önceki yıllarda Gezi olaylarını desteklediğine yönelik sözlerini hatırlatan Abdullah Gül, 'Siyasi İslam'ın çöktüğünü düşünüyor musunuz? sorusuna "Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi." dedi.
Abdullah Gül, Karar Gazetesine yaptığı açıklamalarda, AK Parti'nin kuruluş ilkelerine dönmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin parlamenter sisteme dönmesinin de şart olduğunu söyledi.
Rusya ile ilişkilerde ölçünün kaçtığına dikkat çeken Gül, Türkiye'nin S-400 meselesinde de hata yaptığını dile getirdi.
İdlib konusunda ise "Suriye ile topyekün bir savaşa girilmemeli." diyen Abdullah Gül, "Çok kışkırtılıyor olsak da Suriye ile topyekün bir savaşa girmemek yönünde olur. Ama meseleye genel Suriye politikası olarak baktığımızda esasen daha işin başında bütün dünyanın Suriye’ye yaklaşımının çok yanlış olduğunu söyleyebilirim." diye konuştu.
"Ali Babacan'ı destekliyorum"
Abdullah Gül kendisinin aktif siyasette olmayacağını cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra söylediğini belirterek "Ancak yakıcı memleket meseleleri varken tecrübemi kendime saklayacak bir insan da olmam beklenemez. Memleketimin faydasına gördüğüm temel konularda usulüne uygun bir şekilde siyasete katkı sunmak ve görüşlerimi paylaşmak hem hakkım hem de görevim" dedi.
Ali Babacan'ın parti kurma çalışmalarını sürdürürken kendisiyle de zaman zaman görüştüğünü kaydeden Gül, Babacan'ın partisini destekleyip desteklemediği sorulduğunda ise "Tabii ki destekliyorum. Ali Bey’in karakterine, eğitimine, bilgisine, siyaset üslubuna güvenen ve takdir eden bir insanım" şeklinde konuştu.
"Gezi olaylarını destekliyorum dedim"
Abdullah Gül, toplumsal olaylar karşısında sesiz kaldığına yönelik eleştirilerin olduğunu hatırlatan gazeteciye, "Nerede sessiz kaldım. Mesela en büyük olaylar Gezi olaylarıydı değil mi? Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: “Bununla büyük bir gurur duyuyorum” dedim. Şaşırdı herkes. Çünkü “Türkiye'nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz. Eskiden insanlar insan hakları için sokağa çıkardı. Faili meçhuller dursun diye çıkardı. Yolsuzluk dursun diye sokağa çıkardı. Şimdi insanlar ağacı kestirmem diye sokağa çıkmış, çevre duyarlılığı için sokağa çıkmış. Türkiye'nin problemlerini İngiltere'nin, ABD'nin problemleri haline çevirmişiz” dedim. Daha sonra bu toplumsal olay iyi yönetilemeyince terör örgütlerine büyük bir fırsat çıktı ve bildiğimiz vahim olaylar, vandallıklar cereyan eti. Açık söyleyeyim; benim birçok tavrım anlaşılmamış olabilir. Kendi camiamız da anlamamış olabilir. Ondan sonra daha ileri aşamalarda “demokrasi sadece seçim değildir” dedim. Bana o zaman bizim camiadan bazıları milli irade dersi vermeye kalktı. Milli idarenin ne olduğunu anlattım. Demokrasi sadece seçim değildir, seçimin ötesi vardır dedim. Halbuki ben şimdi bunları söylerken bu kadar tatsız politik ortamın içinde bunları tekrar konuşmak istemiyorum. O zamanlar tutuklu yargılamalarla ilgili yaptığım açıklamalara da bakın. Bireysel başvuru hakkı nasıl çıktı zannediyorsunuz, Haşim Bey’e gidin sorun." açıklamalarını dile getirdi.