Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı çıkan uluslararası bloğu, Çin'e karşı daha geniş bir koalisyon haline dönüştürmeye liderlik etmeyi hedeflediklerini söyledi. ABD, Çin’i küresel düzene karşı daha ciddi ve uzun vadeli bir tehdit olarak görüyor.
George Washington Üniversitesi’nde Biden yönetiminin Çin politikasını özetleyen bir konuşma yapan Blinken, 21. yüzyılın ekonomik ve askeri dengesini belirleme yarışında Pekin ile rekabet etmek için üç ayaklı bir yaklaşım ortaya koydu.
Çin yönetimi daha büyük bir tehdit
ABD, Rusya ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'daki savaşını uluslararası istikrara karşı en şiddetli ve acil tehdit olarak görse de Blinken, yönetim olarak Çin'in daha büyük bir tehlike oluşturduğuna inandıklarını söyledi
Blinken, "Cumhurbaşkanı Putin'in savaşı devam ederken bile, uluslararası düzenin en ciddi ve uzun vadeli tehdidine odaklanmaya devam edeceğiz; bu tehdit Çin Halk Cumhuriyeti tarafından ortaya konuyor" dedi.
Çin’in hem uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetine hem de bunu yapacak ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik güce sahip tek ülke olduğunu vurgulayan Blinken, "Pekin'in vizyonu bizi son 75 yılda dünyanın ilerlemesini sağlayan evrensel değerlerden uzaklaştıracaktır" diye konuştu.
Böylece Blinken, Çin’in dünya çapında artan iddialılığına karşı yönetimin kaynaklarını, dostlarını ve müttefiklerini biraraya getirmesi için ilkeleri ortaya koymuş oldu. Blinken ABD'nin Çin'in siyasi sistemini değiştirmeye çalışmadığını açıkça belirtmiş olsa da, bunun yerine test edilmiş bir alternatif sunmak istediğini söyledi. Blinken, "Bu, ülkeleri seçim yapmaya zorlamakla ilgili değil, onlara bir seçenek sunmakla ilgili” dedi.
ABD, Çin'e komşu ülkelerdeki stratejik ortamı şekillendirmeye odaklanacak
Bununla birlikte Blinken, ABD'nin Çin'in niyetlerini ve emellerini doğrudan etkileme yeteneğinin sınırlı olduğunu ve bunun yerine Çin çevresindeki stratejik ortamı şekillendirmeye odaklanacağını da kabul etti.
Blinken, "Pekin’in yörüngesini değiştireceğine güvenemeyiz. Bu nedenle, açık ve kapsayıcı bir uluslararası sistem vizyonumuzu ilerletmek için Pekin çevresindeki stratejik ortamı şekillendireceğiz” ifadelerini kullandı.
Blinken’ın konuşması, Başkan Joe Biden'ın Çin'in tartışmalarda büyük yer tuttuğu Güney Kore ve Japonya'ya yaptığı ziyaretleri izledi. Biden’ın bu gezi sırasında, Çin'in işgali durumunda Tayvan'ın kendisini savunmasına yardımcı olmak için ABD'nin askeri olarak hareket edeceğini söylemesi tartışma yaratmıştı.
Yönetim, Biden'ın politika değişikliğine gitmediği konusunda ısrarcı; Blinken da ABD'nin pozisyonunu değiştirmediğini yineledi. Blinken, Washington'un, Pekin'in egemenliğini tanıyan ancak Tayvan ile resmi olmayan bağlantılara ve Taipei'ye silah satışına izin veren "Tek Çin" politikasını hala sürdürdüğünü söyledi.
Blinken, “Yaklaşımımız yıllardır ve her yönetimde tutarlı olmuştur. ABD, ‘Tek Çin’ politikamıza bağlı kalmaya devam ediyor. Her iki taraftan da statükoda tek taraflı herhangi bir değişikliğe karşıyız. Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyoruz" dedi.
“ABD tutarlı Çin saldırgan"
Blinken, ABD'nin Tayvan politikası tutarlı kalırken, Çin'in giderek daha saldırgan hale geldiğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı, Çin'in II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana devletler arasındaki ilişkilere yön veren kural ve kurumların yerini alacak yeni ve öngörülemeyen bir dünya düzeni oluşturma çabalarıyla başa çıkmak için, Putin'in Ukrayna'yı işgaline verilen küresel tepkinin bir şablon görevi görebileceğini savundu.
"Çin uluslararası düzenden yararlanırken, ayrıca düzeni yıkma arayışında"
Antony Blinken, Çin'in bu uluslararası düzenden büyük ölçüde yararlandığını, ancak şimdi Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve Çin Komünist Partisi'nin önderliğinde bu düzeni yıkmaya çalıştığını söyledi.
Blinken, "Başarısını sağlayan yasaları, anlaşmaları, ilkeler ile kurumları güçlendirmek ve canlandırmak için, diğer ülkelerin de bunlardan yararlanabilmesi amacıyla gücünü kullanmak yerine Pekin, düzeni baltalıyor. Cumhurbaşkanı Xi döneminde, iktidardaki Çin Komünist Partisi, içeride daha baskıcı ve dışarıda daha agresif hale geldi” diye konuştu.
Blinken, ABD'de Çin karşıtı ve Asya karşıtı nefret suçlarındaki artışı da kınadı. Dışişleri Bakanı, Çin ve diğer Asya kökenli Amerikalılar’ın ABD üzerinde diğer göçmenler veya onların soyundan gelenlerle aynı haklara sahip olduğunu söyledi.
Blinken, ABD’nin kendi altyapısına ve teknolojisine yatırımın yanısıra, potansiyel olarak savunmasız ülkelere diplomatik erişimin arttırılmasının, politikalarının diğer unsurları olduğunu ve ABD yaklaşımının anahtarı olduğunu belirtti.
Çin'in ABD ve diğer demokrasilerde endişe uyandıran erişimini genişletme baskısının son örneği, Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin bugün, sekiz uluslu Pasifik adaları turuna başlaması oldu. Ziyaret sırasında Pekin güvenlikten balıkçılığa her şeyi kapsayan kapsamlı bir anlaşmaya varmayı umuyor.
Wang turuna, Pekin’in geçen ay güvenlik işbirliği anlaşması imzaladığı Solomon Adaları'ndan başladı. İmza, adalarda Çin askeri varlığına yol açabileceği endişelerine neden oldu. Anlaşma, Biden yönetiminin Hint-Pasifik bölgesine erişimi arttırma çabalarının bir parçası olarak Solomon Adaları'nda bir ABD büyükelçiliği açacağını açıklamasından kısa bir süre sonra sonuçlandırıldı.
Biden yönetimi, Çin'in Şincan bölgesi, Hong Kong, Tibet ve Güney Çin Denizi'ndeki eylemlerine yanıt olarak Trump yönetiminin benimsediği Çin'e karşı sert siyaseti büyük ölçüde sürdürüyor.
Blinken, yönetimin iklim değişikliğiyle mücadele gibi Pekin ile ortak çalışma alanlarının farkında olsa da insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ilgili ilkelerinden taviz vermek için işbirliği yapmayacağını söyledi.
Kaynak: Amerika'nın Sesi