Uluslararası Af Örgütü, Çin makamlarını Müslüman Uygur azınlığa uyguladığı baskı çerçevesinde, çocuklarını ailelerinden ayırmakla suçladı.
Af Örgütü'nün Uygur ailelerin çocuklarından ayrılmak zorunda kaldığını ele alan "Kırık kalpler ve yaşam: Baskı sonucu ayrılan Uygur ailelerin kabusu" başlıklı raporu cuma günü kamuoyuna açıklandı.
Raporda, Çin'i terk ederek, başka bir ülkede yaşayan Uygurların çocuklarını ülkede bırakmak zorunda kaldığı ve bu ailelerin çocuklarını yanlarına alamadığı belirtildi. Af Örgütü, Çin'in Uygurlara yönelik tutumunu "insanlık dışı" olarak nitelendirdi.
Uluslararası Af Örgütü, söz konusu raporu hazırlamak için Çin'in kuzeyindeki Sincan Özerk Bölgesi'nde Çinli makamların takibatı nedeniyle çocuklarını bırakarak ülke dışına kaçan Uygurlar ile mülakatlar yaptı.
Türkiye'de yaşayan ailelerle de konuşuldu
Avustralya, Kanada, İtalya, Hollanda ve Türkiye'de yaşayan Uygurlardan edinilen bilgilere göre hazırlanan raporda, bu ailelerin çocuklarının "yetimhanelerde" tutulduğu belirtildi. Çin makamlarının "eğitim kampı" olarak adlandırdığı yerlere konulma tehdidi nedeniyle, çocukların ebeveynlerinin ise Sincan'a geri dönemediği kaydedildi.
Uluslararası Af Örgütü, raporunda Türkiye'de yaşayan Faruh ailesinin durumunu Çinli makamların tutumunun bir örneği olarak gösterdi. Rapora göre, Ömer ve Meryem Faruh Çinli makamların pasaportlarına el koyacağını anlayarak, 2016 yılı sonunda Türkiye'ye kaçtı. Ömer ve Meryem Faruh'un aktardığına göre, beş ve altı yaşında olan iki çocuklarını da henüz pasaportları olmadığı için kendi anne babalarının yanlarına bıraktı. Raporda, ancak onların da "eğitim kampına" gönderilmesi üzerine Ömer ve Meryem Faruh'un bin 594 gündür iki kızından da haber alamadığı belirtildi.
"İnsanlık dışı bir tutum"
Uluslararası Af Örgütü Almanya teşkilatının Asya uzmanı Theresa Bergmann, raporu "Çin Uygurlara ve diğer etnik azınlıklara yönelik acımasız kitlesel tutuklama siyaseti yürek burkuyor" sözleriyle değerlendirdi. Bergmann, "Çin'in Sincan'daki Müslüman azınlığa yönelik 'terörizmle mücadele' kisvesi altında haklı çıkartmaya çalıştığı tutumunun ne kadar insanlık dışı olduğunu ailelerin ayrılması açıkça ortaya koyuyor" dedi.
"Aile birleşimi sağlansın" talebi
Çin'in ülkeye serbestçe giriş ve çıkışları "derhal" mümkün kılarak, aile birleşimini sağlamasını talep eden Bergmann, Sincan bölgesindeki "eğitim kamplarının" da kapatılmasını ve buradaki tutukluların koşulsuz olarak serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.
Af Örgütü ayrıca Çin hükümetinden Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanlarının ve bağımsız araştırma ekipleri ile basın mensuplarının hiçbir kısıtlama olmaksızın Sincan'a girişine izin vermesini istedi.
Çin'de radikalleşme ile mücadele için Mart 2017'de yürürlüğe giren yasal düzenleme nedeniyle dini ve kültürel azınlıklar "aşırı" olarak sınıflandırılıyor. İnsan hakları savunucularının tahminlerine göre, bu yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bu yana yaklaşık 1 milyon kişinin keyfi olarak "eğitim kampı" olarak adlandırılan kamplara gönderildiği, buralarda işkence ve kötü muamelenin farklı şekillerine maruz kaldıkları belirtiliyor.
Kaynak: DW Türkçe