Uzun yıllar boyunca yaşadığı iç savaş ve dış müdahaleler nedeniyle istikrarsızlaşan Afganistan, günümüz itibariyle dünya afyon üretiminin yaklaşık yüzde 90’ına sahip. Ülkenin denizlere açılamaması, sert iklim şartları ve dağlık coğrafyasından dolayı tarıma elverişli alanlar oldukça sınırlı.
Uyuşturucunun hammaddesi olan afyon, Afganistan’da yerli halk tarafından hastalıkları geleneksel yollarla tedavi etmek amacıyla uzun yıllardır ekilmekteydi. Ancak geleneksel afyon üretimi, özellikle 1979 yılında Sovyetler Birliği’nin ülkeyi işgal etmesiyle birlikte şekil değiştirerek ticari amaçlı üretim yaygınlık kazanmaya başladı.
Sovyet İşgali
Sovyet işgali ile birlikte ülkenin güneyindeki Hilmend ve Kandahar gibi tarım yapılabilen bölgelerde alt yapının tesislerinin, sulama sistemlerin, ehil hayvanların, yollar ve pazarların tamamen tahrip edilmesi Afgan halkının açlıkla yüz yüze gelmesine neden oldu. Sınırlı tarım arazilerinin savaş sonucu verimsizleşmesi Afgan halkını afyona yöneltti. Açlıktan ölümlerin yaşandığı 80’li yıllardan itibaren Afganistan’da afyon üretimi hızla yaygınlaştı.
Soğuk Savaş şartlarında Sovyet karşıtı direnişi destekleyen ABD’nin, o yıllarda Pakistan İstihbaratı (ISI) ile birlikte ülkedeki afyon üretimini teşvik ettiği öne sürülmektedir. Birçok Batılı kaynakta, CIA ve Pakistan İstihbaratının (ISI) hem Afganistan’daki hem de dünyanın farklı bölgelerindeki Sovyet yayılmacılığına karşı ABD’nin yürüttüğü operasyonları afyon gelirleriyle finanse ettiğini belirtiliyor.
Taliban Dönemi
Bu şartlar altında Afganistan ekonomisi 2000 yılına kadar her geçen gün afyona daha da bağımlı hale geldi. Sovyet güçlerinin çekilmesinin ardından ülkedeki savaş beylerinin yıllar süren iktidar mücadelesi Taliban’ın ortaya çıkışına zemin hazırladı. Afyon üretiminin en yaygın olduğu bölgede etkinlik kazanmaya başlayan Taliban, 1996’da başkent Kabil’i kontrol altına altı. Ülkenin İslam hukukuna göre yönetilmesini savunan Taliban için afyon, mücadele edilmesi gereken konuların başında geliyordu. Diğer savaş beyleriyle çatışmaların devam etmesi ve halka afyona alternatif olarak geçim kaynağı sunulamaması nedeniyle Taliban afyon üretimini kademeli olarak sınırlandırma yoluna gitti. Kabil’in ele geçirildiği 1996 yılıyla 2000 yılları arasında afyon üretimine üst sınır getirildi.
Molla Ömer’in afyon üretimini yasaklaması
2000 yılının yaz aylarına gelindiğinde Taliban, kuzeydeki birkaç bölge hariç ülkenin yüzde 95’inde kontrol sağladı. Bu dönemde Taliban lideri Molla Ömer, “uyuşturucun İslam’a göre haram ve insanlığa karşı suç olduğunu” belirten bir fetvayla, Afganistan tarihinde ilk kez ülke genelinde afyon üretimini yasakladı. Afyon tarlaları ve laboratuvarlar imha edildi. Uyuşturucu trafiği kesilerek uyuşturucu baronları en sert şekilde cezalandırıldı.
Taliban’ın afyona savaş açması sonucu aynı yıl afyon üretimi ülke genelinde yüzde 97 oranında azalarak neredeyse sıfırlandı. Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, uyuşturucuyla etkin mücadelesi nedeniyle Taliban’a teşekkür etti.
ABD-NATO işgali sonrası
ABD’nin 11 Eylül saldırıları sonrasında Afganistan’a uluslararası güçlerin desteğini alarak başlattığı işgal sırasında ülkenin en önemli uyuşturucu baronları Beşir Nurzai ve Hacı Cuma Han yakalananlar arasındaydı. Uyuşturucuyla mücadele, Afganistan’a yönelik müdahalenin önemli dayanaklarından biri olmasına rağmen yakalanan baronlar kısa süre sonra serbest bırakıldı.
İşgalin birinci yılında afyon üretimi yüzde 657 artarak dünya üretiminin yüzde 92’sini karşılayama başladı. Sonradan kurulan Karzai hükümeti sırasında birçok üst düzey hükümet üyesi ve ABD yetkilisinin ülkedeki afyon ticaretinden kar sağladığı öne sürülüyordu.
Ahmet Veli Karzai
İktidara geldiğinde “afyona karşı cihad ilan eden” Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’nin üvey kardeşi Ahmet Veli Karzai ülkedeki en büyük uyuşturucu baronu olarak tanınmaktadır. Karzai, Wikileaks tarafından sızdırılan ABD belgelerinde de “yolsuzluğa bulaşmış uyuşturucu baronu” olarak tanımlanıyordu. New York Times gazetesi Ahmet Veli Karzai’nin işgal öncesinde 8 yıl boyunca CIA’e çalıştığını öne sürmekteydi. Veli Karzai’nin Kandahar Eyalet Meclisi üyesi olduğu sırada ülkedeki afyon üretiminin merkezi olan Kandahar ve Hilmend’i fiilen tek başına yönettiği, afyon sevkiyatını askeri helikopterler ve polis konvoylarıyla sürdürdüğüne yönelik ciddi iddialar bulunmaktadır.
İşgal sonrasında da ülkedeki uyuşturucu trafiğini kendi kontrolüne alan Ahmet Veli Karzai, 2011 yılında 7 yıldır korumalığını yapan Serdar Muhammed isimli “Taliban’ın uyuyan casuslarından birinin” düzenlediği suikast sonucu öldürüldü.
Yabancı Güçler ve uyuşturucu ticareti
Alman İstihbaratı BND’den sızan bir belgede Alman kuvvetlerinin ülkedeki uyuşturucu trafiğine karıştığı ortaya çıktı. Büyük bir skandala neden olan sızdırılan belgelere göre, Kuzey Afganistan Emniyet Müdürü Muhammed Davut Davut’un organize ettiği uyuşturucu trafiğinde Afganistan’daki Alman askerleri aktif olarak yer almışlardı. Geçmişte Ahmet Şah Mesut’un sekreterliğini de yürüten Davut, Kuzey İttifakı içerisindeki en kirli isimlerden biri olarak bilinmekteydi. Muhammed Davut, 2011 yılında üst düzey 6 Alman askeriyle birlikte bir canlı bomba saldırısında öldürüldü.
Afganistan’da afyon üretiminin merkezi olarak bilinen Hilmend’te konuşlandırılan İngiliz ordusuyla ilgili olarak da yerel kaynaklardan tarafından benzer iddialar ortaya atılsa da hiçbir zaman kanıtlanamadı. Ancak işgal boyunca afyon üretiminin artmasına rağmen İngiliz birliklerinin üretime müdahale etmedikleri birçok raporda belirtilmektedir.
2011 yılında yayınlanan bir rapor, ABD askerlerinin ülkede üretimi yapılan afyonun en önemli müşterilerinden biri olduğunu göstermektedir. Raporda fiilen görev başında olan 11 bin 200 ABD askerinin uyuşturucu kullandığı tespit edilmiştir. Gerçek rakamın ise çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
Afganistan’dan yabancı güçlerin büyük oranda çekilmesinin ardından Kabil hükümeti, ABD’yi sözünü tutmamakla eleştirmektedir. Cumhurbaşkanı Eşref Gani, yeniden yükselişe geçen afyon üretiminin, ABD’nin taahhüt ettiği mali desteği geciktirmesinin sonucu olduğunu savunuyor.
Kaynak: Mepa News