Afganistan, çağımızın şahit olduğu en kanlı ve vahşi askeri harekatın hedefi olan bir ülke. 2001 yılında başlayan bu harekat, dönemin Amerikan Başkanı George W. Bush'un da itirafıyla bir "Haçlı seferi"ydi. Bu Haçlı seferi milyonlarca Müslümanın ölümüne, sakat kalmasına, sevdiklerini kaybetmesine, vatanlarını terk etmesine ve işkence görmesine neden oldu.
Elbette 2001 yılındaki işgal birdenbire yaşanan, bir günde oluşan ve hayata geçen bir süreç değildi. Amerikan işgalinin taşları seneler öncesinden, 1996 yılında Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesinden itibaren döşenmeye başlanmıştı. Bizzat küresel sisteme entegre olan medya ordusu tarafından.
Medya, 1996'dan itibaren sistematik bir şekilde Afganistan aleyhinde bir propaganda kampanyası yürüttü. Afganistan'da şeriatın uygulandığı, kadınların zulme uğradığı, okullara gidemediği, Afganistan'ın "teröristlere" ev sahipliği yaptığı gibi iddialar medya tarafından sıklıkla işlendi. Batı destekli savaş ağaları Avrupa başkentlerinde işgal çağrıları yaptı. Hedef belliydi: Afganistan'da kurulan İslam Emirliği rejiminin abluka ve işgal yoluyla yıkılması ve bunun yerine savaş ağaları rejiminin tesis edilmesi. Medya ve savaş ağaları bu konuda el ele vererek işgalin zeminini oluşturdu. 2001 yılına gelindiğinde tüm küresel sistem ABD'nin işaretiyle işgale başlamaya, uluslararası kamuoyu da işgale destek vermeye hazırdı.
İşgal harekatı neticesinde yaşanan ağır ihlaller karşısında medya başlangıçta sessiz kalırken daha sonraları ise kimsenin işine yaramayan eleştiriler serdetti. Kurtla yiyip çobanla ağlamak bu olsa gerek. İşgalin üzerinden 20 sene geçtiğinden medyanın bu "duyarlılığı" ise kimsenin işine yaramayacaktı elbette. Ölenler öldü, sakat kalanlar sakat kaldı, Guantanamo ve Bagram gibi işkencehanelerin çarklarından geçirilen Müslümanlar artık hiçbir zaman kaybettiklerine kavuşamayacaktı. Medya, işgalin açtığı yaraların asla kapanamayacak yaralar olduğunu anlamadı, daha doğrusu umursamadı.
Yeniden işgal çağrıları
Bugünlerde yerli ve yabancı medya, 1996-2001 döneminde yaptıklarının bizzat aynısını yapmaya devam ediyor. "İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne önem verdiğini" iddia eden devasa medya şirketleri her gün Afganistan'ın işgal edilmesi, uluslararası toplumun harekete geçmesi, Taliban'a abluka uygulanması çağrılarını yineliyor. İki dönemi kıyaslayan bir kimse, hiçbir şeyin değişmediğini ve medyanın halen küresel sistemin arzularını yerine getirme görevinde olduğunu görebilir. Tıpkı İbn Haldun'un söylediği gibi. Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha fazla benziyor.
Halihazırda medyanın Afganistan'a yaptırım uygulanmasını, ekonomisinin yerle bir edilmesini, mevcut rejimin ne pahasına olursa olsun yıkılmasını istediğini görebiliyoruz. Medya, geçmiş işgal sürecinin nelere sebep olduğunu umursamadan, Afganistan'ın yeniden işgal edilmesini istiyor. Üst düzey medya kurumlarında arz-ı endam eden kimseler isimlerini, yüzlerini saklama gayreti bile göstermeden işgal çağrıları yapıyor. Çeşitli ülkelerde malikanelerde, başkanlık saraylarında ağırlanan Afgan savaş ağaları, Afganistan'ın yeniden işgal edilmesi için projeler hazırlıyor. Yeni bir Amerikan işgalinde yer almak için ellerini ovuşturuyorlar. Böylece Ağustos 2021'de kaybettikleri şeyleri, milyonlarca insanın kanı pahasına yeniden kazanabilecekler.
Açıkçası, medyanın küresel sistemin maslahatları için çalışmasına ve işgal çağrısı yapmasına denebilecek pek fazla şey yok. Ancak, bugün Afganistan'ın yeniden işgali için doğrudan yahut dolaylı olarak çağrı yapanların isimlerini unutmamak gerekiyor. Ola ki ülke yeniden işgal edilirse bu insanların muhtemelen yeniden "insan hakları" çağrıları yapacağı da açık. Bu kimselerin yüzsüzlüğünü ve yalanlarını yüzlerine çarpmak, vicdanlı ve namuslu herkesin görevi olacaktır.
Medyada Afganistan'ın 20 senelik Amerikan işgali sürecinde yaşadıkları neredeyse hiçbir zaman gündem edilmezken neden son 1 yılda herkesin Afganların hakları konusunda bu kadar hassas kesildiği, akıl sahibi olan herkesin anlayabileceği kadar aşikardır. Afganistan yeniden işgal edilir mi, ABD buna tekrar cüret eder mi bilinmez. Ancak Amerikan işgalinin yolunu yapmaya çalışan ve bunu yaparken insanlık kisvesinin arkasına sığınanların faaliyetleri hafızalardan asla silinmeyecektir.
Afganistan'ın yeniden işgal edilmesi için uğraşanlar, köleliğini yaptıkları küresel zulüm sisteminin sonu geldiğinde, küresel sistemin zulmüne maruz kalan tüm insanlar önünde hesap verecektir. Allah'ın hesabı ise daha çetindir.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.