Scholz’a bazı önemli Alman iş insanlarının eşlik ediyor olması bir günlük ziyarette ekonomik ilişkilerin özellikle ön plana çıkacağı yorumlarını beraberinde getirdi.
Alman Şansöyle ve beraberindeki heyeti karşılamak için düzenlenen törende konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ülkesinin Almanya ile tarihi diplomatik ve ticari ilişkilere sahip olduğunu dile getirdi.
Şi, “Karşılıklı saygı, farklılıklara rağmen ortak payda arayışı, bilgi alışverişi ve karşılıklı öğrenme ile kazan-kazan işbirliği ilkeleri korunduğu sürece, ikili ilişkilerin genel yönü bozulmayacak ve ilerlemenin hızı istikrarlı olacak.” ifadesini kullandı.
Şu anda, uluslararası gelişmelerdeki ciddi sorunlara dikkat çeken Şi, “Çin ve Almanya, dünya barışına ve kalkınmasına daha fazla katkı sağlamak için değişim ve kaos zamanlarında birlikte çalışmalı.” dedi.
Scholz, Covid-19 salgını başladığından bu yana Çin’i ziyaret eden ilk G7 ülkesi lideri oldu.
Ziyaret sırasında Uygur Türklerine yönelik Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini gündeme getirmesi beklenen Alman liderin, Çin’den Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya verdiği desteği kesmesi yolunda telkinde bulunacağı tahmin ediliyor.
Olaf Scholz, Pekin ziyareti öncesi verdiği mesajlar neler?
Olaf Scholz, Pekin’e yaptığı resmi ziyaret öncesi Frankfurter Allgemeine Zeitung'a yazdığı makalede ülkesinin yeni Çin politikasını açıklamıştı.
Scholz, "Çin on yıl önceki Çin değil. Çin değişirse bizim de Çin ile ilişkilerimizin değişmesi gerektiği açıktır." demişti.
Alman Şansölye, Çin yönetimiyle yapacağı görüşmelerde "zor konuları" göz ardı etmek istemediğini vurgulayarak, "Bu, sivil ve siyasi özgürlüklere ve örneğin Sincan eyaletindeki etnik azınlıkların haklarına saygıyı da içeriyor." ifadelerine yer vermişti.
Tayvan çevresindeki gergin durumla ilgili endişelerini de dile getiren Scholz, "ABD ve diğer pek çok ülke gibi biz de 'Tek Çin' politikası izliyoruz. Ancak bu, statükonun ancak barışçıl bir şekilde ve karşılıklı rıza ile değiştirilebileceği anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Çin ile ekonomik bir ayrışmaya karşı olduğunu kaydeden Scholz ancak tek taraflı bağımlılıkların azaltılması gerektiğinin altını çizmişti.
Çin ile Almanya arasındaki ilişkilerde, örneğin şirketlerin pazara erişimi, lisanslar, fikri mülkiyetin korunması ya da yasal kesinlik ve vatandaşlara eşit muamele gibi konularda mütekabiliyetten çok uzakta olunduğuna işaret eden Scholz, mütekabiliyet talep etmeye devam edeceklerini ancak Çin'in buna izin vermemesi halinde bu durumun sonuçsuz kalmayacağını vurgulamıştı.
Kaynak: Euronews