Avrupa Birliği'nde (AB) son dönemde Almanya'nın Rusya ile normalleşme çabaları üzerine dışarıya olabildiğince yansıtılmamaya çalışılan büyük bir kriz yaşandığı ifade ediliyor.
AB'nin en büyük ekonomisi, en güçlü ülkesi ve öncüsü olarak görülen Almanya'nın Rusya ile ticari çıkarlar endeksinde iyi ilişkiler kurmak istediği biliniyor. Ancak birliğin çoğu üyesinin buna karşı çıkması nedeniyle yaşanan fikir ayrılıklarının AB tarihindeki en büyük iç anlaşmazlığa dönüştüğü belirtiliyor.
"Rusya'nın avukatı Almanya"
Almanya 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren Rusya ile ticari ilişkilere büyük önem verdi. Bu ilişkiler 2005'ten bu yana süren Merkel döneminde oldukça arttı. Kâr oranları kendi lehine ayarlanmış bir şekilde Rusya'dan doğal gaz ithal eden Almanya, Rusya'ya sanayi ürünleri sattı ve bununla birlikte Rusya'ya karlı yatırımlarda bulundu. Karşılığında ise Almanya'nın rolü Rusya'nın politikalarına Batı'da çeşitli açılardan oluşan tepkileri yumuşatmak oldu.
Bu nedenle Batı'da Almanya'ya "Rusya'nın avukatı" lakabı bile takıldı.
Almanya'nın Kırım konusuna müdahalesi
Şubat 2014'te Ukrayna'da yönetim değişikliğinin hemen ardından Rusya Ukrayna'ya bağlı olan Kırım'ı işgal ederek kendisine ilhak etti. ABD ve AB'nin sert tepkisini çeken ve Rusya'ya yaptırım kararına neden olan bu krizin ticari çıkarlarını etkilemesinden endişe ettiği belirtilen Almanya, Kırım krizini bitirmek üzere doğrudan konuya müdahil oldu.
Merkel hükümetinin hazırladığı barış planına göre Ukrayna Kırım'ın Rusya'ya katılmasını tanıyacak, karşılığında Rusya Ukrayna'ya 5 milyar dolar tazminat ödeyecek ve Doğu Ukrayna'da çıkması beklenen isyana müdahil olmayacaktı.
Rusya'da fazla tavizkarlık
Fakat bu plan Rusya'ya fazla tavizkarlık gösterildiği için Ukrayna, ABD ve AB tarafından reddedildi. Nisan 2014'te Doğu Ukrayna'daki Donbass bölgesinde kanlı bir savaşın başlamasıyla sorun daha da büyüdü. Donbass'ın büyük kısmı Rusya destekli asilerin kontrolünde kalırken Ukrayna krizi dondu, buna rağmen cephe hattında çatışmalar o günden bugüne devam etti.
Ukrayna krizinin çetrefil bir halde donması ve devam ediyor olmasıyla ABD ve AB'nin Rusya yaptırımları kalıcı hale geldi.
Bu durumdan rahatsız olan, Rusya'ya yaptırımlar nedeniyle Rusya ile ticari ilişkileri olumsuz etkilenen Almanya'nın son dönemde krizin üzerinden uzun zaman geçtiği kanaatiyle Rusya ile AB'nin ilişkilerini onarmaya çalıştığı tahmin ediliyor.
Biden'ın başkan olması Almanya'nın işini zorlaştırdı
Fakat hem AB genelindeki Rusya karşıtlığı hem de ABD'de Rusya ile daha normal ilişkiler istediği bilinen Trump yerine Putin için açıkça "katil" demekten çekinmeyen Biden'ın iktidara gelmesi Almanya'nın işini zorlaştırıyor.
AB'nin "üç büyükleri" sayılan Almanya, İngiltere ve Fransa üçlüsünden en Rusya karşıtı olan İngiltere'nin Brexit ile AB'den çıkması ise Almanya'nın işini kolaylaştıran bir etken.
Fransa'da ise Macron'un, Rusya ile normalleşmede Merkel'e büyük ölçüde muvafakat ettiği gözlemleniyor.
AB ile Rusya arasından arabulucu bir zirve düzenlenmesini yıllardır istediği bilinen Merkel'in bu teklifini Macron'un da benimsemesiyle AB'nin merkezi Brüksel'de bu konuda AB liderleri arasında bir görüşme düzenlendi.
Gergin ve uzun geçen bu görüşmede Almanya ve Fransa'nın hilafına AB liderlerinin ezici çoğunluğu Rusya'nın tavrında bir değişiklik olmadığı sürece böyle bir zirvenin anlamsız olduğunu, "Rusya'nın saldırganlığını" meşrulaştıracağını belirttiler.
Böylece Almanya'dan gelen, Fransa'nın desteklediği bu zirve talebi oy çokluğuyla reddedildi.
Almanya'nın, bu ret kararına ve AB devletlerinin ezici çoğunluğuyla Rusya konusunda kriz yaşamasına rağmen Rusya ile normalleşmeye yönelik yeni adımlar sinyali vermesi "Almanya Rusya için AB'yi dağıtacak" eleştirisine neden oldu. Geçmişte Almanya ile iyi ilişkilere sahip olan ve AB'nin en çok nüfuslu ülkelerinden biri olan Polonya'nın bu konuda Almanya'ya çok tepkili olduğu belirtiliyor.
Almanya'nın ticari çıkarlar endeksli Rusya ile normalleşme talebini sonlandırmayacağı, Ukrayna krizi başta olmak üzere Doğu Avrupa'da Rusya'nın aktif askeri politikaları sürdükçe Almanya'nın bu talebinin AB'de git gide büyüyen bir Rusya krizine neden olacağı tahmin ediliyor. AB'nin bütünlüğünün bu kez Rusya konusundan üzerinden bir imtihana girdiği belirtiliyor.
Kaynak: Mepa News