Cem Dalaman | Amerika'nın Sesi
Avrupa’da aşırı sağcı, özellikle de göçmen karşıtı partiler her geçen gün daha da güçleniyor.
İtalya’da Giorgia Meloni liderliğindeki "İtalya'nın Kardeşleri" Partisinin iktidara gelmesiyle ivme kazanan bu süreçte, Fransa, İspanya, Polonya, Avusturya’da da aşırı sağcı partilerin güçlendiği gözlemleniyor.
2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca Yahudi ve başka azınlıkların yok edilmesine neden olan Almanya’da bu tarzda bir gelişme yaşanmaz görüşü hakimken, göçmen karşıtı hatta kısmen ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, anketlere göre ikinci büyük parti konumuna yükseldi.
Almanya’da aşırı sağda yer alan bir parti oransal olarak ilk defa bu kadar güçlendi. Partinin eş başkanlarından Alice Weidel erken seçime gidilmesini istiyor. Almanya’da şimdi sorulan soru ise, AfD iktidara mı yürüyor?
Yapılan son anketlere göre AfD bu pazar seçim olsa yüzde 18 ya da 19 oranında oy alabiliyor. Bu da AfD'nin Başbakan Olaf Scholz’un koalisyon hükümetindeki sosyal demokrat partisi SPD ile eşit oy alacağını, hatta bazı anketlere göre bir puan önünde olacağını gösteriyor.
Ülkede yaşayan göçmenlerin çatı örgütlerini ve Müslüman kuruluşlarının temsilcilerini tedirgin eden bu gelişme, Berlin’deki siyasetçiler arasında da tartışmalara ve AfD’nin yükseliş trendinin suçlusu kim sorusunun gündemi belirlemesine neden oldu.
Muhalefetteki CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, SPD, Yeşiller ve FDP’nin oluşturduğu koalisyon hükümetini yanlış politikalar uygulayarak AfD’yi güçlendirmekle suçladı.
Merz, "Bizim, işini bilen ve görevini iyi yapan iyi bir hükümetimiz olsaydı, AfD bu kadar güçlenemezdi" derken, Başbakan Olaf Scholz’u da koalisyonda kararsız bir tutum sergilemekle suçladı.
Hükümetteki Yeşiller Eş Başkanı Ricarda Lang ise, "Karşılıklı suçlamalar yerine ise demokratik partiler bir araya gelip AfD'nin önünü kesmek için etkin ve ortak stratejiler üretelim" çağrısında bulundu.
Başbakan Olaf Scholz, AfD'nin anketlerdeki yükselişinin ana nedeninin kriz dönemlerindeki belirsizlik olduğunu savunarak, AfD’yi "keyifleri kaçanların seçtiği bir parti" olarak tanımladı ve partinin yüksek oy oranının geçici olduğunu öne sürdü.
AfD’nin göçmenler konusu üzerinden oy topladığını belirten Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Federal Meclis Grup Başkanı Alexander Dobrindt ise, hükümeti kaçak göçe karşı önlem almamakla suçlarken, özellikle sığınmacı politikasında köklü değişiklerin kaçınılmaz olduğunu ve bu alanda Almanya’nın cazibesinin azaltılmasını istedi.
AfD 8 yıl içinde oyunu 5 kat artırdı
Ancak siyasal analizler, AfD’nin yükseliş trendinin devamlılık kazandığını ve partinin Berlin’in siyasi yelpazesinde giderek güçlendiğini gösteriyor.
Almanya'ya 2015'teki Suriye'den mülteci akını öncesi AfD'nin oy oranı yüzde 4 civarındaydı. Bir milyona yakın mültecinin ülkeye gelmesinden sonra partinin oy desteği ikiye katlandı.
26 Eylül 2021 tarihinde yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 10,3’ünü alan AfD’nin, bu yılın başında oyu yüzde 13 olarak anketlere yansımıştı.
Parti şu andaki yüzde 19‘luk konumuyla yüzde 15 destek bulan Yeşiller’in önüne geçerken, yüzde 28 bandında bulunan Hristiyan Demokrat Birlik CDU/CSU’nun ardından ikinci sırada yer alıyor.
AfD’nin oyu Batı Almanya’daki eyaletlerde yüzde 16, Doğu Almanya’daki eyaletlerde ise yüzde 30 oranında, yani birinci parti konumunda.
AfD Ukrayna Savaşı’nda Rusya’dan yana
Berlin’deki siyasi analizciler, AfD'nin giderek yükselen oy oranını çeşitli faktörlerle açıklıyor ve partinin kendi konumunun sadece kısmen belirleyici olduğunu savunuyor.
Sıklıkla vurgu yapılan konu, SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan üçlü koalisyon hükümetinde yaşanan ve hemen her konuda krize dönüşen görüş ayrılıklarının Almanya için Alternatif’in işine yaradığı yönünde.
Ayrıca Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana yaşanan artan enflasyon, resesyon riski, yükselen enerji fiyatları ve ekonomik belirsizlik gibi gelişmelerin de Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta net bir şekilde Rusya’ya destek veren AfD'nin işine yaradığı belirtiliyor.
AfD’nin temel konularından biri olan göçmen ve sığınmacılar da Alman kamuoyunun gündemi belirliyor. Özellikle büyük kentlerde, son bir yıl içinde Suriye ve Afganistan'ın yanı sıra çoğunluğu Ukrayna'dan olmak üzere ülkeye gelen 1,2 milyon mülteci ve göçmeni barındırmakta büyük sorunlar yaşanıyor; bu da ev fiyatlarının artmasına ve konut krizinin büyümesine neden oluyor.
Analizciler, AfD’nin yükselişinin daha sona ermediği ve oy potansiyelinin yüzde 25’lere kadar tırmanabileceği uyarısında bulunuyor. Almanya’da köklü partilerin hepsi, kurulduğu 2013 yılından beri "AfD ile bugün de yarın da gelecekte de asla iş birliği yapmayacağız" diyorlar.
Ancak Berlin’de çok sayıda gözlemci ve yorumcu, yüzde 20’lere ulaşan, hatta bu oranı geçme olasılığı yükselen AfD’nin er ya da geç özellikle muhafazakar Birlik Partileri ile en azından eyaletler bazında koalisyonlarda yer alma ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini belirtiyorlar.