Almanya’da göçmen kökenliler yıllardır ayrımcılıktan şikayetçi. Yeni raporlar, federal ve eyalet düzeyinde adımların atılmasına rağmen, özellikle Müslüman göçmenlere yönelik ayrımcılık ve yabancı düşmanlığının önlenemediğini, tersine süregeldiğini gösteriyor.
Nitekim Der Spiegel dergisi ve Bavyera Radyosu'nun ortaklaşa yaptırdığı araştırmanın sonucu, göçmenlere yönelik önyargıların ve ayrımcılığın varlığıyla özellikle emlak piyasasında ırkçı dışlamanın çok yaygın olduğunu bir kes daha gösterdi.
Almanya’nın, başkent Berlin de dahil olmak üzere 10 büyük kentinde yapılan araştırmada, hayali kimlikle hem Alman hem de yabancı adlarla aynı kiralık dairelere başvuru yapıldı. Araştırmada içeriği benzeşen 6 bin 570 kiralık ev ilanına 20 bin başvuru yapılırken, ev arayanlar için Alman, Türk, Arap, Polonyalı ve İtalyan isimleri kullanıldı. Ortaya çıkan sonuç ise konunun ürkütücü boyutunu ispatladı. Ev sahiplerinin hemen hepsi ev kiralamak için yapılan başvuruda Alman ismi kullananlara dönüş yaparken, Türk, Arap, Polonyalı ve İtalyan isimleri kullananlara red cevabı verenlerin oranı Münih gibi bazı kentlerde yüzde 40’ı buldu. Almanya genelinde ise bu yüzde 25 olarak tespit edildi.
Etnik kökenlerinden dolayı ev bulmakta en fazla Türk ve Arap erkeklerinin dışlandığı saptandı. Berlin’den iki örnek, isimleri Türk olanların ev ararken dışlanma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu kanıtlıyor.
Federal Adalet Bakanı Heiko Maas, araştırmanın sonuçlarına tepki gösterdi ve "Hiç kimse etnik kökeni nedeniyle ev ararken, ayrımcılığa maruz kalamaz" dedi.
Almanya'da ayrımcılıkla mücadeleyi engellemeyi hedefleyen "Ayrımcılıkla Mücadele Yasası" 2006'dan beri yürürlükte. Ancak yasanın günlük yaşamda karşılaşılan dışlanmaya etkisi çok cılız olarak değerlendiriliyor.
Özellikle Müslüman göçmenlerin bireysel ve kurumsal olarak dışlanması, son olarak geçen Şubat ayında, Birleşmiş Milletler Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu tarafından da eleştirildi. Grubun raportörü Ricardo Sunga Alman anayasasının ayrımcılığı yasaklamasına ve insan onurunu dokunulmaz kılmasına rağmen bunun pratikte uygulanmadığını söyledi.
3 milyondan fazla Türk ayrımcılığa uğradı
Avrupa Konseyi’nin Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele birimi olan ECRI de, ülkede yaşayan 3 milyondan fazla Türk‘ün Türk adı taşıdıkları veya Almanca ana dilleri olmadığı için özellikle iş ve konut alanlarında ayrımcılık gördüğünü açıklamıştı.
Yapılan açıklamalara ve uyarılara rağmen, trenlerdeki ve sınır kapılarındaki kontrolların çoğunlukla esmer göçmenlere uygulandığına dair şikayetler, Türk kökenli öğrencilerin isimlerinden dolayı staj ve iş başvurularında karşılaştıkları sorunlar ve göçmen kökenli siyasetçilere yönelik tehditler, Almanya’da adı Hans yerine Hasan olanların dışlanma sorununun göçün 55. yılında da ne yazık ki sürdüğünü gösteriyor.
Kaynak: VOA