Almanya Başbakanı Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) meclis grubundan iç politika uzmanı siyasetçiler, "İslamcılıkla mücadelenin" sertleştirilmesini öngören bir pozisyon belgesi hazırladı.
Hristiyan Birlik (CSU/CSU) partileri meclis grubuna sunulacak belgede "cami kayıt sisteminin" hayata geçirilmesini talep eden siyasetçiler, "bu tür bir cami kaydının Almanya'da anayasaya uygun şekilde nasıl uygulamaya konulabileceğinin" incelenmesini istedi.
Ayrıca camilere bağlı cemaatlerin yurt dışından yapılan mali yardımlarla ne ölçüde etki altına alındığının da araştırılmasını isteyen politikacılar, bunu sağlamak için iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın yetkilerinin genişletilmesini talep etti. Birlik partileri Meclis Grubu İç Politika Sözcüsü Mathias Middelberg, "Söz konusu olan yurt dışı kaynaklı finansmanın tamamen yasaklanması değil, olası etkileri tespit edebilmek için şeffaflık sağlanması" diye konuştu.
Müslümanlar Merkez Konseyi'nin verilerine göre, Almanya'da 2 bin 500 dolayında cami faaliyet gösteriyor ancak bunlardan sadece 900'ünün cami olduğunu dışarıdan anlamak mümkün.
Fransa örneği
Diğer yandan iç politika uzmanı siyasetçiler, "siyasi İslamcılığın çocukları, gençleri ve genç yetişkinleri ne ölçüde etki altına aldığının" da tespit edilmesini istedi. CDU Hamburg Milletvekili Christoph de Vries, "Son olarak Fransız öğretmen Samuel Paty'nin öldürülmesinden sonra, biz de Alman okullarındaki Müslüman gençlerin düşünce ve eylemlerini İslamcı etkilerin ne ölçüde şekillendirdiğini acı bir şekilde öğrenmek zorunda kaldık" diye konuştu. De Vries, öğretmen ve okulların bu tür zorluklarla mücadelede yalnız başlarına bırakılmaması gerektiğini ifade etti. Belgede, Fransa'nın bazı bölgelerinde İslamcıların etkisinin yoğun olduğu, bu durumun Almanya'da her tür yöntemle engellenmesi gerektiğine dikkat çekildi.
"Çoğunluk anayasal düzenin değerlerini paylaşıyor"
Diğer yandan pozisyon belgesinde, Almanya'da sayıları beş milyonu bulan Müslümanların çoğunun barışçıl şekilde yaşadığı ve "özgür demokratik anayasal düzenin değerlerini paylaştığı" vurgulandı. Ancak buna rağmen toplumun bazı kesimlerinde İslamcı bir düzen kurulmasını amaçlayan İslamcıların destek bulduğu, bu düzende "eşitlik, düşünce ve din özgürlüğü ve din ile devlet işlerinin ayrılması ilkesinin geçerli olmadığı" ifade edildi. Bununla mücadele amacıyla İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir "siyasal İslamcılık" konusunda uzmanlardan oluşan bir grup kurulmasının da faydalı olabileceği vurgulandı.
Birlik partili milletvekillerinden oluşan çalışma grubu tarafından hazırlanan pozisyon belgesinin yakın bir tarihte meclis grubunda tartışmaya sunulması bekleniyor.
Kaynak: DW Türkçe