Natasha Bertrand, Alex Marquardt, Kylie Atwood, Jennifer Hansler | CNN | Tercüme: Mepa News
CNN'e konuşan üç ABD'li yetkili, İsrail ile Hizbullah arasında tam anlamıyla bir savaş çıkması halinde İran destekli militan grubun İsrail'in kuzeydeki hava savunma sistemlerini (Demir Kubbe hava savunma sistemi de dahil olmak üzere) alt edebileceğine dair ciddi endişeleri olduğunu söyledi.
ABD'li yetkililerin kendilerine İsrail tarafından da iletildiğini söylediği, Demir Kubbe'nin Hizbullah'ın geniş füze ve insansız hava aracı cephaneliğine karşı savunmasız kalabileceği yönündeki korkular, İsrail'in ABD'li yetkililere Lübnan'a kara ve hava saldırısına hazırlandığını giderek daha fazla göstermesiyle artıyor.
ABD'li yetkililer Çarşamba günü CNN'e yaptıkları açıklamada, İsrailli yetkililerin ABD'ye, gruba karşı olası bir saldırıya hazırlık olarak kaynakları Gazze'nin güneyinden İsrail'in kuzeyine kaydırmayı planladıklarını söylediğini aktardı.
Üst düzey bir yönetim yetkilisi, "En azından bazı Demir Kubbe bataryalarının yorulacağını değerlendiriyoruz". dedi.
İsrailli bir yetkili, Hizbullah'ın esas olarak hassas güdümlü silahlar kullanarak geniş çaplı bir saldırı düzenlemesi halinde bunun daha muhtemel olacağını ve sistemin buna karşı koymasının zor olabileceğini söyledi. Hizbullah yıllardır İran'dan hassas güdümlü mühimmat ve füze stokluyor ve İsrail bu konudaki endişelerini defalarca dile getirdi.
Bu ayın başlarında Hizbullah, bir insansız hava aracının İsrail'in kuzeyindeki bir ordu üssündeki Demir Kubbe bataryasını vurduğunu ve hasar verdiğini gösterdiğini iddia ettiği bir video yayınladı. İsrail basını bunun sistemin başarıyla vurulduğuna dair belgelenmiş ilk örnek olduğunu bildirdi.
İsrail ordusu ise sisteme herhangi bir zarar verildiğinden haberdar olmadığını söyledi. Ancak ABD'li iki yetkili, İsrailli yetkililerin ABD'ye Demir Kubbe'nin özellikle İsrail'in kuzeyinde savunmasız olabileceğine inandıklarını ve Hizbullah'ın bugüne kadarki saldırılarının karmaşıklığı karşısında şaşırdıklarını söylediğini aktardı. Tehdit hakkında bilgi sahibi bir kaynak, Hizbullah'ın çok sayıda hassas güdümlü mühimmat ve füze kullanmasının öncelikli bir endişe kaynağı olduğunu dile getirdi.
Lübnanlı militan grup ayrıca bu hafta bir insansız hava aracı tarafından çekildiği iddia edilen ve İsrail'in çeşitli şehirlerindeki hassas askeri bölgeleri gösteren dokuz dakikalık bir video yayınladı.
CNN'e konuşan bir başka ABD'li yetkili ise savaşın patlak vermesi halinde İsrail'in en çok ihtiyaç duyacağı desteğin ilave hava savunma sistemleri ve Demir Kubbe takviyesi olacağını ve ABD'nin de bunu sağlayacağını söyledi.
İsrail ordusu yorum yapmayı reddetti.
Kongre Araştırma Servisi'ne göre Demir Kubbe İsrail'in savunması için çok önemli ve ABD hükümeti bu program için 2.9 milyar doların üzerinde harcama yaptı. İsrail ordusu, sistemin geçen yıl İslami Cihad'ın roket salvolarına karşı yüzde 95.6'lık bir başarı oranına sahip olduğunu, dolayısıyla Hizbullah'ın İsrail'in füze savunmasını alt etmesi halinde bunun İsrail askerlerinin ve sivillerin hayatını riske atacağını ifade etti.
"Çok tehlikeli bir dönem"
ABD'li yetkililer, görüşmelerin İsrail'in kuzey sınırındaki durumun tehlikeli bir noktaya ulaştığı bir dönemde yapıldığını söyledi.
ABD'li üst düzey bir yetkili, ABD'nin İsrail-Hizbullah saldırılarının topyekun bir savaşa dönüşmesini engelleme çabalarına atıfta bulunarak, "Cepheyi bu kadar uzun süre tutmayı başarmış olmamız bile bir mucize" dedi.
Biden yönetiminden bir başka üst düzey yetkili ise "Çok tehlikeli bir döneme giriyoruz" dedi. "Küçük bir olay ile bir şeyler başlayabilir."
Üst düzey ABD'li yetkili, İsrail ile Hizbullah arasında daha geniş çaplı bir savaşın sonuçlarının yıkıcı olabileceğini belirtti. Hizbullah, Hamas'tan kat kat daha büyük, daha sofistike ve daha yıkıcı bir roket, füze ve insansız hava aracı cephaneliğine sahip. Bunların çoğu kısa menzilli roketler olsa da bazıları İsrail'in derinliklerine kadar ulaşabiliyor. İsrail ordusu, Hizbullah'ın binlerce hassas mühimmat da dahil olmak üzere yaklaşık 150 bin roket ve füzeye sahip olduğunu tahmin ediyor.
ABD'li ilk üst düzey yetkili, İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes anlaşması ihtimalinin zayıflamasıyla birlikte savaş ihtimalinin artmaya devam ettiğini söyledi. Eğer bir anlaşmaya varılırsa, İsrail ile Hizbullah arasında ABD elçisi Amos Hochstein tarafından müzakere edilen ve ABD'nin yürürlüğe gireceğine inandığı paralel bir diplomatik anlaşma bulunuyor.
Hochstein bu hafta hem Kudüs'ü hem de Beyrut'u ziyaret ederek üst düzey İsrailli ve Lübnanlı yetkililerle görüştü ve planını savunarak tarafları gerilimi daha da tırmandırmaktan vazgeçirmeye çalıştı.
Ancak İsrail ve Hizbullah arasındaki sınır ötesi saldırılar geçen hafta yeni bir zirveye ulaştı ve İsrail, İHA videosunun yayınlanmasının ardından Salı günü Hizbullah'ı "topyekun savaş" ihtimali konusunda uyardı.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan yetkililere göre İsrailli yetkililer ABD'ye, ihtiyaç duymaları halinde, özellikle de Gazze'nin güneyindeki Refah'ta yürüttüğü harekatın sona ermesi halinde, Hizbullah'a karşı bir saldırı düzenleyecek kaynaklara sahip olduklarını söylediler ve ABD de bu konuda hemfikir. Yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'deki varlığını sürdürmeyi planladığını ancak Refah'tan sonra bölgedeki en şiddetli operasyonlarının büyük ölçüde sona ereceğini söyledi. Yine de ABD'li yetkililer İsrail'in Lübnan'la savaşa kaynak aktarmak zorunda kalması halinde Gazze'nin bir kez daha Filistinli grupların kontrolüne geçmemesini sağlayacak bir geçiş ve savaş sonrası yönetim planına sahip olduğuna inanmıyor.
ABD'li bir yetkili, ABD'li yetkililerin İsrail'e Hizbullah'a karşı herhangi bir saldırıya karşı olduklarını açıkça söylemediklerini, ancak eylemlerinin iki tarafın da aslında istemediği daha büyük bir savaşa yol açabileceği konusunda İsrail'i uyardıklarını söyledi. Yetkili, İsrail'in bir "yıldırım harekatı" düzenleyebileceğini savunduğunu ancak ABD'nin İsrail'i bunun sınırlı bir harekat olarak kalmasını sağlayamayabileceği konusunda uyardığını söyledi.
"İsrail Lübnan'a girme konusunda çok ciddi"
Toplantı hakkında bilgi sahibi bir kaynağa göre, Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in son Orta Doğu gezisi sırasında bir Arap mevkidaşına İsrail'in Lübnan'a bir saldırı başlatmaya niyetli göründüğünü söyledi.
Söz konusu kaynak, "İsrail Lübnan'a girme konusunda çok ciddi görünüyor" dedi. Kaynağa göre Arap yetkilinin Blinken'e yanıtı, Hizbullah'ın İsrail Gazze'deki operasyonlarını durdurana kadar İsrail'e yönelik saldırılarını durdurmayacağını iletmesi oldu.
İsrailli yetkililer ABD'ye bir saldırının ana hedeflerinden birinin Hizbullah'ı geri püskürtmek, İsrail ile Lübnan arasında bir tampon bölge oluşturmak ve sınır ötesi saldırılar nedeniyle kuzeydeki evlerini terk etmek zorunda kalan on binlerce İsraillinin geri dönmesini sağlamak olacağını söyledi.
Eğer savaş önlenir ve Hochstein'ın planı yürürlüğe girerse, Hizbullah da benzer şekilde sınırdan yaklaşık on kilometre geri çekilecek. Ancak örgütün gelecekte geri dönmesini engellemek için İsrail Hizbullah'ın bölgedeki altyapısını daha da tahrip etmek isteyebilir.
ABD aylardır İsrail'in bir saldırı başlatabileceğinden endişe ediyordu ve bu yılın başlarında yapılan istihbarat değerlendirmeleri bunun yaz başında gerçekleşebileceğini gösteriyordu. ABD'li yetkililer ayrıca Hizbullah hedefleri yerine ABD destekli Lübnan ordusunu vuran saldırıları nedeniyle İsrail'i azarladı.
ABD'li yetkililer, çok sayıda İsraillinin evlerini terk etmek zorunda kalması nedeniyle İsrail hükümetinin kuzeydeki durumu ele alması için artan bir iç siyasi baskı altında olduğunu da değerlendiriyor.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Çarşamba günü İsrail ordusunun Kuzey Komutanlığı'nda operasyonel bir değerlendirme yaptı ve "Karada ve havada hazır durumdayız" dedi.
Sözcüsüne göre Gallant, "Kuzeyde bir şeyleri değiştirmek ve vatandaşlarımızın evlerine güvenli bir şekilde dönmelerini sağlamak gibi bir yükümlülüğümüz var ve bunu başarmanın bir yolunu bulacağız" dedi.
CNN'e bilgi veren çok sayıda kaynağa göre müttefikler, İsrail ile Hizbullah arasında geniş çaplı bir çatışmanın diğer vekil grupları da içine çekme potansiyelinden derin endişe duyuyor. ABD'li yetkililer özellikle İran'ın en güçlü vekil grubu olan Hizbullah ile İsrail'in savaşa girmesi halinde Orta Doğu'daki binlerce ABD askerinin bir kez daha İran destekli vekil gruplar tarafından hedef alınabileceğinden endişe ediyor.
Yetkililerden biri, İsrail'in daha büyük bir çatışma başlatması halinde diğer bölgesel oyuncuların İsrail'in desteğine ve savunmasına ne kadar istekli olacakları konusunda da endişeler olduğunu belirtti.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Çarşamba günü yaptığı açıklamada Lübnan'a savaş "dayatılırsa" Hizbullah'ın "kuralsız ve sınırsız" savaşacağını söyledi. Nasrallah ayrıca bir savaş durumunda Doğu Akdeniz'deki hedefler de dahil olmak üzere hiçbir yerin Hizbullah saldırılarından korunamayacağını ifade etti. ABD ordusunun insani yardım iskelesi operasyonunu desteklemek üzere 1000'den fazla ABD askeri şu anda Doğu Akdeniz'de konuşlanmış durumda.
Nasrallah Çarşamba günü ayrıca İsrail'in Lübnan'ı vurmak için havaalanlarını ve üslerini kullanmasına izin vermesi halinde Hizbullah'ın Kıbrıs'ı hedef alabileceği uyarısında bulundu.
Kongre Araştırma Servisi'ne göre Hizbullah'ın kara gücü de Hamas'tan daha büyük ve tahmini olarak 40 bin ila 50 bin savaşçısı var. Nasrallah Çarşamba günü yaptığı açıklamada Hizbullah'ın savaşçı sayısının aslında 100 bini "çoktan aştığını" söyledi. Elit "Rıdvan Gücü" de dahil olmak üzere birçoğu Suriye'de Esed rejimi adına savaşma konusunda yılların deneyimine sahip.
İki komşu ülke arasında bir çatışma hali olmasına rağmen, İsrail-Lübnan sınırı 2006'daki savaşın sona ermesinden bu yana yıllardır en sakin dönemini yaşıyordu ve sadece zaman zaman nispeten hızlı bir şekilde sona eren sınır ötesi çatışmalar yaşanıyordu. Ancak Hamas'ın 7 Ekim saldırısı İsrail ile Hizbullah arasındaki statükoyu kökten değiştirdi.
Hizbullah'ın roket atışları ve insansız hava aracı saldırıları İsrail'in kuzeyinde yeni bir gerçeklik haline geldi ve İsrail ordusu Güney Lübnan'da her gün çok sayıda saldırı düzenliyor. ABD her iki tarafın da daha büyük bir çatışma istemediğini söylemeye devam etse de 7 Ekim'den önce de bir savaş başlatabilecek olan mevcut çatışmalar fazlasıyla rutin hale geldi.