Caleb Quinley | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
Myanmar ordusu ile Arakan Ordusu (AA) arasındaki çatışmalar son günlerde Rakhine eyaletinin batısında tırmanışa geçerek bölgede yaşayan çoğu Müslüman olan Arakan halkından binlrece kişiyi daha fazla risk altına soktu.
Buthidaung'daki tanıklarla konuşan Rohingya aktivistlerle yapılan görüşmelere göre, son birkaç gün içinde kentte büyük yangınlar çıktı. Aktivistler kundaklama kampanyasının arkasında Arakan Ordusu'nun olduğunu iddia ederken, AA iddiaları reddederek yangınların Myanmar ordusu tarafından hava saldırılarıyla başlatıldığını söyledi.
Açık olan şu ki, binlerce Rohingya canlarını kurtarmak için kaçıyor ve üç yıldan uzun bir süre önce bir darbeyle iktidarı ele geçiren ve 2017'de Rohingyalara karşı şu anda bir soykırım soruşturmasına konu olan acımasız bir baskı başlatan ordu ile AA arasında kalarak giderek daha güvensiz hale geliyor.
Al Jazeera'ye konuşan Özgür Rohingya Koalisyonu savunuculuk grubunun kurucularından Nay San Lwin, "Şu an itibariyle insanlar hala yollarda güvenli bir yer arıyor. Hiç yiyecek ya da ilaç yok. Çoğu kişisel eşyalarını taşıyamadı." dedi.
Arakan Ordusu Rakhine eyaletinde üslenmiş etnik bir silahlı grup ve yaklaşık 30 binaskeri olduğuna inanılıyor. Birleşik Arakan Birliği'nin silahlı kanadı olan örgüt, eyalette çoğunlukta olan Budist Rakhine'leri temsil ediyor ve bölge halkı için özerklik istiyor. Grup geçen yıl Kasım ayına kadar ordu ile giderek daha geçici hale gelen bir ateşkes içindeydi.
Nay San Lwin, AA'nın geçen hafta sonunda bir ültimatom yayınlayarak Arakanlı Müslümanların 18 Mayıs 2024 günü saat 10'a kadar Buthiduang'ı boşaltmasını talep ettiğini iddia ediyor. AA'nın Arakanlı Müslümanların sığındığı, aralarında bir okul ve bir hastanenin de bulunduğu kilit noktalara saldırdığını ve saldırıların çok sayıda yaralı ve ölümle sonuçlandığını söyledi. Tüm kasabanın "AA birliklerinin evlerini ateşe vermesine tanık olduğu" bildirildi.
Rohingya kaynakları, 17 Mayıs'tan bu yana binlerce Arakanlı Müslüman mültecinin Buthidaung'un merkezinde güvenlik arayışına girdiğini ve evler, hükümet binaları, bir hastane ve okullar da dahil olmak üzere mevcut her alana yerleştiğini bildirdi. En az dört farklı kaynak Al Jazeera'ye kaçan Arakanlı Müslümanların evlerinden zorla çıkarıldığını söyledi.
Devletin internet ve cep telefonu ağları büyük ölçüde kapatıldığı için Al Jazeera birbiriyle çelişen iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.
Arakan Ordusu kundaklama kampanyasına karıştığını reddediyor ancak hafta sonunda Buthidaung'un kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu. 19 Mayıs'ta AA'nın Başkomutanı Twan Mrat Naing, X hesabında bir uyarı gibi görünen bir paylaşımda bulundu.
Arakanlı Müslümanların hakaret olarak kabul ettiği "Bengali" terimini kullanan Naing şöyle söyledi:
"Bengali diasporası aktivistleri ve zümresinin dikkatine. Myanmar halkı büyük sıkıntılar ve fedakarlıklarla acımasız bir askeri rejime karşı savaşıyor. Lütfen bencilce huysuzlanmayı ve sabote etmeyi, mücadeleyi yanlış yöne sürüklemeyi bırakın. Dış müdahaleler yoluyla ayrı bir İslami güvenli bölge yaratmaya yönelik yanlış planınızdan vazgeçmenin zamanı geldi, bu hiç vatanseverce değil."
Pazartesi günü Arakan Birleşik Ligi yangınlardan Myanmar ordusunu sorumlu tuttu. Yapılan açıklamada ordu "Buthidaung'a yönelik uzun süreli hava saldırıları" nedeniyle kınanırken, gerçekte ordu ve müttefiklerinin kasabayı tahrip ettiğini savundu.
Pirinç tarlalarında sıkışıp kaldılar
Saldırılardan kim sorumlu olursa olsun, insan hakları grupları alarm veriyor: 2017'dekinden bile daha kötü olabilecek bir başka ciddi etnik ve toplumsal şiddet dalgası tehlikesi konusunda uyarıyorlar.
O yıl, silahlı bir grup olan Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu'nun (ARSA) birkaç polis karakoluna saldırmasının ardından ordunun köylerine bir dizi saldırı başlatması üzerine 750 binden fazla Rohingya komşu Bangladeş'e kaçmıştı.
Birleşmiş Milletler, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım davasına konu olan bu baskılarda ordunun insanlığa karşı suç ve soykırım işlediğini tespit etti.
Kaçanlar Bangladeş'teki geniş mülteci kamplarında yaşamaya devam ederken, yaklaşık 600 bin Arakanlı Müslüman Myanmar'da, çoğunlukla Rakhine eyaletinde kalıyor ve ciddi kısıtlamalar altında yaşıyor.
Hem Bangladeş'te hem de Rakhine'de Arakanlı Müslümanlarla yakından çalışan bir insan hakları kuruluşu olan Fortify Rights'a göre, uzun bir toplumsal şiddet geçmişi olan bu eyalette durum son derece gergin.
Fortify Rights, saldırılardan kimin sorumlu olduğunu doğrulamanın son derece zor olduğunu, ancak son iki geceden gelen raporların üzücü olduğunu söylüyor.
Fortify Rights'ta insan hakları uzmanı olarak çalışan Sai Arkar Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"AA ve cunta zarar vermekten ya da evler dahil sivil altyapıyı hedef almaktan kaçınmalıdır. Yakılan bölge askeri bir hedef gibi görünmüyor. Aralarında çocukların da bulunduğu binlerce Rohingya'nın gece yarısı pirinç tarlalarında mahsur kaldığına dair haberler var."
SAC-M olarak bilinen ve 2021 darbesinden bu yana Myanmar'daki durumu izleyen eski BM özel raportörlerinden oluşan Myanmar Özel Danışma Konseyi de durumun aciliyetini vurguladı.
BM'nin eski Myanmar özel raportörü ve SAC-M'nin kurucusu Yanghee Lee, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada, bu saldırıların daha da tırmanma riski olduğunu söyledi ve "Buthidaung'daki Arakanlı Müslümanların AA tarafından düzenlenen saldırılarda hedef alındığına dair güvenilir raporlar var." dedi
Lee'nin endişeleri, Kriz Grubu'nun 10 Mayıs'ta Rakhine'de toplumlar arası gerginliklerin yeniden canlanabileceği uyarısında bulunduğu raporla da destekleniyor. Düşünce kuruluşu, uzun süredir askıda olan zorunlu askerlik yasasını kısa süre önce yürürlüğe koyan askeri rejimin, Arakanlı Müslümanları kendi saflarında savaşmaya zorlayarak toplumlar arası çatışmaları körüklemeye çalışacağı uyarısında bulundu. Ordunun AA'nın niyetlerine ilişkin korkulara oynaması ve aynı zamanda düzenli maaş vaadinde bulunmasıyla binlerce kişi muhtemelen çoğu zorla askere alınmıştı.
Raporda, "Ordu onları Arakan Ordusu'na karşı ön safta ölüp gidecek olan piyonlar olarak kullanmaktan çekinmiyor." denildi.
Lee, ordunun "Rakhine eyaletinde sivillere yönelik şiddetin ana faili" olduğunu vurgularken, "AA'nın uzun süredir karşı çıktığı aynı ordu tarafından üstlenilen soykırımı tamamlamak için şimdi silahlarını Arakanlı Müslümanlara çeviriyor gibi görünmesinin son derece endişe verici" olduğunu da sözlerine ekledi. BM İnsan Hakları Konseyi'ni Rakhine'deki durumu ele almak üzere derhal harekete geçmeye çağırdı.
Uydu görüntüleri
Rakhine'deki çatışmanın karmaşıklığı göz önüne alındığında, kundaklama saldırılarından kimin sorumlu olduğunu kanıtlamak zor, ancak uydu görüntüleri yerel tanıkların ifadelerini destekliyor gibi görünüyor.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nde (ASPI) jeo-uzamsal analist olan Nathan Russer, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada, uydu ve diğer mevcut kanıtlara dayanarak, kundaklama saldırılarının büyük olasılıkla AA tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Russer, "Gördüğümüz şey, Rakhine Eyaleti'nin kuzeyindeki Buthidaung ilçesine odaklanan geniş çaplı bir kundaklama saldırısı" dedi. "Son günlerde hedef alınan köy ve bölgelerin çoğunun Arakanlı Müslümanların yerleşimleri olduğu görülüyor."
Russer, Buthidaung'da daha önceki bir kundaklama dalgasının 11 Nisan'dan 17 Nisan'a kadar büyük ölçüde etnik Rakhine topluluklarını hedef aldığını kaydetti.
Son birkaç gündeki kundaklamaların çoğu Buthidaung'un eteklerindeki, özellikle güney ve güneydoğusundaki köyleri hedef aldı. Bölgede en az 35 köyün yangından önemli ölçüde zarar gördüğünü belirtti.
"Temelde köylerin yakıldığını, tüm bir kentsel alanın yakıldığını ve çevredeki tarlalara ve ormanlara büyük ölçüde dokunulmadığını görüyoruz. Bu durum, uzaktan yürütülen bir kundaklama kampanyasından ziyade, sahada yürütülen bir kundaklama kampanyasına işaret ediyor.
Bu iki olguyu bir araya getirdiğimizde, Buthidaung kasabasının kendisinden ve görünüşe göre çevre bölgelerden gelen görgü tanıklarının ifadeleriyle de desteklendiği üzere, sorumlu olanın Arakan Ordusu olduğunu kuvvetle düşündürmektedir."
"Yerle bir edildi"
Yerel Rohingyalar ordunun hava saldırılarının 19 Mayıs günü öğleden sonra gerçekleştiğini, kundaklama saldırılarının ise aynı akşam geç saatlerde başladığını söylüyor. Nay San Lwin, ordu birliklerinin kasabayı en az üç gün önce, 14 Mayıs'ta terk ettiğini vurgulayarak AA'ya yönelik iddiaları daha da güçlendirdi.
Rakhine'de yakın bağlantıları olan Kadın Barış Destek Ağı Direktörü Wai Wai Nu da Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada saldırıların arkasında AA'nın olduğundan şüphelendiğini söyledi.
Wai Wai Nu, "Sahadaki topluluğum bana 'dünyanın sonu' gibi hissettiklerini ve 2017'den daha kötü olduğunu söylüyor" dedi. "Ayrıca farklı köylerde toplu katliam vakaları hakkında da bilgi aldım. Arakan Ordusu ya da Myanmar cuntası tarafından her an öldürülebilirler."
Arakanlı Müslümanların uzun süredir, seyahat kısıtlamaları ve diğer suiistimaller gibi ayrımcı yasalar ve politikalar uygulayan Myanmar ordusu tarafından uygulanan bir "apartheid rejimi" altında yaşadığını ifade etti. Şimdi etnik silahlı grupların ve daha geniş demokrasi yanlısı hareketin, savunmasız toplulukları, özellikle de Arakanlı Müslümanları korumak için her zamankinden daha fazla çalışması gerektiğini belirtti.
Wai Wai Nu, "gidecek hiçbir yerleri yok" dedi.
Nay San Lwin son 24 saat boyunca Buthidaung'daki ailesinden ve tanıdıklarından gelen telefonları yanıtlayarak saldırılarla ilgili daha fazla ayrıntı toplamaya çalıştı. Ancak şebeke kesintisi göz önüne alındığında bu zor bir mücadele.
"Dün altı kişiyle konuştum. Ancak mobil şebeke son derece zayıf." şeklinde konuştu:
"Kasabada ne Myanmar askeri personeli ne de ARSA vardı. Arakan Ordusu birlikleri aniden kasabaya geldi ve yangını çıkarmadan önce halkı evlerini terk etmeye zorladı. Kasabanın neredeyse tamamı yanarak yerle bir oldu. Sadece birkaç ev sağlam kaldı."