Shola Lawal | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
Önce başkanlık sarayına, ardından da başkent Vagadugu'daki bir kamu yayın kuruluşuna düzenlenen silahlı saldırılar, Burkina Faso'da giderek büyüyen güvenlik krizinin ortasında yeni bir kalkışmaya doğru gidildiği yönündeki iddiaları güçlendiriyor.
Askeri lider Yüzbaşı İbrahim Traore 2022 yılında bir darbeyle iktidarı ele geçirdiğinde, savaşın harap ettiği Batı Afrika ülkesinin güvenliğini sağlama, seçimleri düzenleme ve ülkenin demokrasiye geçişini hızlandırma sözü vermişti. Bu darbeyi komşu Mali ve Gine'de daha önce yaşanan askeri kalkışmalar izlemişti.
Ancak Haziran ayı başında Traore, ordunun şu anda Burkina Faso'nun neredeyse yarısını kontrol eden iki silahlı grupla mücadele ettiği ülkenin kuzeydoğu bölgelerinde devam eden güvensizliği gerekçe göstererek geçiş sürecinin beş yıl uzatıldığını duyurdu. Eleştirmenler Traore'yi güvenlik sorunlarını kullanarak iktidarını uzatmaya çalışmakla suçluyor.
Fakat analistler, son olayların Traore'nin kontrolü ve Burkina Faso hükümetinin iç tehditleri savuşturmak için neler yapabileceği konusunda soru işaretlerine yol açtığını söylüyor.
11 Haziran'da ne oldu?
Vagadugu'da adının açıklanmasını istemeyen bir analist, ülkede El Kaide ve IŞİD bağlantılı silahlı gruplarla devam eden yoğun çatışmalar sürerken, Haziran ayında Burkina birlikleri için yıkıcı bir kaybın orduda Traore hükümetine yönelik memnuniyetsizlik duygularını güçlendirdiğini söyledi.
11 Haziran'da Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin (CNİM) savaşçıları Burkina Faso'nun kuzeydoğu bölgesinde, Nijer sınırına yakın Mansila köyündeki bir ordu üssünde konuşlu güçlere saldırı düzenledi.
Saldırıda onlarca asker öldürüldü. CNİM'in bu hafta yaptığı açıklamalara göre 107 asker... Analistler bunun, çatışmaların ilk kez 2015 yılında komşu Mali'den yayılmasından bu yana ordunun kayıplar açısından yaşadığı en kötü anlardan biri olduğunu söyledi.
CNİM propaganda hesapları tarafından internette paylaşılan birkaç videoda, grubun savaşçıları askeri kıyafetler giymiş ve motosikletlerin üzerine binmiş olarak ordu üssüne ateş açarken görülebiliyor. Yaklaşık yedi Burkina askerinin esir alındığına inanılıyor. CNİM videoları ayrıca grubun savaş ganimetlerini sergilediğini de gösteriyor: Bir dizi Kalaşnikof tüfek, yüzlerce mermi ve çok sayıda diğer silahlar...
Televizyon kanalı
Ülke, 12 Haziran günü saat 15:00 sularında Vagadugu'daki ulusal televizyon kanalı Radio Television du Burkina (RTB) binasında silah sesleri duyulduğunda hala bu kaybın şokunu yaşıyordu. İstasyon, Traore'nin o sırada bakanlar kurulu ile toplantı halinde olduğu başkanlık sarayına yakın bir yerde bulunuyor.
Kamu yayın istasyonları genellikle darbeler sırasında isyancıların ilk hedeflerindendir, çünkü yeni liderler geleneksel olarak iktidarı ele geçirdiklerini burada duyururlar.
RTB tarafından yayınlanan bir video raporunda ve internette yer alan fotoğraflarda, istasyon binasındaki araçların kurşun izleriyle delik deşik olduğu ve binaya isabet eden bir merminin izlerinin görüldüğü belirtiliyor. Yetkililer saldırıda iki kişinin "hafif" yaralandığını ve tedavi edilip taburcu edildiğini söyledi.
Yetkililer başlangıçta sessiz kaldı. Perşembe günü Traore yayın kuruluşunu ziyaret etti ve olayın "dost ateşi" olduğunu iddia etti.
"Sizi korumak için orada bulunanlar ne yazık ki olaya neden olanlardır. Bu onların görevlerinin bir parçası, bazı şeyleri kontrol etmek isterken, maalesef birisi yanlışlıkla ateş etti."
Daha önce, 17 Mayıs'ta yerel medya cumhurbaşkanlığı sarayı çevresinde ateş açıldığını bildirmişti. Bu saldırıyla ilgili çok az ayrıntı var, ancak resmi açıklamalar tek başına silahlı bir kişinin sarayda görevli korumalara saldırdığını ve kısa sürede bastırıldığını iddia ediyor.
Hükümet ne dedi?
Mansila saldırılarının ardından, hükümet liderleri askerlerin öldürülmesi konusunda sessiz kalsa da, internette ordu içinde muhalefet olduğuna dair söylentiler yayıldı.
Traore'nin 12 Haziran ile 14 Haziran arasında birkaç gün boyunca fotoğrafının çekilmemesi ve herhangi bir açıklama yapmaması üzerine nerede olduğuna dair spekülasyonlar arttı. Ordu komutanı General Celestin Simpore'nin 13 Haziran'da askerlerin kışlalarında hazır bulunmaları için yaptığı uyarı ve o gün Vagadugu üzerinde dolaşan helikopterler belirsizliği artırdı.
Ancak 14 Haziran'da Traore evinde kan bağışında bulunurken görüldüğü görüntüleri paylaştı. Perşembe günü RTB'de konuşan askeri lider kalkışma iddialarını yalanladı ve "yalancı Batılı medya kanallarını" azarladı.
"Kesinlikle böyle bir şey yok" diyen Traore, havada uçan helikopterlerin Mansila'ya takviye birlikler taşıdığını da sözlerine ekledi. "Biz buradayız. İnsanların dikkatini dağıtmaya çalışan bu kişilere kulak asmamalıyız. Biz kaçmıyoruz. Geri çekilmiyoruz, pes etmiyoruz." dedi.
Ancak analistler büyük saldırıların genellikle ordudaki yeniden yapılanmaların ve dolayısıyla isyanın habercisi olduğunu söylüyor.
Uzmanlar, son silahlı saldırıların Traore'den daha aşırı tepkileri tetikleyebileceğine dair gerçek korkular olduğunu da söylüyor. Daha önce Eylül ayında ve ardından bu yılın Ocak ayında iki darbe girişiminin engellenmesinden bu yana analistler Traore'nin asker ya da sivil düşman olarak algılanan kişilere karşı giderek sertleştiğini belirtiyor.
Darbeleri planlamakla suçlanan onlarca kişi tutuklanırken, orduda darbeye karıştığından şüphelenilen pek çok kişinin de yurt dışı görevlere gönderildiği bildiriliyor.
ABD merkezli Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden analist Dan Einzega, "Bu bir tür 'yeniden eğitime' gitmeleri gibi gösteriliyor, ancak birini eleştiren askerler Rusya'ya gönderildiğinde bu iyi görünmüyor." dedi.
Hükümeti eleştiren aktivistler, gazeteciler ya da siyasetçiler de ortadan kayboldu ya da orduya katılmak üzere zorla cepheye gönderildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve diğer hak örgütleri tarafından kınanan yeni bir kararname, hükümetin 18 yaşından büyük herkesi askere almasına izin veriyor.
Bu arada, RFI ve TV5 Monde gibi Fransız ajansları gibi birçok uluslararası medya kuruluşunun faaliyetleri askıya alındı.
Traore döneminde güvensizlik arttı mı?
Analistler ülkede artan şiddete işaret ederek bu soruya evet yanıtını veriyor.
Bir karşı darbe ile iktidarı ele geçirdiğinden beri Traore, Burkina Faso'yu uzun zamandır büyük bir yardım ortağı ve askeri müttefiki olan sömürgeci hükümdarı Fransa'dan uzaklaştırdı. İki ülke arasındaki ilişkilerin bozulması üzerine, geçen yıl 400 kadar özel harekatçı Fransız askeri ülkeden çekildi.
Traore'nin Fransa karşıtı söylemlerinin arkasında toplanan destekçileri, ülkeyi Paris'in etkisinden uzaklaştırdığı için hükümetini övüyor. Traore döneminde askeri harcamaların iki katına çıktığına, kuzeydeki güçlere yardım etmek için özel bir hızlı destek gücü oluşturulduğuna ve hükümetin insansız hava araçları ve helikopterlerle yaptığı saldırılara işaret ediyorlar. Askeri hükümet ayrıca orduya yardımcı bir savunma milis gücü olan Vatan Savunması Gönüllüleri'ne (VPD) 50 bin gönüllü kazandırmayı amaçlayan bir planın da tanıtımını yaptı.
Ancak eleştirmenler Traore'nin daha önce silahlı gruplarla yerel olarak yürütülen ve ateşkesle sonuçlanan diyalogları sona erdirdiğine dikkat çekiyor. Çatışma izleme grubu ACLED'e göre ölümler geçen yıl 2022'ye kıyasla iki kattan fazla arttı ve 8 binden fazla insan öldürüldü.
ACSS'den Einzenga şunları söyledi:
"Traore topyekun savaşın peşine düştü. Askeri güçlerin kapasitesini genişletmenin arkasında iyi bir düşünce var ama bunu etkili ve vatandaşları koruyacak şekilde yapmalısınız. Müzakereleri masadan kaldırmak akıllıca görünmüyor."
Vagadugu Fransa'dan uzaklaştıkça Rusya'ya yöneldi. Traore, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile birkaç görüşme yaptı ve doğrulanmamış raporlara göre Wagner paralı asker grubundan yaklaşık 100 savaşçı bu hafta ülkeye geldi. Bunlar görünüşe göre askeri lider Albay Assimi Goita'nın Traore için bir "ağabey" haline gelen komşu Mali'den uçakla geldiler. Yaklaşık 1200 Wagner askeri Mali'de hükümet güçlerinin yanında silahlı gruplarla savaşıyor.
Konrad Adenauer Vakfı'nda Sahel programını yöneten Ulf Laessing, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada Traore yönetiminin profesyonel askerleri silah altına almakta başarısız olduğunu ve birçok gönüllünün sadece kısa bir eğitim aldığını söyledi. Zorla askere alınanlardan bazıları kendilerine çok az hazırlıkla ya da hiç hazırlık yapılmadan silah verildiğini belirtti:
"Kayıplara karşı biraz savunmasızlar ve maalesef çok verimli değiller. Neredeyse her gün bu tür olaylar yaşanıyor. Hükümet çok çabalıyor, silah satın alıyorlar, Rusya ile askeri ortaklıkları var ama çok başarılı değiller."
İnsani durum
Binlerce insan kuzey ve kuzeydoğudaki çatışma bölgelerinde ordu ve silahlı gruplar arasında kalarak evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ülkedeki her 10 kişiden biri şu anda yerinden edilmiş durumda. 5 binden fazla okul kapatıldı.
Diğerleri ise silahlı grupların kontrolündeki bölgelerden kaçma lüksüne sahip değil. 2023'ün sonunda yaklaşık iki milyon insan, silahlı savaşçılar tarafından abluka altına alınmış 36 köyde sıkışıp kaldı. Sivillerin ayrılması güvenli değil, gıda ve ilaç bölgeye zar zor giriyor.
Burkina Faso ordusu da bazı bölgeleri kuşatma altına alarak ticareti fiilen durdurdu. Ordu, aktivistler tarafından "düşmanlarına sadık olduğunu düşündüğü bölge sakinlerine karşı ağır hak ihlalleri yapmakla" suçlanıyor.
Yerinden edilenlerin çoğu, 2019'dan bu yana nüfusu 60 binden yaklaşık yarım milyona çıkan kuzeydeki Soum eyaletinin başkenti Djibo'da toplanmış durumda. Kasabanın yardımlarla bağlantısı büyük ölçüde kesilmiş vaziyette.
Güvensizlik, yüksek enflasyon ve yorucu Sahel bölgesi iklimi ile birleşince yetersiz beslenme oranlarını artırdı. Save the Children'a göre, hasatlar arasındaki zayıf dönemin başladığı Haziran ayına kadar yaklaşık 1.4 milyon çocuğun kriz seviyelerinde açlıkla karşı karşıya kalması bekleniyor.
Bu arada yardım grupları, Burkina Faso'daki yardım çağrılarına oldukça az yanıt geldiğini belirtiyor. Norveç Mülteci Konseyi Haziran ayında yaptığı açıklamada, ülkenin iki yıldır dünyada en çok ihmal edilen krizi temsil ettiğini vurguladı.