Analiz | Gazze'de ateşkesin sona ermesine az bir süre kala beklentiler neler?

Hamas ve İsrail'in aeşkesi uzatma konusunda uzlaşamaması durumunda Gazze'de silahlar yeniden konuşabilir.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkesin üçüncü günü olan Pazar günü, her iki toplum da silahların susmasına ve esirlerin serbest bırakılmasına alışmış görünüyordu.

Esirlerin ilk kez serbest bırakıldığı Cuma günü, prosedürler herkes tarafından bilinmediği için gergin geçti. Beklentiler yüksekti ve herkes ilk grupların evlerine dönmesini bekliyordu. Cumartesi günü, bölünmüşlüğün her iki tarafındaki medya, ailelerin yeniden bir araya geldiği ve sevdiklerini kucakladığı duygusal sahnelerle dolup taştı.

Cumartesi günü bir noktada, yeni kutlamaların ertelenmesi gerekecek gibi görünüyordu. Hamas, İsrail ateşkes anlaşmasına uymadığı için ikinci grup esirleri serbest bırakmayacağını açıkladı.

İsrail güçleri evlerine ulaşmaya çalışan Filistinlilere ateş açıyor, üzerinde mutabık kalınan kurallara göre esirleri serbest bırakmıyor ve en önemlisi de yardım sevkiyatı anlaşmada belirlenen hedeflerin gerisinde kalıyordu. Hamas, üzerinde anlaşmaya varılan sayıda kamyonun Gazze Şeridi'ne girmemesi ve önemli bir kısmının Gazze Şehri'nden geriye kalanları kuzeye götürmemesi halinde esirlerin serbest bırakılmayacağı uyarısında bulundu.

Katarlı ve Mısırlı diplomatların derhal harekete geçmesiyle telefon ve e-posta trafiğinin başladığı bildiriliyor. Birkaç saat içinde Hamas'ın kabul ettiği sayıda yardım kamyonunun Salı sabahı ateşkes sona ermeden Gazze'ye ulaşacağına dair güvence verildi ve akşam geç saatlerde esirler, dakikalar sonra da Filistinli tutuklular serbest bırakıldı.

Bölünmüş iki toplum 50 günlük korku, endişe ve hayal kırıklığını kitlesel duygu gösterileriyle dışa vurmak için sokaklara döküldü. Tel Aviv'de 100.000 İsrailli sevinirken, yarım saat uzaklıktaki Ramallah'ta Filistinliler şarkı söyleyip dans ederek şehri dolaştı. Kutlamalar Pazar günü de tekrarlandı.

Cumartesi günü, dünyanın bu ateşkesin başarılı olmasını ne kadar istediğini ve buna ne kadar ihtiyaç duyduğunu açıkça ortaya koydu. Her ne kadar sınırlı ve sadece dört günlük olsa da, 7 Ekim'den bu yana ilk olumlu gelişme ve uluslararası toplum bunu kalıcı hale getirmek umuduyla uzatmaya hevesli. Henüz hiçbir ayrıntı sızmamış olsa da çabaların devam ettiğini duyuyoruz. Ancak mevcut ateşkesin sağlanmasındaki başarının, ülkeleri doğrudan ya da Katar ve Mısır aracılığıyla savaşan taraflara çatışmanın sona ermesini istediklerini ve tarafların varacağı herhangi bir anlaşmayı desteklediklerini ifade etmeye teşvik ettiğinden eminim.

Cılız ve sınırlı bir aranın daha kalıcı bir ateşkese dönüşmesi arzusu o kadar güçlü ki, bunu bozabilecek her türlü rahatsızlık bir kenara itiliyor, küçümseniyor ya da görmezden geliniyor. Pazar günü İsrail güçlerinin işgal altındaki Batı Şeria'da sekiz Filistinliyi öldürmesi gibi. Olay haberlere konu oldu ancak Filistinli yetkililer de dahil olmak üzere hiç kimse faillerin kınanması için bastırmadı ya da konuyu herhangi bir uluslararası kuruluş nezdinde gündeme getirmedi. Ateşkes birkaç sivilin hayatından daha değerli görünüyordu.

Cuma sabahı çatışmalar durmadan önce dahi savaşan tarafların ve bölgesel güçlerin ateşkese bir şans verilmesi ve herhangi bir sorumsuz hareketle bozulmaması gerektiği konusunda hemfikir oldukları açıktı. En büyük endişe, Hizbullah'ın ya da Husilerin İsrail'e yönelik saldırılarını sürdürmesi, hatta arttırması ve kırılgan ateşkesi tehlikeye atmasıydı. Her iki grup da anlaşmaya taraf değildi, dolayısıyla anlaşmaya uymak gibi bir yükümlülükleri yoktu.

Son yedi hafta içinde daha önce birkaç kez olduğu gibi İran yine alışılmadık bir incelikle devreye girdi. Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Hizbullah'ın pervasızca bir şey yapmayacağından emin olmak için Perşembe günü, ateşkes öncesi bombardımanlar devam ederken Lübnan'a uçarak Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile görüştü. Tahran'ın mesajı açıktı ve bakan da bunu medyaya tekrarladı: Eğer ateşkese uyulmazsa "savaşın kapsamı genişleyecektir".

Etkili komuta kademesi ve disiplinli subay ve askerleriyle tanınan Hizbullah, açıkça akıl hocalarının kendisinden beklediği gibi davranmaya karar verdi. Cumartesi günü Hizbullah'ın Lübnan toprakları üzerinde İsrail'e ait bir gözlem uçağına füze attığı tek bir olay rapor edildi. İsrail füze bölgesine topçu ateşiyle karşılık verdi ancak görünen o ki iki taraf da gerilimi daha fazla tırmandırmak istemedi.

Husiler Tahran'ın aynı ölçüde ilgisine mazhar olmadıkları için daha az itidal gösterdiler. Ateşkesin başlamasından sonra 2.000 km uzaklıktaki İsrail'e yönelik yeni füze atışları kaydedildi. Ancak hiçbir füze Kızıldeniz'deki ABD donanmasına ait destroyerler, Akabe Körfezi'nin tepesindeki uluslararası sularda bulunan İsrail donanmasına ait bir korvet ve gemi savunmasını aşmayı başarabilecek her türlü saldırıyı önlemeye hazır İsrail hava kuvvetlerine ait uçaklardan oluşan çok katmanlı savunmayı geçmeyi başaramadı.

Husiler, İsrail'le bağlantılı olduğunu iddia ettikleri kargo gemilerini tehdit etmeye devam ederek gerilimi daha da tırmandırdı. Bahamalar bandıralı Galaxy Leader'ı kaçırdıktan birkaç gün sonra, Cumartesi günü silahlı insansız hava araçları Malta bandıralı CMA CGM Symi'ye gemiye çıkmaya teşebbüs edemeden -Husilere bağlı güçlere- saldırdı.

Pazar günü yaşanan bir sonraki olayda ise önce havadan saldırıp ardından Liberya bandıralı Central Park'ı kaçırmaya çalıştılar. Aden Körfezi'nde devriye gezen ABD Donanmasına ait USS Mason destroyeri olaya müdahale ederek saldırganları gemiden uzaklaşmaya zorladı.

İnatçılığı ve saldırganlığıyla bilinen Husiler, İsrail'e ait olduğunu düşündükleri varlıklara saldırmaktan kaçınmak zorunda hissetmedikleri için cephaneliklerinin mevcut anlaşmayı bozamayacak gibi görünmesi bir nimet.

Üç günlük sessizliğin ve her iki taraftan da esirlerin evlerine dönmesinin ardından, bu neredeyse ilahi soluklanmanın sadece Salı gününe kadar süreceğini ve 24 saatten kısa bir süre içinde Gazze Şeridi'nin yeniden patlamalarla sarsılacağını ve daha fazla insanın, sivillerin ve askerlerin öldürüleceğini kendimize hatırlatmalıyız.

Ateşkesin sona ermesi yaklaştıkça her iki taraf da ateşkesin uzatılması ihtimaliyle meşgul oldu. Yoğun güvenlik önlemleri altında kısa bir propaganda fotoğrafı çektirmek için Gazze topraklarına giren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın rehineleri serbest bırakmaya devam etmesi halinde ateşkesin uzatılabileceğini ve her 10 kişilik grubun bir günlük ara satın alacağını söyledi.

Hamas ise Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada ateşkesi uzatmak istediğini ancak İsrail hapishanelerinden daha fazla Filistinlinin serbest bırakılmasını istediğini söyledi.

Filistin ve İsrail'deki siviller üç günlük "barış" ile hipnotize olmuş gibi görünürken, askerler ve politikacılar bunun sadece bir duraksama olduğunu ve sonrasında çatışmaların devam edeceğini hatırlatıyor. İsrail Genelkurmay Başkanı General Herzi Halevi Pazar günü yaptığı açıklamada, verilen aranın sona ermesinin ardından kuvvetlerinin "rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın tamamen tasfiyesi için kararlılıkla operasyonlara geri döneceğini" söyledi. Bu mesaj daha sonra Netanyahu tarafından da tekrarlandı ve Netanyahu "zafere kadar" devam etme sözü verdi.

Bir son dakika mucizesi olmazsa, her iki tarafın da 28 Kasım Salı günü saat tam 7'de askeri faaliyetlere yeniden başlaması meşru hale gelecek. Daha önce hiçbir ateşkesin kararlaştırılan ana kadar sürdüğünü görmemiştim: Genellikle, ya hala sürerken yapılan bir anlaşma ile uzatılırlar ya da son tarihten önce bozulurlar.

Resmi bir uzatma olmaması halinde, Pazartesi gecesi son rehine kafileleri de çıktıktan ve son yardım kamyonları da girdikten sonra çatışmaların yeniden başlaması çok muhtemel. Son esir değişiminin de bittiğini fark eden askerler, resmi sürenin dolmasına saatler kala beklemeye gerek görmeyebilir. Pazartesi gecesi mevcut cephe hatlarında ya da yakınlarında yapılacak herhangi bir atış, muhtemelen her savaşçıya tüm gücüyle savaşa dönme sinyali verecektir.

Ateşkesin bozulmasını önlemenin tek yolu, Pazartesi günü son esirler de serbest bırakılmadan önce ateşkesin uzatıldığını ilan etmektir.


Al Jazeera için Zoran Kusovac tarafından kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Analizde yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Analiz Haberleri