Zoran Kusovac | Al Jazeera English | Tercüme: Mepa News
Koordineli, odaklanmış, ölümcül ve acımasız 7 Ekim Hamas saldırıları İsrail kamuoyunda şok etkisi yarattı. Ülkenin ulusal gurur kaynağı olan savunma, istihbarat ve güvenlik örgütleri gafil avlandı ve hazırlıksız yakalandı.
Yavaş ve yetersiz hareket ettiler ve tüm kurumlar utanç içinde kaldı.
İlk askeri tepki, İsrail ordusunun önceden belirlenmiş hedeflere yönelik güçlü saldırı doktrinine uygundu. Herkesin kendini toparlaması, (çoğunlukla kavgacı sağcıları bir araya getiren) acil durum birlik hükümetini kurması ve 360.000 yedek askerden oluşan büyük bir seferberlik ilan etmesi birkaç gün sürdü.
Üç hafta sonra, ayrım gözetmeksizin devam eden bombardımanın ortasında İsrail ordusu Gazze'ye girdi. Ardından, iki aydan fazla süren kara savaşında ordu Gazze'yi üçe bölerek Gazze Şehrini kuşattı ve Han Yunus'u izole etti. Filistinlilerin çoğu güneye kaçtı ve şimdi Refah bölgesinde dayanılması güç koşullar altında ve devasa bir kalabalıkla yaşamaya çalışıyorlar.
İsrail, Hamas'ı henüz yenememiş olsa da ilan ettiği hedefe yakın olduğunu savunuyor ve 8.500 savaşçıyı "ortadan kaldırdığını" iddia ediyor.
Ancak İsrail ordusunun gösterdiği performans, silahlı ve diplomatik müdahalenin pek çok boyutunda çok dengesiz oldu.
Askeri performans: Başarısızlık değil ama başarıdan uzak
Tamamen askeri açıdan bakıldığında İsrail belli bir başarı elde etmiş durumda. Savaşın kesinlikle en ölümcül biçimi olan kentsel arazide karmaşık askeri operasyonlar yürüttü, istikrarlı bir şekilde ama çok temkinli ve yavaş ilerledi.
Gazze Şehri ve Han Yunus'un merkezleri karadan kuşatılmış durumda ancak ordu şu ana kadar Hamas'ın savaş birimlerini etkisiz hale getirmeyi başaramadı.
İsrail ordusu, son derece zorlu bir savaş ortamında, normal bölgesel ya da tugay komuta zincirinin dışında doğrudan Genelkurmay'a rapor veren çok sayıda uzmanlaşmış birim de dahil olmak üzere, çeşitli altyapı, eğitim ve deneyime sahip çok sayıda farklı birimi başarıyla entegre etti.
Bu karmaşık düzenlemeler, koordinasyonu sağlamak ve olası karışıklıkları önlemek için ön saflarda daha yüksek rütbeli subayların bulunmasını gerektiriyor. Şu ana kadar öldürülen 172 İsrail askeri arasında kıdemli astsubayların oranı alışılmadık derecede fazla, ancak savaşta ölen subayların sayısı şaşırtıcı, ölenler arasında en az dört tane albay var.
Hamas'ın kayıpları kesinlikle İsrail'in iddia ettiğinden daha düşük. İhtiyatlı bir tahminle bugüne kadar 3.500 savaşçı kaybettiğini söyleyebiliriz ki bu cephe hattındaki mevcudunun yüzde 20'si. Bu da her bir İsrail askerine karşılık 20 Hamas savaşçısının öldüğü anlamına geliyor.
Klasik bir savaşta, herhangi bir general bu oranı kesin bir zafer olarak memnuniyetle kabul ederdi. Ancak bu savaşta öyle değil. Hamas savaşçıları ideolojik ve dini motivasyona sahipler ve ölümü göz ardı etmeye şartlanmışlardır. Ölenler şehit olarak görülür ve bu da davalarını güçlendirir.
Buna karşılık, aşırı dindarlar dışında neredeyse herkesin orduda görev yaptığı, yoğun bir şekilde askerileşmiş İsrail toplumunun, halkının kayıplarına karşı toleransı daha düşük. İsrailliler oğullarının, kocalarının ve kardeşlerinin ölümlerinin somut sonuçlarını görmezler.
Kayıplara karşı tutumun en iyi göstergesi, ordunun en eski ve en çok madalya alan birliklerinden biri olan Golani Tugayı'nın 72 askerinin çatışmada ölmesinin ardından savaştan çekilmesidir.
Son olarak, ezici askeri (ve ahlaki) üstünlüklerini iddia eden İsrail güçleri, Hamas tünel ağını kararlı bir şekilde yok etmek için ne yetenekten ne de istekten yoksun olduklarını kanıtladılar. Tünelleri deniz suyuyla dolduracak teknolojiye sahip olduklarını göstermelerine rağmen, İsrailliler bu taktiği henüz kullanmadılar.
Esirlerin kurtarılması: Berbat bir başarısızlık
Hamas'ı yok etmenin yanı sıra, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısının ilan edilen bir diğer ana hedefi de kalan esirleri kurtarmaktı. Bu amaca ulaşılamadığı gibi, İsrail teslim olmaya çalışan üç esiri öldürmeyi başardı.
Askeri teknoloji: Çok iyi, ancak belirleyici olmayan performans
Askeri teknolojinin pek çok alanında İsrail ordusu dünya lideri olarak bilinmektedir. Donanım ve yazılımlarının çoğu ordunun kendi yüksek beklentilerini karşılamaktadır ve bu da savaş sonrası ihracatını kesinlikle artıracak ve en azından savaşın şaşırtıcı maliyetini kısmen dengelemeye yardımcı olacaktır.
Yeni silah ve sistemler eskileriyle başarılı bir şekilde entegre edildi. İsrail yapımı Eitan zırhlı muharebe aracı, muharebe birimlerine planlanan girişinden bir yıl önce sorunsuz bir şekilde devreye sokuldu. Iron Sting akıllı havan topu ve küçük, basit ve ucuz keşif quadcopter drone'ları gibi yeni ürünler, şehir savaşlarında kayıpları azaltmada değerli olduklarını kanıtladılar.
Mevcut ürünler çok yönlülüklerini kanıtlamış ve yaygınlaşmıştır: Küçük vücut kameraları ve silah kameraları artık tüm ekiplerde kullanılmaktadır, canlı kameralı köpekler bubi tuzağı olduğundan şüphelenilen binaların içinde keşif olanaklarını genişletmiştir.
İsrail ordusunun şüphesiz bir diğer başarısı da muharebe veri bağlantısı iletişimini gerçek zamanlı olarak şifrelenmiş bir şekilde gizli tutmayı başarmasıdır. Bu konuda Hamas’tan kaynaklanan herhangi bir tehlike belirtisi görülmemiştir. Kendini kanıtlamış olan Demir Kubbe füze savunma sistemi de güvenilirliğini korumaya devam etti.
Sadece birkaç silahta sorun yaşandı, örneğin çok övülen Trophy zırhlı araç aktif koruma sistemi yakın muharebede ya çok az işe yaradı ya da hiç işe yaramadı. Başlangıçta bu sisteme aşırı güvenmek İsrail ordusuna savaşın ilk aşamalarında bazı kayıplara mal oldu.
Ancak İsrail ordusunun öğrenme eğrisi oldukça dikti ve Merkava tankının yukarıdan koruma eksikliğinde olduğu gibi, düzeltici eylemler hızlı ve başarılı bir şekilde uygulandı. Ordunun operasyonel başarısına rağmen, hiçbir teknolojisinin gerçek bir oyun değiştirici olmadığı kanıtlandı.
Halkla ilişkiler: Tüm çabalara rağmen tam bir felaket
İsrail'in ezici propaganda mekanizması resmi söylemini yutturmak için çok uğraştı ama sınırlı bir başarı elde etti. Hamas'a "terörist" demek Batı dünyasının çoğunda tuttu ama gezegenin geri kalanı için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Özellikle Arap ve İslam dünyasını hedef alan ve İsrail askeri sözcüsü Yarbay Avichay Adraee tarafından Arap dünyasıyla pekiştirilen Hamas'ı IŞİD'le bir tutma çabaları da fena halde başarısız olmuşa benziyor.
Ancak İsrail'in en büyük başarısızlığı, dünyayı "İsrail'in sivillerin zarar görmesini en aza indirmeye ve uluslararası hukuka uymaya kararlı olduğu" iddiasına inandırma girişimiydi.
İsraillilerin kendileri bile bu iddiaları sorguladı. Hamas savaşçısı olduğu iddia edilen, çoğu kilolu, formsuz ve 40 yaşın üzerinde olan erkeklerin iç çamaşırlarına kadar soyunarak İsrail güçlerine teslim olduğunu gösteren videolara gülüp geçildi ve sonunda bunlar da yalanlandı.
İronik bir şekilde bir Dürzi subayı olan İsrailli Tümgeneral Ghassan Aslian'ın Filistinlileri “hayvani insanlar" olarak tanımlaması gibi insanlıktan çıkarmaya yönelik ifadeler, dayanışmadan çok tiksintiyle sonuçlandı. Dürziler İsrail içinde ayrımcılığa maruz kalan bir Arap azınlık grubudur.
Ancak İsrail askeri harekatının en büyük başarısızlığı, on binlerce sivilin ölümüne neden olan kasıtlı, orantısız ve acımasız aşırı tepkisi olmuştur.
Kesin sayı, şu ana kadar öldürülen 21.800 kişi arasında kaç Hamas savaşçısının bulunduğuna bağlı olacaktır. Eğer İsrail'in 8.500 Hamas savaşçısı olduğu iddiası doğruysa, bu yine de 8.600'ü çocuk olmak üzere 13.300 sivilin öldürüldüğü anlamına gelecektir.
Eğer Hamas 4.000 kişi kaybetmişse -ki ben bu rakamı çok daha inandırıcı buluyorum- İsrail ordusunun kasten ya da ihmali sonucu öldürdüğü sivillerin sayısı 17.000'in çok üzerindedir.
Bu sayı, savaş ne zaman ve nasıl biterse bitsin, ölen sivillerin geri dönüp tüm İsrail'in başına bela olacağına inanan dünyanın dört bir yanındaki pek çok insan tarafından her koşulda kabul edilemez olarak görülüyor.
Al Jazeera için kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Analizde yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.