Bir müddet muhalefette kalan Binyamin Netanyahu bugün iktidar koltuğunu resmen yeniden elde edecek.
Toplam 12 yıl başbakanlık yapmış bir siyasetçi olan Netanyahu sağcı Likud Partisi'nin lideri olarak son seçimlerde merkez sol rakibi Yair Lapid'in iktidarına son verdi.
Böylece Netanyahu, ülke tarihindeki en sağcı hükümetle iktidara gelip başbakanlık koltuğuna oturacak.
Altıncı dönem başbakanlık yapmaya hazırlanan ve yolsuzluk davaları devam eden 73 yaşındaki Netanyahu'nun aşırı sağcı partilerle kurduğu koalisyon insan hakları aktivistleri, uzmanlar ve Filistinliler tarafından eleştiriliyor.
Hatta bazı İsrailli yetkililerin yanı sıra Filistinli devlet yetkilileri de İsrail'in yeni hükümetinin uygulayacağını düşündükleri politikalardan endişe ediyor.
İsrail Demokrasi Enstitüsü Başkanı Yohanan Plesner, "Netanyahu'nun ortakları için rüya bir hükümet kuruluyor." dedi.
Yeni sağcı hükümete işaretle bir taraf için rüyayken diğer taraf için bir kabus haline geleceğini belirten Plesner, yeni hükümetin tamamen daha önce görülmemiş bir gidişata sürüklemesinin beklendiğini söyledi.
Netanyahu, 1 Kasım'daki seçimler öncesinde bir hükümet inşası için ortak liste kapsamında Ultra Ortodoks Yahudi ve aşırı sağcı liderlerle anlaşma sağladı.
Anlaşmanın sağlandığı aşırı sağcı Otzma Yahudit Partisi lideri Itamar Ben-Gvir ve Dindar Siyonist Partisi lideri Bezalel Smotrich daha önce Filistinliler hakkında kışkırtıcı eylemlerde ve açıklamalarda bulunun kişilikler olarak öne çıkıyor.
Itamar Ben-Gvir
Batı Şeria'daki polis gücünden sorumlu yeni kurulan Ulusal Güvenlik Bakanlığının başında olması beklenen Ben-Gvir'in, 2015 yılında işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan El Halil'de Yahudi yerleşimcilere önderlik ederek Filistinli esnafların dükkanlarına zarar verdiği biliniyor.
Filistinlilere ve İsrail'in Arap vatandaşlarına karşı ırkçı tutumlarıyla ün salan Ben-Gvir'in Ulusal Güvenlik Bakanı olacağına ilişkin ilk tartışmalar yapıldığında, Otzma Yahudit liderinin "Yahudilere karşı terör faaliyetlerinin önlenmesi" planlarına sahip olduğu belirtiliyordu. Bu da yerel kaynaklarca, Filistinlilere karşı gelişigüzel operasyonların tatbik edileceği şeklinde yorumlanmıştı.
Ben-Gvir'in ayrıca "İsrail'deki Arap vatandaşların işlediği" suçlara karşı mücadeleyi artıracağı, İsrail güvenlik güçleri içerisinde kritik değişikliklere gideceği ve Arap vekillerle diyaloga girmeden Arap vatandaşlara hitap etmeye çalışacağı aktarılıyordu.
İsrail'in işgali altındaki Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinlileri tehdit etmek amacıyla silah çeken Ben-Gvir, Yahudi yerleşimcileri de silahlanmaya teşvik etmesiyle biliniyordu.
Ulusal Güvenlik Bakanı olması beklenen Ben-Gvir'in göreve geldiğinde, makamını politize ederek Filistinlilere karşı çeşitli siyasi politikalar güdeceği düşünülüyor.
Son dönemde işgal altındaki Batı Şeria'da aşırı sağcı parti yetkililerinin de Yahudi yerleşimcileri teşvik etmesiyle yerleşim birimlerinde silahlanma oranının yükselişte olduğu kaydediliyordu.
Aşırı sağcı ve Arap karşıtı olmasıyla bilinen Itamar Ben-Gvir'in eşi de bu kapsamda silah eğitimi programına katılım sağlamıştı. Yahudi yerleşim yanlısı örgütlerin ve sivil toplum kuruluşlarının Yahudi yerleşimcilerin silah eğitim almasına ilişkin programları finanse ettiği aktarılıyor.
Filistinli mahkumların cezaevi koşulları ağırlaştırılabilir
Öte yandan Ben-Gvir'in Binyamin Netanyahu ile yaptığı koalisyon görüşmelerinde, İsrail'in güvenlik gerekçeleriyle tutukladığı Filistinlilerin hapishanedeki koşullarının ağırlaştırılmasını ve Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya serbest bir şekilde girişini istediği bildirilmişti. Bu da Ben-Gvir'in Ulusal Güvenlik Bakanı olduğunda, Filistinli mahkumlar için daha fazla kısıtlamanın olmasının beklendiği şeklinde yorumlanmıştı. Ben-Gvir'in planları arasında Filistinli mahkumların su tüketimlerinin azaltılması gibi dikkat çeken maddeler de vardı.
Normal şartlarda Netanyahu, Ben-Gvir'in kabinede yer almasına sıcak bakmıyordu ancak aşırı sağcı milletvekilinin son dönemde popülerliğini artırması onu hükümette yer alacak isimler arasında öne çıkardı.
İsrail askerlerine Filistinlilere karşı işledikleri suçlarda dokunulmazlık talebi
Ben-Gvir, İsrailli askerlerin ve polislerin Filistinlilere karşı operasyonları sırasında işledikleri suçlardan muaf sayılmaları için parlamentoda kanun teklifinde bulunmayı planlıyor.
İşledikleri ihlaller çerçevesinde İsrail ordu personelleri ve polis memurlarının yargılanmaları ve soruşturmaları karşısında getirilmesi düşünülen dokunulmazlık yasasının, Ben-Gvir'in liderliğini yaptığı Otzma Yehudit Partisi ve Binyamin Netanyahu başkanlığındaki Likud Partisi arasındaki koalisyon müzakerelerinde masaya yatırıldığı bildiriliyordu.
Otzma Yehudit koalisyon görüşmeleri ekibinden Chanamel Dorfman yaptığı açıklamada, İsrailli askerlere ve polislere dokunulmazlık sağlanmasında ve İsrail'in ateş açma politikasında değişiklikler yapılmasında ısrarcı olduklarını söyledi.
Dorfman ayrıca ateş açma politikası değiştirilmediği ve İsrailli askerlere ve polis memurlarına dokunulmazlık sağlanmadığı müddetçe hükümete katılmayacaklarının sinyalini verdi.
Ben-Gvir öncülüğündeki Otzma Yehudit partisinin koalisyon içerisinde yer almadığı takdirde, Netanyahu'nun bir hükümet kurmaktan uzak kalacağı düşünülüyor.
İsrail'in ateş açma politikası
İsrail'in ateş açma politikasına göre, gerçek mermiler iki durumda kullanılıyor. Birinci durumda İsrail askerleri, hayati risk içeren bir olayla karşı karşıya kaldığında öldürmek için ateş açılabiliyor. İkinci durumda ise İsrail askerleri, Filistinlileri gözaltına alma sürecinde, uyarıda bulunup havaya ateş açmalarının ardından herhangi bir kimsenin zarar görmeyeceğinden emin olduklarında Filistinlilerin bacaklarına ateş edebiliyor.
Ancak İsrail'in söz konusu ateş açma politikasının birçok sivil Filistinliyi öldürmesi önünde engel oluşturamadığı biliniyor.
İsrail'deki yeni hükümette Ulusal Güvenlik Bakanı olması beklenen Ben-Gvir, Filistinlilere karşı suikast girişimlerinin yürütülmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Ben-Gvir'in İsrail'in ateş açma politikasında istediği değişiklik kapsamında İsrail askerlerinin Filistinlilere karşı silahlı müdahalesinde 'esnemeler' sağlanacağı düşünülüyor.
İslami Cihad'tan Ben-Gvir'e tehdit
Öte yandan Filistin İslami Cihad Hareketi, yeni kurulacak İsrail hükümetinde Ulusal Güvenlik Bakanı olması beklenen aşırı sağcı Itamar Ben-Gvir'i tehdit etmişti.
İslami Cihad'ın Batı Şeria Sözcüsü Tarık İzzeddin, yaptığı bir raçıklamada, aşırı sağcı lider Ben-Gvir'in 2001 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesince öldürülen Rehavam Ze'evi ile aynı kaderi paylaşacağını vurguladı.
İzzeddin ayrıca, Ben-Gvir'in Ulusal Güvenlik Bakanı olacağına atıfla "bu durumun ölümünün hızlı bir şekilde gerçekleşmesiyle sonuçlanacağına" değindi.
Filistinlilerin İsrail ve Batı Şeria'dan sürgün edilmesini savunan ve aynı zamanda dönemin İsrail Turizm Bakanı olan Rehavam Ze'evi 2001 yılında öldürülmüştü.
Benzer sürgün politikasını savunan Meir Kahane'nin 'müridi' olan Ben-Gvir'in de daha önce benzer söylemlere sahip olmasından dolayı Filistin İslami Cihad Hareketince tehdit edildiği düşünülüyor.
Ben-Gvir, İsrail seçimlerine doğru giden süreçte bu söylemlerden uzaklaştığını iddia etmiş fakat aşırı sağcı lider, "hain" olarak nitelediği Arapları bölgeden kovmak istediğini söylemekten de çekinmemişti.
Otzma Yehudit lideri Ben-Gvir'in "hain" tanımlamasıyla birçok Filistinlinin güvenlik durumunun riske girebileceğinden endişe ediliyor.
"Tehditler beni caydıramaz"
Öte yandan Ben-Gvir, İslami Cihad Hareketi'nin açıklamalarına karşılık olarak "Terör örgütünün tehditleri beni caydırmaz. İsrail'in güvenliğini yeniden sağlama konusunda kararlıyız." diye konuştu.
Hükümetin ivedilikle kurulması çağrısını yapan Ben-Gvir böylece İslami Cihad'ı "yerle bir edeceklerini" söyledi.
Ben-Gvir'in Ulusal Güvenlik Bakanı olarak göreve başlamasıyla bilhassa işgal altındaki Batı Şeria'da gerilimin daha da şiddetli boyutta tırmanması bekleniyor.
Yeni hükümetin Yahudi yerleşimci yerlerini genişletme stratejisi
İsrail'de kurulacak yeni hükümetin Yahudi yerleşimci politikası da gündemde.
Dahası Netanyahu'nun Likud partisinin yayımladığı yeni hükümetin politikalarını içeren bir raporda, öncelikler listesinde Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinin birinci sırada yer alacağı vurgulandı.
Bu durum Batı Şeria'da Filistinlilere ait evlerin ve yerleşim yerlerinin daha çok yıkılacağı ve Yahudi yerleşim yerlerinin yapılacağı endişesiyle karşılandı.
Söz konusu raporda, "önceliğin İsrail topraklarının her adımında Yahudi yerleşim yerlerini kalkındırmak ve ilerletmek" bilgisi yer alırken "Celile, Negev, Golan Tepeleri ile Batı Şeria'nın Tevrat'taki ismi olan Yahudiye ve Samarya bölgeleri İsrail topraklarına örnek olarak" adlandırıldı.
Uluslararası toplumun İsrail'in işgali altındaki Batı Şeria'da bulunan Yahudi yerleşimleri yasa dışı olarak tanımlamasına rağmen yeni hükümetin bu bölgede Yahudi yerleşimini genişletme politikasının hak ihlallerinden öteye geçeceği ve "şiddeti tırmandıracağı" şeklinde yorumlanıyor.
Bezalel Smotrich
İsrail'in yeni hükümetinde Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerini kalkındırma ve genişletme stratejisinin en büyük destekçilerinden biri de Dindar Siyonist Partisi lideri Bezalel Smotrich. Smotrich, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan yasa dışı Yahudi yerleşimlerinin bulunduğu bölgelerin İsrail tarafından ilhak edilmesini savunuyor. İsrail'in bu bölgeleri ilhakı, Batı Şeria'nın büyük ölçüde parçalanması anlamına gelecek.
Bezalel Smotrich'in haziran ayı ortalarında İsrail egemenliğinin, işgal altındaki Batı Şeria'da hakim olmasını amaçlayan bir yasa tasarısını İsrail meclisinde (Knesset) teklif etmeyi planladığı duyurulmuştu.
Smotrich'in planladığı söz konusu yasa tasarısının meclisten geçmesi halinde, İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak edip, yasalarını orada uygulamaya geçirebilecekti.
Söz konusu plan, Yahudi yerleşimci gruplarca 'sevinçle' karşılanmıştı. 'Hebron Dağı Bölge Konseyi' Başkanı Yochai Damari, İsrail egemenliğinin Batı Şeria'da 'derhal' uygulanmasını ümit ettiğini söyledi. Batı Şeria'daki 750 bin Yahudi yerleşimciye atıf yapan Damari, bunların devlete katkı sağlamasına rağmen "İsrail devletinin" haklarına yeterince sahip olamamalarından yakınmıştı.
Eski hükümetin yerleşimci politikasını eleştiren Dindar Siyonist partisi yetkilileri, Siyonizm'in herhangi bir siyasi atılımdan daha fazla öneme sahip olduğunu savunmuştu.
Smotrich'in Batı Şeria'nın ilhakına giden yolda Ben-Gvir'in de bahse konu olan stratejinin en büyük destekçilerinden olduğu belirtiliyordu. Ben Gvir'in, Likud lideri Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Batı Şeria'daki bazı yerleşimlerin hukuki kapsama alınması konusunda anlaştığı ifade edilmişti. Bu kapsamda, hükümetin kurulmasından sonra 60 gün içerisinde bu yerleşimlere hukuki statü verileceği aktarılmıştı.
Maliye Bakanlığı Smotrich'in
Dindar Siyonist Partisi lideri Smotrich başlangıçta Savunma Bakanlığı yetkisini talep ediyordu. Ancak bu durum, Netanyahu ile olan görüşmelerin sekteye uğramasına yol açmıştı. Yapılan son görüşmelerde ise Smotrich'in Maliye Bakanı olmayı kabul ettiği bildirildi.
Bu kapsamda Maliye Bakanlığını elde eden Smotrich, Netanyahu ile koordinasyon içinde Batı Şeria'da Yahudi yerleşim faaliyetleri konusundaki yetkiyi de üstlenecek.
Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi pazartesi günü Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Savunma Bakanlığında Smotrich için yeni bir bakanlık görevinin kurulmasına ilişkin endişelerini dile getirdi. Söz konusu makam, Batı Şeria'daki "sivil işlerin" yönetiminden sorumlu olacak.
İsrail parlamentosu geçtiğimiz günlerde iki bakanın aynı bakanlık ofisinde görev yapmasına izin veren yasayı onaylamıştı.
Yasaya göre, aşırı sağcı Dindar Siyonist Partisi lideri Bezalel Smotrich veya onun göreve getireceği bir kişi, Savunma Bakanlığı bünyesinde İsrail'in işgali altındaki Batı Şeria'yı yöneten ofisin başına geçecek
Yasanın, Smotrich'e 500 bin Yahudi yerleşimcinin ve 300 bin Filistinlinin yaşadığı işgal altındaki Batı Şeria'nın C Bölgesinin kontrolü vereceği belirtiliyor. C Bölgesi, Batı Şeria'nın yüzde 60'ını oluşturuyor.
Ben-Gvir ve Smotrich'in desteğiyle Netanyahu'nun Yahudi yerleşim yerlerinin genişletileceğine ilişkin açıklamalar yapması sonrası ABD'den tepki gelmişti. Ancak ABD'nin tepkisinin İsrailli önde gelen 3 ismi planlarından geri dönmelerine yetmeyeceği düşünülüyor.
"Batı Şeria'da çatışmalar artacak"
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Batı Şeria'nın ilhakı girişimine ve Yahudi yerleşim yerlerinin genişletilmesine karşı çıkacağını duyurmuştu. Söz konusu açıklamaya rağmen gün geçtikçe Batı Şeria'da kademeli bir şekilde Filistinlilerin evlerinin yıkıldığı ve Yahudi yerleşim yeri varlığının arttığı gözlemleniyor.
Öte yandan Ben-Gvir ve Smotrich de yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinde yaşamlarını sürdürüyor.
Uzmanlar, Netanyahu'nun, sahip olduğu yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanmak suçlarının düşürülmesi umuduyla aşırı sağcılara "geniş imtiyazlar tanıdığını" savunuyor.
2023 yılı için İsrail'in Batı Şeria'daki operasyonlarını daha fazla artıracağı, Yahudi yerleşimcilere ve radikal Yahudilere daha fazla taviz vereceği, bunun da İsrail-Filistin çatışmasının daha da artmasıyla sonuçlanacağı düşünülüyor.
Kaynak: Mepa News