İsrail’in, muhasara altındaki Gazze Şeridine yönelik 7 Ekim tarihinde başlattığı topyekûn saldırılarda şu ana kadar 6000’den fazla insan öldürüldü. Saldırılara iştirak eden ABD, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerinde de aralarında bulunduğu yabancı devletlerde doğmuş İsrailli askerlerin sayısı ile alakalı akıllarda bazı soru işaretleri oluştu.
17 yıldır sıkı bir İsrail muhasarası altında yaşayan yoğun nüfuslu Gazze’den gelen savaşçıların 7 Ekim günü İsrail topraklarına gerçekleştirdiği saldırılarda ölen 1400 İsrailliden bir tanesi de 20 yaşındaki İngiltere vatandaşı Onbaşı Nathanel Young idi.
Hamas üyeleri tarafından hedef alınan Supernova müzik festivalinde güvenlik olarak çalışan 26 yaşındaki bir başka İngiltere vatandaşı Jake Marlove da ölenler arasındaydı.
Geçtiğimiz Pazar günü İsrail’in kuzeyinin hedef alındığı ve Hizbullah tarafından yapıldığından şüphelenilen füze saldırı neticesinde Maryland (ABD) doğumlu 22 yaşındaki Omer Balva da öldü.
Yabancı devletler ve silahlı gruplar için savaşan Avrupalı ve Amerikalıların geçtiğimiz son birkaç yıl içinde artması nedeniyle başlayan tartışmalar herkesin malumu, biz de The New Arab olarak bunun İsrail ayağını inceledik.
İsrail ordusunda kimler savaşabilir?
İsrail devletinin uygulamakta olduğu ‘Mahal Programı (Mitnadvel Hutz LaAretz)’ gereği İsrail ordusuna dünyanın hangi noktasından olursa olsun Yahudileri silah altına alabilme yetkisi verilmiştir.
Bu program sayesinde, en az bir dedesi veya ninesi Yahudi olmak şartıyla 24 yaşından küçük erkekler ile 21 yaşından küçük kadınlar, İsrail vatandaşlığı olmasa dahi başvurdukları takdirde İsrail Silahlı Kuvvetleri bünyesinde 18 ile 24 ay görev yapabilirler.
Buna ilaveten her Yahudi bireyin İsrail devleti vatandaşı olma hakkı bulunmaktadır. Bu haktan yararlanarak çifte vatandaşlık alan yabancıların çoğu İsrail ordusu bünyesinde aktif, yedek veya gönüllü olarak görev almaktadır.
Böyle bir şey İsrail dışında da hukuki mi?
Neredeyse hiçbir Batılı devletin, vatandaşlarını İsrail için savaşmaktan alıkoyacak bir kanunu yok. 7 Ekim saldırısından sonra 360 bin yedek askerin göreve çağrılmasının ardından 100’den fazla İngiliz de İsrail’e giderek orduya teslim oldu.
İngiltere-İsrail çifte vatandaşı olan bu insanların çoğu gönüllü olarak değil doğrudan resmi olarak İsrail ordusu yedek askeri oldular.
7 Ekim saldırısının ardından ABD’de de benzer şeyler yaşandı ve birçok ABD-İsrail çifte vatandaşı orduya katılmak üzere İsrail’e gitti.
İsrail’in 2014 yılındaki Gazze saldırıları sırasında açıklanan verilere göre İsrail vatandaşı olmamasına rağmen her yıl 800 ile 1000 kişi İsrail ordusunda gönüllü olarak yabancı askerlik yapmaktadır. Resmi kayıtlara göre şu anda İsrail ordusu bünyesinde toplamda 4 bin 600 yabancı savaşçı (bu insanların İsrail vatandaşı olmadığını bir kez daha vurgulayalım) ve bunlara ilaveten çifte vatandaşlığa sahip çok sayıda aktif ve yedek asker görev yapmaktadır.
Yahudilik Ruslarla Ukraynalıları bile birleştirdi. Moskova ile Kiev arasında son derece bir kanlı savaş yaşanıyor olmasına rağmen her iki devletin vatandaşlarından gönüllü olarak İsrail ordusuna katılımlar yaşandı.
Neden bu kadar çok Avrupalı ve Amerikalı Yahudi İsrail ordusunda gönüllü görev alıyor?
İsrail ordusuna yazılan tek tek her yabancı savaşçının motivasyon kaynaklarını açıklamak imkansızdır fakat bu kararı almalarındaki en büyük etken “kimlik” kavramıdır. Ottawa’da (Kanada) doğup neredeyse tüm hayatını bu şehirde geçiren 21 yaşındaki Temima Silver, CBC’ye verdiği röportajda İsrail ordusuna katılma sebebinin 7 Ekim saldırısı ve “(İsrail için) ayağa kalkıp fiziksel olarak bir şeyler yapmak” olduğunu söyledi.
Temima röportajın devamında ise son saldırının ardından Kanada’da “dipten gelen bir Yahudi karşıtlığı” hissettiğini söyleyerek Siyonizm karşıtlığı ile Yahudi karşıtlığının aynı şey olduğunu iddia etti ancak bu görüş çok sayıda Filistin yanlısı uzman tarafından reddedilmektedir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’yi tekrar işgal etmek için hazırlanan komandolara şu şekilde hitap etti: “Canımız için savaşıyoruz, evimiz için savaşıyoruz. Abartmıyorum, olanı söylüyorum, bu savaş işte o savaştır. Ya öleceğiz ya da öldürüleceğiz ve onların ölmesi gerek.”
Durumu takip edenler biliyor ki bu tür hareketler Netanyahu’nun kendi propagandasını yapma girişimleri olup kendisinin bahsettiği gibi İsrail açısından varoluşsal bir tehlike yoktur. Ancak yine de bu söylem, tıpkı Temima Silver’ın sebeplerini saydığı vakada görülebileceği üzere genç Yahudilerin İsrail ordusuna katılmaları için onları cesaretlendirmek için birebirdir.
Yabancı bir devlet için savaşmak nasıl hukuki olabiliyor?
İsrail’in 2014 yılında Gazze’ye açtığı savaşa iştirak ederek işgal altındaki bölgelerde görev yapmış İngiliz vatandaşlarının, İngilizlerin yabancı bir ordu veya kuvvet bayrağı altında savaşmasını yasaklayan 1870 sayısı Yabancı Askerlik Kanunu maddeleri gereği yargılanması için o dönemki İngiltere hükümetine başvuruda bulunulmuştu.
İngiliz hükümeti ise cevaben mevzubahis kanunun İsrail için geçerli olmadığını zira bu kanun gereği İngiliz vatandaşların sadece yabancı bir orduya karşı savaşmasının yasak olduğunu ve İngiltere Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımadığı için ortada hukuki açıdan herhangi bir sorun olmadığını söylemişti.
Bu hüküm gereği, İsrail bir devlete değil bir örgüt olan Hamas’a savaş açtığı için İsrail ordusunda görev alan yabancı savaşçılar teknik olarak bir suç işlememektedir.
Ancak Suriye’deki Esed karşıtı gruplar veya Kürt grupların çatısı altında savaşan İngiliz vatandaşlarının geri döndüklerinde sorguya alınmaları veya haklarında dava açılması ve hatta IŞİD safında savaşanların hapse atılmaları nedeniyle İngiliz hükümetine bu hususta çifte standart uyguladığı suçlamaları yöneltildi.
İsrail ordusunun savaş suçları işlediği iddiaları ne olacak?
İsrail, 7 Ekim’den bu yana 2 bin 400’den fazlası çocuk olmak üzere çoğunluğu sivil yaklaşık 6000 Filistinliyi öldürdü.
Okullar, hastaneler ve pazar yerleri İsrail Hava Kuvvetleri tarafından devamlı şekilde hedef alınırken her an başlaması muhtemel kara harekâtının da çok daha fazla sivilin ölümüne yol açacağı kesin.
1967 yılından beri Filistin topraklarını hukuksuz bir şekilde işgal altında tutan İsrail ordusu; Filistinliler, uluslararası insan hakları grupları ve bizzat BM tarafından çeşitli savaş suçları işlemekle suçlanmaktadır.
İsrail’in sergilediği vahşet küresel çapta birçok devlet ve kurum tarafından kınanmasına rağmen İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve ABD Başkanı Joe Biden da dâhil olmak üzere çok sayıda İngiliz ve Amerikalı siyasetçi yaşanmakta olan savaşın İsrail’in “kendini savunma hakkı” olduğunu kabul etmekte ve İsrail’in Gazze’ye yönelik ölümcül saldırılarına destek vermektedir.
Bu tavır, İngiltere, ABD ve AB devletlerinin, İsrail’in Filistin topraklarında işgalci olduğunu resmi olarak kabul etmesiyle bağdaşmamaktadır.
İsrail’in Gazze’de hedef ayırt etmeksizin gerçekleştirdiği saldırılarda binlerce insan yaralanmasına, sakat kalmasına ve ölmesine rağmen Batılı güçlerin İsrail’e göstermekte olduğu neredeyse sınırsız desteğe bakılırsa bu devletlerin kendi vatandaşlarını İsrail ordusunda görev yaptıkları için yargılaması pek de olası değildir.
New Arab'da yayınlanan bu analiz-haber, Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. İçerikte yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.