İmparatorluk macerasına 16'ncı yüzyıl ve sonrasında hız veren Rusya, birkaç yüzyıl içerisinde Avrasya'da oldukça geniş toprakları hakimiyeti altına aldı.
Sahip olduğu büyük askeri gücün yanı sıra hedef aldığı topraklardaki siyasi istikrarsızlık ve geri kalmışlık, Rusya'nın emperyal macerasında önünü açan etkenler oldu.
Rus Çarlığı'nın Kafkasya ve Asya yönündeki ilerleyişinde hakimiyeti altına aldığı toprakların önemli bir bölümünde Türk ve Moğol asıllı halklar yaşamaktaydı. Rus Çarlığı 1552 yılında Kazan, 1556 yılında Astrahan, 1580-1780 yılları arasında Sibirya gibi toprakları kendisine bağladı. Zaman içerisinde Rus yayılmacılığı Asya'nın kuzey ve orta kesimleriyle Kafkasya'ı, Kırım ve kuzeyi ile Doğu Avrupa'yı kontrolüne alan bir güç haline dönüştü.
1917 yılındaki Bolşevik İhtilali ve sonrasında yaşanan iç savaşın ardından gücünü pekiştiren sosyalist devrim, Rus egemenliğini daha geniş bölgelere yayacaktı. Ancak devrimin tamamlanmasından önce Rus Çarlığı geniş kapsamlı bir parçalanma yaşadı ve Rus kontrolündeki birçok bölge bağımsızlığını elde etti. Fakat zaman içerisinde Kızıl Ordu'nun askeri gücü bu bölgeleri geri kazanmayı başardı.
20'nci yüzyılın ortalarına gelindiğinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ismi altında Rus egemenliği yaklaşık 22.5 milyon kilometrekarelik bir alana yayılmış durumdaydı.
Sovyetler Birliği'nin dağılma süreci
Rusya'nın emperyal kazanımlarını kaybettiği en kapsamlı süreç ise Sovyetler Birliği'nin dağılması döneminde yaşanacaktı.
Sovyetler Birliği'nin, egemenliği altında bulunan onlarca farklı millet ve devleti bir arada tutacak potansiyeli yitirmesi sonrasında, bu devletler birer birer bağımsızlığını ilan etmeye başladı. Sovyetler Birliği'nin bu gücü kaybetme sürecinde ve söz konusu devletlerin bağımsızlığında, 1945 yılından itibaren devam eden ve 1980'lerde ikinci perdesi başlamış olan Soğuk Savaş sürecinin önemli bir etkisi bulunuyordu.
Rus merkezi devletinin askeri, siyasi, sosyal ve iktisadi etkisini yitirmesinin ardından, asırlardır inşa edilen Rus etki alanından çıkmayı başarabilen ve bağımsızlık kararları ABD'nin liderlik ettiği Batı bloku tarafından desteklenen çok sayıda devlet bağımsız oldu. Bu devletlerin çoğunluğu kısa bir süre içerisinde Batı bloku tarafından absorbe edildi, halkları globalleşen dünyanın yaşam tarzlarını benimseyerek Rus egemenliğiyle olan muhtemel ilişkilerine de tamamen son vermiş oldular.
Dağılma sürecine rağmen varlığını sürdüren Rus İmparatorluğu
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bir kısım devlet kendi bağımsız seyrinde varlığına devam etti. Bunların dışında eski Rus toprakları içerisinde kalan millet ve devletlerin seyirleri ise farklı şekillerde oldu.
- Asya'daki Türki cumhuriyetler gibi kimi devletlerde Sovyet döneminin yönetim alışkanlıkları devam etti ve eski dönemin idarecileri başta kalarak Rusya ile yakın ilişkilerini sürdürdüler.
- Çeçenistan gibi bağımsızlığını kazanmak isteyen ancak askeri ve siyasi gücü buna yetmeyen devletler Rusya tarafından zor kullanılarak işgal edildi.
- Rus topraklarının içerisinde kalan ve Ruslar dışındaki etnik unsurlara ev sahipliği yapan cumhuriyetlerin büyük kısmı yeni oluşturulan Rusya Federasyonu ile mutabakat imzalayarak federasyona katıldı.
Bunların yanı sıra Rusya, Rusların yaşadığı eski topraklarında da hak iddia etmeyi ve zaman zaman askeri harekatlarla bu bölgeleri hedef almaya devam etti. Bunların sonuncusu 2022 yılında Ukrayna'yı hedef alan askeri işgaldi.
Sovyetler Birliği dağılmış olsa da Rusya, 16'ncı yüzyıldan itibaren etkisini yaydığı ve egemenliği altına aldığı toprakların önemli bir bölümünde varlığını sürdürdü. Bu açıdan Rusya, klasik dönemin sömürgeci güçleri arasında halen en fazla sömürge toprağını elinde bulunduran ülke olarak nitelenebilir.
Rusya dağılmaya mahkum mu?
Rusya araştırmacılarının önemli bir bölümü halen Rusya'nın parçalanmasının bir ihtimal olduğu ve bu ihtimalin zaman içerisinde arttığı görüşünde.
Rusya'nın kontrolü altındaki mevcut topraklar 83 federal bölgeden oluşuyor. Bu bölgeler 46 oblast, 21 cumhuriyet, 9 kray, 4 özerk okrug, 2 federal şehir ve 1 özerk oblasttan müteşekkil.
Bu toprakların önemli bir kısmında, etnik olarak Ruslarla bağlantılı olmayan halklar yaşıyor. Bunların büyük bir kısmı Türk, Moğol ve Kafkas asıllı çeşitli unsurlar. Rus egemenliği altında Adige Cumhuriyeti, Başkurdistan, Buryatya, Altay Cumhuriyeti, Dağıstan, İnguşetya, Kabardey-Balkarya, Kalmıkya, Karaçay-Çerkesya, Hakasya, Yakutistan, Tataristan, Tuva Cumhuriyeti, Çeçenistan, Çuvaşistan, Astrahan, Kırım gibi farklı bölgelerde Rus dışı etnik grupların varlığı oldukça fazla. Nüfus verilerine dair resmi rakamların Rusya tarafından yayınlandığını ve gerçekte Rus dışı etnik grupların varlığının çok daha fazla olduğu ihtimali de göz önünde bulundurmak gerekir.
Rusya'daki etnik dağılımı anlamak için bazı haritalara göz atılabilir.
Bölgelere göre etnik Rusların toplam nüfusa oranı:
Federal bölge bazında en kalabalık birinci ve ikinci etnik gruplar:
Etnik dağılım haritası:
Rusya'nın bu bölgelerde ortak yaşam ve ortak kimliği inşa edebilecek yeterli bir sosyal ve siyasi gücünün bulunmadığı, bu bölgelerin askeri ve iktisadi güç ekseninde Rusya ile bağlı olduğu vurgulanıyor.
Bu paralelde Ukrayna savaşının ardından Rusya'nın askeri gücünün ciddi bir darbe alması ve sorgulanmaya başlanması, Rusya Federasyonu'nu bir arada tutan yegane gücün de ortadan kalkması anlamına gelebilir. Sovyetler Birliği'nin de benzer şekilde 1979-1989 döneminde Afganistan'da ağır kayıplar yaşadığı vurgulanıyor. Sovyetler Birliği bu savaşta aldığı darbelerin de tesiriyle, iktisadi ve askeri güçle bir arada tuttuğu topraklarının bütünlüğünü korumayı başaramamış, 1991 yılında dağılmaya mahkum olmuştu.
Rusya Federasyonu'nun da orta vadede benzer bir sona mahkum olduğu tartışmaları halen sürüyor. Böylesi bir durum Rusya içerisindeki halkların reflekslerine ve dış etkiye göre şekillenecek olsa da Rusya'nın dağılma akıbetiyle karşılaşıp karşılaşmayacağını zaman gösterecek.
Kaynak: Mepa News