İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu hafta yaptığı açıklamada, Hamas öncülüğündeki Filistinli grupların 7 Ekim'deki ölümcül sınır ötesi baskınına cevaben Hamas'ı iktidardan uzaklaştırdıktan sonra İsrail'in Gazze'de süresiz olarak "genel güvenlik sorumluluğunu" sürdüreceğini söyledi.
Tecrübeler, İsrail'in herhangi bir askeri güvenlik rolünün Filistinliler ve uluslararası toplumun büyük bir kısmı tarafından bir tür askeri işgal olarak görüleceğini gösteriyor. Bu da idari sorumluluğu Filistin Yönetimi'ne ya da dost Arap devletlerine devretme planlarını zorlaştırabilir ve İsrail'i bir yıpratma savaşına sürükleme riski doğurabilir.
İsrail, Hamas'ın Gazze'deki 16 yıllık iktidarını sona erdirmeyi ve askeri altyapısının çoğunu dağıtmayı başarsa dahi, İsrail güçlerinin varlığının 1967'den 2005'e kadarki dönemde olduğu gibi bir direnişi körüklemesi kuvvetle muhtemel. O dönem iki Filistin ayaklanmasına ve Hamas'ın yükselişine sahne olmuştu.
İsrail'in Savaş Kabinesi'nden Benny Gantz Çarşamba günü Gazze için hala uzun vadeli bir plan olmadığını kabul etti. Herhangi bir planın İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini söyledi.
Gazetecilere verdiği demeçte Gantz, "Uygun olduğunu düşündüğümüz herhangi bir mekanizma bulabiliriz, ancak Hamas bunun bir parçası olmayacak" dedi ve ekledi: "Hamas rejimini değiştirmemiz ve güvenlik konusunda üstünlük sağlamamız gerekiyor."
Alenen işgal
1967 yılında Ortadoğu'da yaşanan savaşta İsrail, Filistinlilerin gelecekte bir devlet kurmak istedikleri Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü ele geçirdi. İsrail, Eski Şehir ve hassas dini mekanlara ev sahipliği yapan Doğu Kudüs'ü ilhak etti -uluslararası toplum tarafından tanınmayan bir hareket- ve şehrin tamamını kendi başkenti olarak görüyor.
İsrail ordusu on yıllar boyunca Batı Şeria ve Gazze'yi doğrudan yönetti ve milyonlarca Filistinlinin temel haklarını elinden aldı. Askerler kontrol noktalarında konuşlandı ve İsrail yönetimine karşı çıkan Filistinlileri ve diğer silahlı grupları hedef alan düzenli tutuklama baskınları gerçekleştirdi.
İsrail ayrıca her üç bölgede de Yahudi yerleşimleri inşa etti. Ancak Filistinliler ve uluslararası toplumun çoğu bu yerleşimleri yasa dışı kabul etmektedir.
Yirmi yıllık askeri yönetimin ardından Filistinliler 1980'lerin sonunda ilk intifadayı ya da diğer adıyla ayaklanmayı başlattılar. Bu aynı zamanda Hamas'ın ilk kez silahlı kanadı olan bir siyasi hareket olarak ortaya çıktığı ve seküler Filistin Kurtuluş Örgütü'nün ulusal mücadele liderliğine meydan okuduğu zamandı.
Batı Şeria modeli
1990'ların ortalarında Oslo Anlaşmaları olarak bilinen geçici barış anlaşmaları, Batı Şeria ve Gazze'de İsrail'in yanında bağımsız bir Filistin devletine giden yolu açmayı amaçlayan bir özerklik hükümeti olarak Filistin Yönetimi'ni kurdu.
Bir dizi Amerikan başkanının barış girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Filistin Yönetimi 2007 yılında Gazze'nin kontrolünü Hamas'a kaptırdı.
Böylece Filistin Yönetimi İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın yaklaşık yüzde 40'ından sorumluluğunu sürdürdü. Yetkileri büyük ölçüde idari olmakla birlikte bir polis gücü de bulunduruyor. Genel güvenlik denetimi ise İsrail'in elinde.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, büyük ölçüde Filistinlilerin devlet olma umutları neredeyse yok olmuşken güçlerinin güvenlik konusunda İsrail ile işbirliği yapması nedeniyle hiç sevilmiyor. Pek çok Filistinli Filistin Yönetimi'ni sonu gelmeyen bir işgalin taşeronu olarak görüyor.
İsrail on binlerce askerini Batı Şeria'da konuşlandırmış durumda. Bu askerler 500.000'den fazla Yahudi yerleşimcinin güvenliğini sağlıyor ve gece baskınları düzenleyerek Filistinlilerle silahlı çatışmalara giriyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Filistin Yönetimi'nin savaştan sonra Gazze'ye dönebileceğini öne sürdü. Filistin devletine yönelik somut adımlarla bağlantılı olmadığı sürece bu durum Abbas'ın kendi halkı nezdindeki meşruiyetini daha da sarsabilir.
Arap liderler, hatta İsrail'e yakın olanlar dahi, Gazze'nin kontrolüne yardım etmek için devreye girerlerse muhtemelen benzer bir tepkiyle karşılaşacaklardır.
Gazze modeli
Peki ya ılımlı Filistinlilerin Gazze'de güvenliği sağladığı ve İsrail'in sadece kesinlikle gerekli gördüğü durumlarda müdahale ettiği ufuk ötesi bir varlığa ne dersiniz?
Bu da denendi.
2005 yılında, ikinci ve çok daha şiddetli bir intifadanın ardından, İsrail Gazze'den askerlerini ve 8.000'den fazla yerleşimciyi geri çekti. Bölgeyi Filistin Yönetimi yönetti ancak İsrail, hava sahasını, kıyı şeridini ve bir sınır kapısı hariç tüm sınır kapılarını kontrol etmeye devam etti.
Ertesi yıl Filistin'de yapılan seçimleri Hamas'ın kazanması uluslararası boykota ve ciddi bir mali krize yol açtı. Aylarca süren karışıklık, Haziran 2007'de Hamas'ın Abbas'a bağlı güçleri bir hafta süren sokak çatışmalarında saf dışı bırakmasıyla iyice alevlendi.
İsrail ve Mısır Gazze'ye abluka uygulayarak ticareti ve seyahati ciddi şekilde kısıtladı. Filistinliler ve insan hakları grupları bunu bir tür toplu cezalandırma olarak değerlendirdi. Abluka Gazze'nin 2.3 milyon sakini arasında yaygın bir sefalete neden oldu.
Çoğu Batılı ülke gibi İsrail de Hamas'ı bir "terör örgütü" olarak görüyor. Hamas İsrail'in varlığını hiçbir zaman tanımadı ve silahlı mücadele yoluyla onu yok etmeye kararlı.
Ancak dört savaşa sahne olan 16 yıl boyunca iki taraf, Hamas'ın roket saldırılarını durdurması ve daha radikal silahlı grupları dizginlemesi karşılığında İsrail'in ablukayı hafiflettiği çeşitli ilan edilmemiş ateşkeslere girdi.
İsrail için bu anlaşma ideal olmaktan uzaktı ancak diğer seçeneklere göre tercih edilebilirdi ve yıllar süren göreceli bir sakinlik sağladı.
Lübnan modeli
İsrail 1978'de ve ardından 1982'de Filistinli direnişçilere karşı savaşmak üzere Güney Lübnan'ı işgal etti.
Bu durum, İsrail'den silah ve eğitim alan yerel müttefik Güney Lübnan Ordusu aracılığıyla uygulanan 18 yıllık bir işgale yol açtı.
1982 yılında Lübnan Hizbullahı, İsrail güçlerini ülkeden çıkarmak amacıyla İran'ın desteğiyle kuruldu. Hem Lübnan güçlerine hem de İsrail birliklerine saldırılar düzenledi ve sonunda İsrail'in 2000 yılında işgal ettiği bölgelerden çekilmeye zorladı.
Güney Lübnan Ordusu hızla çöktü ve Hizbullah tarafından doldurulan bir boşluk oluştu. Grup 2006 yılında İsrail ile bir ay süren bir savaşta karşı karşıya geldi.
Bugün Hizbullah Lübnan'daki en büyük güç. Tahminen 150.000 roket ve füzeye sahip olan örgüt İsrail tarafından büyük bir tehdit olarak görülüyor.
Başka bir yol mu?
İsrail Gazze'ye yönelik gelişen planları hakkında karışık açıklamalar yapıyor.
Liderler Gazze'yi yeniden işgal etmek istemediklerini söylüyor. Aynı zamanda askerlerin çatışmalar yatıştıktan sonra da Gazze'de serbestçe hareket edebilmeleri gerektiğini söylüyorlar.
Gantz Çarşamba günü yaptığı açıklamada "Operasyonun uzunluğu konusunda herhangi bir sınırlama yok" dedi.
Bu, birliklerin bölge içinde ya da sınır boyunca konuşlandırılması anlamına gelebilir.
Bazı yetkililer Filistinlileri sınırdan uzak tutmak için bir tampon bölge oluşturulmasını tartışıyor. ABD de dahil olmak üzere diğerleri ise Filistin Yönetimi'nin geri dönmesi çağrısında bulunuyor.
Gantz, Gazze için gelecekte yapılacak herhangi bir düzenlemenin, İsrail'in Hizbullah ve Batı Şeria ile olan kuzey cephesinin sakinleştirilmesine bağlı olmasını önerdi.
Batı Şeria için İncil'deki tabiri kullanan Gantz, "Gazze bölgesi güvenli hale geldiğinde, kuzey bölgesi güvenli hale geldiğinde ve Judea ve Samaria bölgesi sakinleştiğinde, Gazze için alternatif bir mekanizmayı gözden geçireceğiz" dedi.
Bu açıklamanın ne anlama geldiği ise bilinmiyor...
Associated Press için Josef Federman tarafından kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Analizdeki ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.