Myanmar ordusunun, 25 Ağustos 2017'de silahlı gruplar olduğunu iddia ederek Arakan'da sivillere yönelik düzenlediği katliamın üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, yıllardır zulme maruz kalan Müslüman azınlığın gözyaşı dinmek bilmiyor.
Arakanlı Müslümanlara yönelik zulmün doruk noktası olan 25 Ağustos tarihinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, hala zor şartlar altında yaşayan Arakan halkı dünyanın kendilerine yardım elini uzatmasını bekliyor.
Myanmar'da 1970'lerden bu yana zulüm ve sistematik baskıya uğrayan Arakanlı Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu, topraklarını terk ederek bölge ülkelere göç etti.
Ülkede 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar "devletsiz" sayılıyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
Myanmar’ın Bangladeş sınırı yakınlarındaki Arakan eyaletinde yaşayan Müslüman azınlık, ülkede bugüne kadarki yönetimler tarafından Bangladeş'ten gelen göçmenler olarak görülüyor ve resmi belgelerde "Bengalli" olarak adlandırılıyor.
135 ayrı etnik grubun resmi olarak tanındığı ülkede, radikal milliyetçi Budistler, Arakanlı Müslümanların resmen tanınmasına karşı çıkıyor.
Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledildi, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verildi.
Arakanlı Müslümanlar, Ekim 2016'da eyaletteki bazı polis kontrol noktalarına yapılan saldırıların ardından Myanmar ordusunun başlattığı operasyonlarda şiddete ve insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Operasyonların ana hedefi siviller oldu.
25 Ağustos 2017 ise Arakanlı Müslümanlar açısından dönüm noktası oldu. Arakan'daki sınır karakollarına düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler bu tarihte kitlesel şiddet eylemlerini başlattı ve 10 bine yakın kişi katledildi. Etnik temizliğe dönüşen saldırılarda 350'den fazla köy, ordu ve fanatik Budistler tarafından yok edilirken, 700 binden fazla Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden komşu Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldı.
Bu ülkeye geçmeye çalışan Arakanlı Müslümanların sorunları göç yolunda da devam etti. Arakanlı Müslümanları taşıyan teknelere ateş açılması nedeniyle çoğu çocuk onlarca insan boğularak can verdi. Yolculukları sırasında Arakanlı Müslümanların içinde olduğu derme çatma tekneler sık sık alabora oldu, kara, deniz ve nehir geçişleri sırasında Myanmar güvenlik güçleri yer yer taciz ateşi açtı.
Myanmar'daki şiddet olaylarından kaçarak Bangladeş'e sığınan ve 25 Ağustos'tan bu yana sığındığı Cox's Bazar bölgesindeki kamplarda zor şartlar altında hayatlarını devam ettirmeye çalışan yüz binlerce Arakanlı Müslüman, dünyanın kendilerine yardım elini uzatmasını bekliyor.
Öte yandan, Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların evlerine dönmeleri birçok nedenden ötürü kısa vadede çok zor görünüyor. Üstelik Arakanlı Müslümanların çoğu, can güvenlikleri sağlanmadıkça, malları geri teslim edilmedikçe ve vatandaşlık hakları verilmedikçe Myanmar'a dönmek istemiyor.
Arakan'daki katliamlar "soykırım" olarak adlandırıldı
Uluslararası insan hakları örgütleri ve BM Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
BM, Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırı ve katliamları durdurması için Myanmar hükümetine çağrıda bulunmasına rağmen, Budist rahipler ve bazı ordu mensupları, uluslararası kurumları hiçe sayarak insanlık dışı uygulamalarına devam etti.