Afganistan'da Taliban ile ABD arasında 2001 yılında başlayan savaş, 29 Şubat 2020 tarihinde iki taraf arasında Katar'da imzalanan anlaşmayla yeni bir safhaya girdi.
Birçok kesim ABD'nin Taliban karşısında ağır bir yenilgi aldığı görüşündeyken, Taliban da Afganistan'da iktidarı yeniden ele almak için hazırlanıyor.
New York Times'tan Mujib Mashal, Afganistan'da son süreci ele alan bir haber hazırladı. "Taliban Bir Süper Gücü Nasıl Alt Etti?: Azim ve Yıkım" başlıklı çalışma Mepa News tarafından haberleştirildi.
*
Taliban en ciddi emelini hayata geçirmenin eşiğine gelmiş durumda: ABD askerleri Afganistan’ı terk ediyor. Taliban yönetimi, ideolojilerinden çok az bir feragatte bulunarak bunu gerçekleştirmeyi başardı.
Alingar, Lagman ili, Afganistan... Yakınında Taliban bayrakları olan bir dut ağacının gölgesinde, doğu bölgesindeki üst düzey komutanlardan biri gruplarının geride kalan 10 yılda Amerikan saldırılarında ciddi kayıplar verdiklerinden bahsediyor. Ancak bu kayıplar sahada kayda değer değişiklikler getiremedi. Taliban kayıplarının ve yaralılarının yerine yenilerini getirerek ölümcül şiddetini yaşatmaya devam etti.
Bir tepenin yanında bekleyen onlarca savaşçının içerisinde bulunan Lagman ili Taliban heyeti lideri Mevlevi Muhammed Kays “Biz bu mücadeleyi ibadet olarak görüyoruz.” diyor ve ekliyor “Dolayısı ile bir kardeşimiz ölecek olusa diğer kardeşimiz Allah’ın rızasından geri durmayacak ve kardeşinin yerini dolduracaktır.”
Taliban ABD ile bir barış anlaşması imzaladığında aylardan Şubattı ve bugün bu hareket en büyük hedefi olan Amerikan askerlerinin Afganistan’dan tamamen çekilmesi emelini gerçekleştirmenin eşiğine gelmiş durumda.
Taliban 19 yıl süren yıpratıcı bir savaşta dünyanın rakipsiz süper gücünü alt etti. Üç ülkede Taliban askerleri ve yetkilileri ile gerçekleştirilen onlarca röportaj ile Afgan ve Batılı yetkililerin demeçleri; eski ve yeni yaklaşımların harmanlandığını ve bunu sağlayan farklı nesilleri ortaya koyuyor.
Katar’ın başkenti Doha’da New York Times’a özel bir demeç veren Taliban Siyasi Ofisi üyelerinden Amir Han Muttaki şöyle konuştu: “Anlaşmanın tamamının uygulanmasını arzularız. Zira böylece topyekün bir barış yaşanabilir. Ancak, hapishaneler bizim insanlarımız ile dolu durumda iken, devletin sistemi Batı sistemi iken burada öylece oturup bekleyemeyiz. Hal böyle iken Taliban gidip evinde oturamaz. Hiçbir mantık ödenen bunca bedelden sonra öyle bir durumu kabul etmez. Mevcut hükümet yabancı finansal ve askeri destekler sayesinde ayakta duruyor.”
Acımasız bir tarih gözler önüne geliyor. Afganistanı son kez bir işgalci güç terk ettiğinde, ki bu mücahitler Rusya’yı 1989 yılında mağlup ettiklerinde gerçekleşmişti, geride kalan hükümeti gerillalar devirmiş ve birbirleri ile savaşmaya başlamışlardı. En nihayetinde Taliban üste çıkan olmuştu.
Bugün ABD güçleri ile Taliban unsurları birbirlerine saldırmayı bıraktıkları bir dönemde Taliban Afgan güçlerine olan saldırılarını yoğunlaştırdı, ta ki Ramazan Bayramı münasebeti ile 3 günlük bir ateşkes ilan edilene kadar. Taktikleri göz alıcı bir korku oluşturmayı hedefliyor.
Taliban saha komutanları, güneydeki kıdemli bir Taliban komutanının da söylediği gibi “güvenli bir şekilde Afgan topraklarını terk etmeleri için” Amerikan birliklerine karşı ateşkes uyguladıklarını açıkça belirtti. Ancak Afgan Güvenlik Kuvvetlerine saldırmaya devam etmemekle ilgili verilmiş hiçbir söz yoktu.
“Bizim yolsuzlukla, ahlaksızlıkla mücadelemiz Amerika gelmeden önce başladı. Ahlaksız ve yozlaşmış kimseler Amerika’ya gelmesi için yalvardılar çünkü kendileri karşımızda duramadılar.” diyor Alingar'daki Taliban özel kuvveti "Kırmızı Birim" üyesi bir genç komutan.
Genç komutan isminin açıklanmaması şartı ile verdiği demeçte “İslami bir sistem oluşturulana kadar, cihadımız kıyamete kadar devam edecek.” dedi.
Silah altına alma ve kontrol
Bugün Taliban’ın 50 ila 60 bin kadar aktif savaşçısı, on binlerce yarı zamanlı faaliyet gösteren silahlı üyesi ve yöneticisi olduğu Afgan ve ABD güçlerince tahmin ediliyor.
Taliban liderleri birbirlerinden farklı özellikler taşıyan ve geniş bir coğrafyaya yayılmış bir savaş makinesi oluştururken her bir birimin yerel olarak kendi kendisine yetebilen bir karakteristiğe sahip olmaları konusunda irade gösterdi. Kontrol ettikleri alanlarda yahut en azından etkili oldukları alanlarda, Taliban belli hizmetleri sağlamaya, sorunları çözüme kavuşturmaya ve sürekli olarak kendilerini gölge hükümet noktasında konumlandırmaya gayret gösterdi.
Afgan bir araştırmacı ve afgan hükümetinin eski bir üst düzey yetkilisi olan Timur Şaran “Bu örgütsel bir direniş hareketi, merkeziyetçilikten oldukça uzak bir yapı. Bölge komutanlarının kendi kaynaklarını harekete geçirme ve lojistik olarak hazırlama gibi imkanları mevcut. Ancak en tepede tek bir kaynaktan, bir liderden meşruiyetlerini alıyorlar.” şeklinde konuşuyor.
Uzun süren Amerikan askeri varlığının zirveye ulaştığı günlerde ve Afgan hükümetinin kırsal alanda kalpleri ve zihinleri kazanmasına yardımcı olmak için koordinasyon çabalarının yoğunlaştığı dönemlerde bile, Taliban savaşmaya devam etmek için yeterli genç adamı saflarına kazandırmaya devam edebildi. Aileler Taliban'ın çağrısını yanıtlamaya devam ediyor ve artış gösteren kazanımlar hepsini bir arada tutmaya yardımcı oluyor.
Taliban’ın silah altına alma yetkilileri ve komutanları düzenli maaş ödemediklerini söylüyorlar. Bunun yerine savaşçıların masraflarını karşılıyorlar. Son yıllarda işleri kolaylaştıran şeyin, komutanlarına yerel kaynakları kullanma konusunda daha özgür bir hareket alanı bırakmaları ve savaş ganimeti dağıtmak olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Hilmend ilinden bir komutan olan Molla Baki Zaravar, “Cihadın ön saflarında bizimle birlikte olan arkadaşlar tam bir maaş alamıyorlar" diyor. “Ama cep harçlığı, motosikletleri için yakıt ve yolculukları için gerekli masraflara katkı sağlıyoruz. Eğer ganimet elde ederlerse bu da onlara gelir oluyor.”
Rahatlıkla kontrol ettikleri bölgelerde Taliban savaşçıları hatta liderleri başka işlerle uğraşmaya devam ediyorlar.
Mevlevi Kays ile olan röportaj esnasında bu önemli komutanın tüm gün buğday öğütmekten ötürü tozlanan kıyafetleri için muhabirlerden özür dilediğine şahit olduk, ki bu iş onun gündüzleri yaptığı ve geçimini sağladığı mesleğidir. Savaşçıların çoğu çatışmadıkları zamanlarda yürüttükleri ikinci bir işleri mevcut.
Silah altına alım sürekliliğinin durmamasını sağlamak için direniş, giderek karmaşıklaşan enformasyon savaşına öncelik vererek, Taliban'ın anlatısını kaliteli video prodüksiyonları ve agresif bir sosyal medya yapılanması ile şekillendirdi.
Karakterize edilecek oldukça kuvvetli sembolleri var: "Büyük bir lider adına savaşıyorlar. Ülkesini işgal eden yabancı askerlerin yardımcı olduğu bir ordu ile yine işgalcilerin sağladıkları makamlarda bulunanların, çocuklarını yurt dışına okumaya gönderen Afgan yetkililerin aksine, kendi öz oğlunu 'canlı bomba' olarak gönderen Mevlevi Heybetullah Ahundzade."
Anarşi ve sonrası
Taliban 1990'larda Sovyetlerin geri çekilmesinin bıraktığı boşluktaki diğer hizipleri yendikten ve iktidara geldikten sonra, 2001 yılındaki ABD işgaliyle iktidardan uzaklaştırıldı.
Taliban’ın savaşçıları ve liderleri ya kırsala çekildi, ya sınırdan Pakistan'a geçti ya da Amerikan hapishanelerinde atıldı.
Çekildikleri alanlarda Taliban liderleri, ABD ve NATO birliklerine karşı daha uzun bir yıpratma savaşı planladılar. 2007'de daha ciddi şekilde alan kazanmaya yönelik saldırılara başlayan isyancılar savaşa devam etti.
“Liderlerimizin çoğu bu Sovyet karşıtı savaşın bir parçasıydı. Burası bizim toprağımızdı, bölgemizdi ve silah arkadaşlarımız bunlara aşina” diyor Taliban liderlerinden Muttaki.
Başlangıcından beri isyancılar, ABD tarafından iş başına getirilen Afgan hükümetinin yolsuzluk ve kötüye kullanımlarını iyi değerlendirdiler. Kendilerini özellikle kırsalda yaşayan birçok Afgan'ın itirazlarının güçlü bir parçası olan adalet ekseninde konumlandırdılar. Ve Afgan geleneği doğrultusunda anlaşmazlıkları yerel olarak çözen hakemler oldular.
Başkan Barack Obama 2009 yılında göreve geldiğinde, Taliban o kadar yayılmıştı ki, Afganistan'daki Amerikan birliklerinin sayısını yüz bine çıkardı. Afgan Ordusu ve sonunda yaklaşık 300 bin savaşçıya dönüşen polise ek olarak, ABD ordusu da acil bir önlem olarak yerel Afgan milislerini destekledi. Savaş, öldürme ve ölmeden ibaret kısır bir döngüye girmişti.
Şiddetin zirveleri
Ayaklanmanın ikinci yarısında, Taliban saldırılarının sertliği ve başkent Kabil’in en korunaklı noktalarında bile saldırı gerçekleştirme kapasitesi ile tanındı.
Araçları bombalarla donattılar, şehrin kalbindeki hedeflere düzenledikleri saldırılarla yüzlerce kayıp verdirdiler. Afgan komutanlarına ve bir zamanlar Afganistan'daki en üst düzey Amerikan generaline ateş açan mensupları ile Afgan güçlerinin saflarına girdiler. Afgan ve Amerikan kuvvetleri arasındaki güvensizlik, Amerikalı generallerin Afgan güçlerini eğitme misyonunun sürdürülebilir olmadığı konusunda uyardığı bir noktaya taşındı.
Taliban'ın sahip olduğu gerilla deneyimlerinin en iyi örneği, Hakkani Teşkilatı'nın gelişimi ve liderliğe entegrasyonu idi.
Ağın lideri Celaleddin Hakkani, Sovyetlere karşı mücadelede etkili ve iş birliğine yatkın bir Amerikan müttefiki olarak görüldü. Fakat Amerikalılara karşı verilen savaşta Hakkani Teşkilatı, Taliban'ın ABD tarafından yabancı bir terörist grup ilan edilen yegane kolu haline geldi.
Hakkani Teşkilatı mensupları eski kaçakçılık rotalarını ve ağlarını canlı bombalar, Amerikan hedeflerini vuran ve kritik Afgan hükümet kurumlarına saldıran iyi eğitimli savaşçılar için bir güzergaha dönüştürdüler.
Celaleddin'in oğlu Siraceddin, 2015 yılında Taliban'ın lider vekili ve üst düzey operasyon komutanı olarak atandı. Afgan ve Batılı yetkililerin aktardıklarına göre Afganistan'ın doğusundan olan genç Hakkani, elit eğitmenlerini çatışmaların gücünü artırmak için genellikle direnişin güney merkezine gönderdi.
Amerika Birleşik Devletleri 2018'de Doha'daki Taliban heyetiyle müzakere etmeye başladığında, masanın karşısında isyanın mimarları olan ve buna rağmen hayatta kalmayı başaranlar vardı.
Taliban müzakere heyetinin neredeyse yarısı Guantanamo'da on yıl geçirmişti.
Taliban baş müzakerecisi Molla Abdulgani Birader, yıllardır tutulduğu Pakistan hapishanesinden 10 yıl sonra serbest bırakıldı.
Molla Birader, her oturumda, şık bir diplomatik kulüp olan mekana bir çift siyah Chevrolet Impala sedan otomobil ile ulaştı. Beyaz elbiselerdeki yarım düzine muhafız, Amerikan yapımı araçlar ile giriş kapısı arasında acele ediyor, biri arabanın kapısını açarak, zayıf ve sarıklı lidere merdivenlerden yukarı eşlik ederek, Amerikalıların savaşı bitirmek için sabırsızlıkla bekledikleri mermer salona giriyordu.
Taraflar görüşmelerine devam ederlerken, bombalı araçlar Afganistan'daki askeri üslere saldırdı ve Taliban fedai timleri hükümet ofislerine saldırmaya devam etti. Şiddet birçok kez hassas görüşmeleri karmaşıklaştırdı, hatta raydan çıkardı.
El Kaide'ye gelince, Taliban ABD'yle yapılan anlaşmada ince bir çizgide yürüdü - müzakereleri birkaç gün boyunca çökerten “terörist” kelimesine getirilen tanımlamaları reddetti. Taliban, El Kaide ile geçmişteki iş birliğinden ötürü hiçbir pişmanlık göstermedi ve sadece Afgan toprağının gelecekte saldırı başlatmak için kullanılmasına izin vermeyeceğine dair bir söz verdi.
Taliban'ın ABD ile anlaşma imzalamasından yaklaşık iki hafta sonra, El Kaide anlaşmayı Amerika'ya karşı “büyük bir zafer” olarak nitelendirdi.
Kaynak: Mepa News