Fatih Altaylı, Habertürk'te "Patron değil CEO" başlığıyla yayımlanan yazısında, parti çalışmalarını sürdüren eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile yaptığı programdan sonra epey bir telefon geldiğini, herkesin kendisini kutladığını söyledi.
Genel söylemin "Uzun bir aradan sonra gazeteciliğin yaşamakta olduğunu gördük. Her şey soruldu. Konuk da sinirlenmeden her şeyi cevapladı" olduğunu ifade eden Altaylı, yazısında şunları kaleme aldı:
Bence de güzel bir programdı. Ama unutulmasın ki, tango iki kişiyle yapılır. Programa benim katkım önemli olabilir ama konuk katkısı daha önemli. Çoğunluk genel olarak izlenim ya da intibamı da soruyor. Kıvırmadan söyleyeyim. Ali Babacan’ın üzerimde bıraktığı izlenim ‘olumlu’.
Batılı bir muhafazakar parti lideri gibi. Sürekli özgürlükler vurgusu yapması bence önemliydi.
Ancak asıl önemli olan aynı vurguyu iktidar olunca da yapabilmek. Herkes Ali Babacan’ın sözlerinin farklı bir bölümünü büyütmüştü dün.
Bence asıl önemli olan ‘Parlamenter sisteme geri dönmekten yanayız’ cümlesiydi. Bunu da ‘Birlikte partinin ilkelerini yazdığımız arkadaşlarımızın büyük bölümü parlamenter sistemden yana. Bunu bir geri dönüş olarak düşünmeyin. Geliştirilmiş, modernleştirilmiş bir parlamenter sistem olarak ileriye gidiş olarak görün’ demesiydi.
Abdullah Gül’ün partinin içinde olmayacağını ve partinin cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olmadığını da açıkça söyledi. Hatta ‘Cumhurbaşkanlığı sisteminden yana değiliz ki, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yapmaya çalışalım. Parlamenter sistemden yanayız’ cümlesi de oradan geldi.
Program sonrasında okur ve izleyici tepkilerine de baktım. Bir kısım çok beğenmiş Ali Babacan’ı, bir kısım ise ‘Liderlik vasıflarına sahip olmadığını gösterdi. Hiçbir heyecanı yok’ demişler.
Heyecan liderlik vasfı mıdır bilmiyorum ama Ali Babacan sakin, soğukkanlı bir tavır içindeydi. Tabii bu bir tercih meselesi. Sakin ve soğukkanlı bir lider mi, yoksa heyecanlı bir lider mi? Bu aslında bir yaşam tercihi de!
Hayattan ne beklediğinize bağlı. Sükunet mi, heyecan mı!
Programı kapatırken Babacan’a ‘Daha çok iyi bir organizatör gibi davranacaksınız izlenimi edindim’ gibi bir cümle kurdum. Evet, aynen öyle düşünüyorum.
Babacan’ın anlattıklarında ve yaklaşımlarında onu gördüm. ‘Ben yaparım’dan çok, ‘Biz yaparız’ havası içinde. Kendi işini de doğru ‘Biz’i oluşturmak olarak görüyor sanki. Memlekete patron olmaya değil, genel müdür olmaya talip. Kurumsal bir holding gibi yönetmek istiyor. Ekibiyle. Benden sonrası tufan diyecek bir patron gibi değil.