Bağdat hükümeti güçleri Musul'un Eski Şehir bölgesini 2017 yılının Temmuz ayında IŞİD'den geri almıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümet güçleri ve Şii milislerin IŞİD şüphelileri olduğunu ifade ettikleri kişileri esir aldıklarını, onlara işkence ettiklerini ve aynı ay içinde aynı bölgede infaz ettiklerini belgelemişti.
Bu infazlarda yer alan güçlerin bir kısmı ABD tarafından doğrudan eğitilen güçlerdi. Aynı zamanlarda Bağdat hükümeti güçleri ve Şii milislerin, Batı Musul'da bölge halkını IŞİD suçlamasıyla, herhangi bir yargılama olmadan katlettiği görüntüler de basına yansımıştı.
Geçtiğimiz sene Eylül ayında Irak Başbakanı Haydar el Abadi'nin ofisi, söz konusu savaş suçlarını soruşturmak üzere bir komite kurulacağını ve IŞİD'e karşı sürdürülen savaşta sivillere yönelik ihlaller ile eserleri adı karışan askerlerin yargılanacağını ilan etmişti. Birkaç soruşturmaya rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü Musul'da yaşananlara dair herhangi bir yetkilinin sorumlu tutulduğuna ilişkin bir bilgiye ulaşamadı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacıları, bölgedeki bir tıbbi çalışanın uyarısıyla 29 Mart 2018 tarihinde söz konusu bölgeye girdi ve zarar görmüş bir evde insan kalıntıları teşhis etti. Sağlık Bakanlığı, İç İstihbarat Bakanlığı yetkilileri ve yerel yetkililer de bölgedeydi. Birkaç kişi İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkililerine 2017 yılının Temmuz ayında bu eve yakın bir bölgede işkence ve infazlar yaşandığını söylemiş, söz konusu bölgede IŞİD şüphelilerinin tutulduğu ifade edilmişti.
"Soruşturma başlatılmaması için cesetler ortadan kaldırıldı"
Bölgede bulunan cansız bedenleri, ceset torbalarına koyan Sağlık Bakanlığı yetkilileri, bu odada 80 ile 100 arasında ceset olduğunu tahmin etmekteydi. Cesetler birkaç gün içinde toplandı ve ortadan kaldırıldı. Bazı cesetlerin el ve ayaklarının bağlı olduğu görülse de, Bağdat hükümeti yetkililerinin bunları ortadan kaldırılması olası bir soruşturmanın önüne geçti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu cesetler üzerine bir inceleme talebiyle gerekli mercilere başvuruda bulunsa da, bu başvurular yanıtsız kaldı. Bağdat hükümeti, Musul’da izleri silmek ve olası savaş suçları yargılamalarının önüne geçmek için azami gayret sarf ediyor.
"Cesetlerle ilgili bilgi paylaşımı yasak"
İnsan Hakları İzleme Örgütü mensupları, Bağdat Hükümeti Sağlık Bakanlığı yetkililerine, cesetlerin alındığı yer ve nereye götürüldükleri hakkında soru sorduğunda, yetkililer saldırgan bir tavır takındı ve yetkililerin bilgi paylaşımını yasakladığını söylediler. Bölgede fotoğraf ve video çekilmesine de izin verilmediği, hükümet yetkililerinin soruları cevaplamaktan ısrarla kaçındığı belirtiliyor.
Odalar ateşe verilerek deliller yok ediliyor
4 Nisan’da Örgüt yetkilileri incelemelere devam etmek için cesetlerin bulunduğu bölgeye döndüğünde, tüm cesetlerin kaldırıldığını, kalıntı ve izlerin yok olması için odanın ateşe verildiğini gördü. Burayı kimin yaktığı söylenmese de Bağdat hükümeti yetkililerinin yangından sorumlu olduğunu anlamak güç değil.
Bağdat hükümeti her ne kadar Musul’da soruşturmalar yaparak insan hakları ihlalleri söylemlerini araştıracağını söylese de bu kağıt üzerinde kalmış durumda. Soruşturma çağrısının üzerinden bir ay geçmeden Bağdat hükümeti Başbakanı Haydar el Abadi, Musul’da işlenen suçların sistematik değil, bireysel olduğunu öne sürmüştü.
Abadi, Associated Press’e yaptığı açıklamada tüm iddiaların ve raporların değerlendirildiğini ancak sistematik insan hakları ihlaline dair bir belirti olmadığını söylemişti. Öte yandan yetkililer, devam ettiğini iddia ettikleri yargılama sürecine dair herhangi bir bilgi paylaşmıyor. Bu da aslında bir yargılamanın olmadığına dair söylemlere güç kazandırıyor.
IŞİD söylemiyle katliamlar meşrulaştırıldı
Bölgedeki Bağdat hükümeti yetkilileri, tüm cesetlerin çatışmada ölenlere ait olduğunu öne sürerek, bölgedeki herkesi kategorik olarak IŞİD mensubu çerçevesine sokuyor.
Irak’ta Sünnilerin IŞİD bahanesiyle uğradığı insan hakları ihlalleri kendisini en canlı olarak Musul’da gösteriyor. Bağdat hükümeti, IŞİD söylemiyle Musul’da işlediği tüm suçları uluslararası kamuoyu nezdinde meşrulaştırmış durumda. Uluslararası kamuoyu da Musul başta olmak üzere tüm bölgede yaşanan insan hakları ihlallerine göz yumuyor. Bağdat hükümeti ise bölgede, zaten kimsenin soruşturmaya niyeti olmasa da, delil karartmayı sürdürüyor.
Musul’da Bağdat hükümeti güçleri, İran destekli Şii milisler ve ABD’nin ortak operasyonu yaklaşık 10 ay sürmüştü. Bu saldırılarda öldürülen sivillere dair oldukça farklı rakamlar telaffuz edilse de, gerçek sayının 50 bine yakın olabileceği ifade ediliyor.
Musul operasyonu sırasında işkence, yağma, tecavüz gibi suçlar da gündelik olarak yaşanmıştı. Bölgede Sünni kadınlara sistematik olarak tecavüz edildiği biliniyordu. Bölgede ne kadar kadının bu suçların mağduru olduğu bilinmiyor. Ancak Bağdat hükümeti güçleri ve İran tarafından desteklenen Şii milislerin girdiği bölgelerde, temel insan hakları normları da dahil hiçbir hukuki normun geçerliliğini kalmadığı biliniyor. Musul’da yaşananlara dair hiçbir tepkinin olmayışı, Ortadoğu’da sivillere yönelik insan hakları ihlalleri endişelerini de doruğa çıkarıyor.
Kaynak: Mepa News, HRW