HER şey gayet hızlı oldu. Barzani’nin peşmergeleri IŞİD’i kovarak kontrol altına aldıkları bölgeleri Irak ordusuna kaptırdı. Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) bağlı peşmergelerin, Kerkük’ün güneyinden çekilmesiyle birlikte boşalan mevziler Irak ordusu ve ona destek veren federal güçlerce dolduruldu, bu arada PKK’lı militanların da ellerindeki silahlar ve bindikleri Hummer’larla kent merkezinde tur attıkları görüldü.
Tahmin edileceği gibi, ne ABD ne İsrail, Barzani’nin yardımına koştu. Hatta Alman basını, “Kürt devleti bir rüya olarak kalacak” gibi analizlere yer verdi.
“Nasıl oldu da Irak ordusu bu kadar hızlı bir başarı sağladı?”sorusunun cevabı önemli. Zira Irak ordusu dediğimiz şey, Haziran 2014’ten beri IŞİD (DEAŞ) Musul’u işgal ederken ardına bile bakmadan kaçmasıyla ünlü. Cevap Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreter Yardımcısı Kosret Resul’den gelsin. Resul’e göre, Kerkük’ün Irak güvenlik güçlerine bırakılması, kendi partisindeki bazı kişilerin şahsi çıkarları için karşı tarafla anlaşması yüzünden oldu. Irak Parlamentosu Değişim Hareketi (Goran) Parlamenteri Mesud Haydar ise iddiayı spesifikleştirdi. Haydar, eski KYB Genel Sekreteri Celal Talabani’nin oğlu Bafıl Talabaniile Haşdi Şabi Sorumlusu ve Bedir Tugayları Komutanı Hadi Amiriarasında yapılan gizli bir anlaşma olduğunu belirtti. Yani IKBY’nin Kerkük’ten atılma nedeni, Bağdat merkezi yönetimine bağlı Irak ordusundan ziyade İran’a bağlı Haşdi Şabi faktörü. Böyle olacağını ve bunun sonuçlarının yaratacağı çelişkiyi geçtiğimiz pazar günü yazmıştım (Bkz. “Bir Haşdi Şabi vardı zulmeti dilimizden düşmeyen- 15.10.2017)
Goran milletvekili Mesud Haydar’a göre altında Bafıl Talabani ile Haşdi Şabi sorumlusu olan ve hükümet içinde “hiçbir resmi görevi olmayan”Hadi Amiri’nin imzası bulunan ve Kerkük’te yeni bir hükümet kurulmasını karara bağlayan bir anlaşma bile var.
Özetle, hem PKK ile iyi ilişkileri bulunan hem İran’a yakın olan Talabanipeşmergesi olmak özendiriliyor. Ayrıca Halepçe, Süleymaniye ve Kerkük, İran tesirine giriyor. Neden? Çünkü Barzani’yi bu bölgelerden atmak, Irak ordusundan çok gerek yaydığı korku gerekse arka taraftan dolaşıp anlaşmalar, ittifaklar kurabilen Haşdi Şabi sayesinde oldu. Türkiye ile Irak arasında yaşanan Başika krizinde “Türkiye ile savaşırız” diyen ve daha birkaç ay öncesine kadar cinayet şebekesi diye andığımız Haşdi Şabi.
YENİ ÇİZGİ, YENİ TABLO
Meselenin iyi tarafı, bütün bunlar olurken büyük şiddet olaylarının yaşanmaması. An itibarıyla Bağdat yönetimi de, Türkiye de, İran da durumdan memnun görünüyor.
Ancak memnuniyetin dozunu abartanlar da var ve hiçbirinin “Hani ABD, Türkiye’yi bölme planında çok ısrarcıydı ve Barzani, ABD ve İsrail Türkiye’yi bölsün diye bu referandumu yapmıştı, madem öyle ABD neden Barzani’yi desteklemedi?” sorusuna mantıklı bir cevabı yok. Dahası, “Kerkük’ü Barzani’den kurtardın ama bu kez de Haşdi Şabi’nin eline geçti, İran’ın bir mevzii daha oldu ve çizgi olarak PKK’ya daha yakın olan Talabani Ailesi güç kazandı, daha mı iyi oldu?” sorusunun da cevabı yok.
Türkiye’nin ilk dönem Ortadoğu politikası diktatörler hariç, demokratik mutabakattan doğan aktörlerin kazanacağı uzun vadeli ve çaba gerektiren bir ideale dayanıyordu. Ancak bu çizgi, iddiasının altını dolduramadı, sahada doğru aktörlerle temas edemedi ve performans zayıflığından akim kaldı. Anlaşılan o ki yeni çizgi, bölgesel bir güç olmaktan ve bölgenin slogan atmaktan çok sahaya inip iş kotarmakla ilgilenen, cesur ama sandıkla, demokratik meşruiyetle hiçbir ilgisi olmayan aktörlerine dayanmayı seçen bir çizgi. Kurtuluş vaat etmeyen, riskli, ancak haftayı, bazen günü kurtarma lüksü veren bir çizgi. Herhalde bu yüzden, İran kazanınca kendimizi de kazanmış addediyoruz. Anlaşılabilir olsa da hazin bir durum, bari zafer naralarıyla perçinleme gayretine girip orta ve uzun vadeli mahcubiyetlere davetiye çıkarılmasa.