Samar, Ramallah'ın merkezindeki bir caddede bir taksi bulmaya çalışıyor. Kuzeydeki Kafr al-Dik kasabasındaki evinden işgal altındaki Batı Şeria şehrine kocasının tedavi görebilmesi için gelmiş. Ama kimse onu evine götürmüyor.
Batı Şeria'da seyahat etmek artık güvenli değil. Kafr al-Dik her zaman aşırı sağcı Yahudi yerleşimcilerin hedefi olmuş, yıllardır belli aralıklarla kasabaya ve Filistinli sakinlerine saldırmışlardır.
Ancak İsrail ile Gazze'deki Filistinli gruplar arasında 12 gündür süren savaşta, bölgedeki Yahudilerin saldırı tehlikesi yeni bir boyuta ulaştı.
55 yaşındaki Samar, kendisinin ya da ailesinin hedef alınması ihtimaline karşı gerçek adını bile açıklayamayacak kadar korkuyor.
Samar, "Sabahtan beri kocamı ve kendimi Ramallah'tan evimize götürecek bir taksi arıyorum. Birçoğu, devam eden saldırılar göz önüne alındığında güzergahın tehlikeli olduğunu gerekçe göstererek reddetti" dedi.
7 Ekim'de Filistinli gruplar Gazze Şeridi yakınlarındaki İsrail yerleşimlerine saldırarak yaklaşık 1.400 İsrailliyi öldürdü. İsrail ise Gazze'yi acımasızca bombalayarak karşılık verdi ve 3,500'den fazla Filistinliyi öldürdü.
Bu arada İsrail, kontrol noktalarını kapatarak, kasaba ve köylerin girişlerini güçlendirerek ve Ürdün sınırından giriş ve çıkışlara katı kısıtlamalar getirerek Batı Şeria'yı tecrit altına aldı.
12 günde 64 Filistinli öldürüldü
12 gün içinde, birçoğu çocuk olmak üzere en az 64 Filistinli İsrail askerleri ve yerleşimciler tarafından öldürüldü.
Çarşamba günü, İsrail'in Gazze'deki bir hastaneye düzenlediği ve yaklaşık 500 kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen saldırıyı protesto eden gösteriler sırasında Ramallah yakınlarında 15 ve 17 yaşlarında iki çocuk vurularak öldürüldü.
Filistinliler Batı Şeria'da her zamankinden daha fazla kısıtlanmış olsa da Yahudi yerleşimciler istedikleri gibi saldırılar gerçekleştirebiliyor. Evler, iş yerleri ve insanlar yerleşimcilerin saldırılarının hedefi oldu.
Samar, "Yıllardır yerleşimcilerin saldırılarından kaynaklanan korkunun gölgesi altında yaşıyorduk, köyümüze komşu toprakları giderek daha fazla işgal ettikçe, bu korku şimdi iki kat daha hissedilir hale geliyor" dedi.
Bir zamanlar trafik ve yayalarla dolup taşan sokaklar ve şehir merkezleri şimdi ürkütücü bir sessizlik içinde. Üniversiteler, özellikle sıkıntılı bölgelerdeki okullarda olduğu gibi, büyük ölçüde sadece internet üzerinden eğitim veriyor. İnsanlar yiyecek stokluyor.
Yahudi yerleşimci saldırıları
Batı Şeria'nın en güneyindeki Masafer Yatta bölgesinde yer alan uzak bir köy olan El Tuvani'de, Cuma günü bir grup yerleşimcinin köyün camisine saldırmasının ardından bir Yahudi yerleşimci 29 yaşındaki Filistinli Zekeriya el Adra'yı yakın mesafeden vurdu.
Her nasılsa hala hayatta, ancak hastanede dikkatli bir tıbbi bakım altında tutuluyor.
El Tuvani'de işgal karşıtı bir aktivist olan Fouad Lamour, Middle East Eye'a Yahudi yerleşimcilerin daha önce köylülere karşı bu düzeyde acımasız bir saldırganlık göstermeye cesaret edemediklerini söyledi.
Lamour, "Yakın mesafeden ateş açtılar ve tüm bunlar, müdahale etmeden sadece seyreden bir ordu tarafından korunurken oldu," dedi.
Yaklaşık 350 Filistinliden oluşan bu birbirine sıkı sıkıya bağlı topluluğun dört bir yanı yasa dışı Yahudi yerleşimleriyle çevrili.
Lamour, "Yerleşimcilerin son zamanlardaki sınır tanımaz eylemleri göz önüne alındığında, daha fazla şiddet içeren saldırı olasılığı her zaman mevcut olmaya devam ediyor" dedi.
Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus ve Kalkilya şehirleri arasında yer alan El Cib kasabasında, asker kılığına girmiş bir grup Yahudi yerleşimci 55 yaşındaki İbrahim el Sada'yı evinin önünden kaçırdı.
Sada'nın evi El Cib'in güneydoğu köşesinde, köy topraklarını işgal eden Gelad yerleşiminin genişleyen sınırlarına rahatsız edici derecede yakın.
Kaynaklar Middle East Eye'a İsrail ordusu üniforması giyen dört Yahudi yerleşimcinin önce zeytin hasadı yapan bir grup çiftçiye saldırdığını söyledi.
Kendisine yaklaştıklarında, Sada onların İsrail askeri olduğunu düşündü, ancak niyetleri kısa sürede anlaşıldı; ona saldırdılar ve kaçırdılar.
Sada'nın 15 yaşındaki oğlu Usame babasının kaçırılışına tanık oldu ve akrabaları ile diğer köy sakinlerin haber verdi.
Ancak onu kurtarma girişimleri, Yahudi yerleşimcilerin "yaklaşan herkesi vuracaklarına" dair tehditleriyle karşılaştı.
Yardım için Filistin Yönetimi ile temasa geçtikten sonra İsrail ordusu müdahale etti ve Sada'nın serbest bırakılmasını sağladı.
Sada daha sonra Yahudi yerleşimcilerin elinde geçirdiği iki saati şu cümlelerle özetliyor: Sonumun geleceğinden korktum, ölüm çok yakındı.
"Arij" olarak bilinen Uygulamalı Araştırma Enstitüsü, Yahudi yerleşimci saldırılarının 7 Ekim'den bu yana yüzde 40 oranında arttığını söylüyor.
Batı Şeria'daki güvensiz ortam
Bir Filistinli olarak Batı Şeria'da bir yerden başka bir yere seyahat etmek en iyi zamanlarda bile zordur, ancak İsrail'in Batı Şeria içerisindeki kontrol noktalarını kapatmasından bu yana farklı yerler arasındaki yolculuklar artık engebeli, asfalt olmayan patika yollardan yapılmak zorunda.
Arij'e göre İsrail ordusunun Batı Şeria'da 567 kontrol noktası ve diğer türden engelleri var. Bunların yaklaşık 150'si toprak tümsekler, güçlendirilmiş çimento bloklar ve demir kapılar kullanan yeni yapılardan oluşuyor.
Nablus yakınlarındaki El Necah Üniversitesi'nde çalışan ve Ramallah'ta yaşayan Abdülhadi Azzam, Middle East Eye'a eskiden işe gidiş gelişinin en kötü ihtimalle bir buçuk saat sürdüğünü söyledi. Şimdi ise kısmen yerleşimcilerin yollarda sık sık insanları taciz etmesi nedeniyle dört saat sürüyor.
Saldırıya uğramamak için hafta boyunca Nablus'ta kalmayı tercih ediyor.
Abdulhadi Azzam, "Bir yandan, seyahat günlük saatlerimin önemli bir kısmına hakim olmaya başladı ve tehlike endişe verici derecede yüksek. Öte yandan ailemi Ramallah'ta yalnız bırakma fikri, özellikle de Batı Şeria'daki gelişmelerden sonra, düşünülemez bile." diyor.
Pek çok Filistinli için mevcut durum, İsrail askerlerinin Filistin şehirlerini kuşattığı ve pek çok altyapıyı tahrip ettiği İkinci İntifada'ya endişe verici derecede benziyor.
Yerleşim İzleme Birimi kuruluşunun yöneticisi Arij Suhail Khaliliya, durumun gerçekten de daha da tırmanmaya hazır olduğuna inanıyor.
Khaliliya, İsrail ordusunun yeni ve öngörülemez şekilde davrandığını, Yahudi yerleşimcilerin özgürlüğünün arttığını ve Filistinlilere yönelik hareket kısıtlamalarının öne çıktığını söyledi.
Middle East Eye'a demeç veren Khaliliya, "Kapsamı bakımından benzeri olmayan böyle bir eylem, Filistin halkının karşılaştığı zorlukları daha da derinleştirmekle tehdit ediyor" dedi.
Sadece güneydeki El Halil kentinde 70 kontrol noktasının tamamı kapatıldı ve Filistinliler için gece sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
"Daha kötüsü de geliyor"
İsrail konusunda uzman bir siyasi analist olan Khaldoun al Barguti, Yahudi yerleşimcilerin görünürdeki kontrolsüz özerkliğinin ve İsrail içinde onları daha ağır bir şekilde silahlandırma tartışmalarının olduça endişe verici olduğunu söyledi.
Barguti, "Böyle bir hareket, yerleşimcilere Filistinlileri hedef almaları, daha fazla toprak işgal etmeleri ve yeni yerleşim bölgeleri oluşturmaları için resmi bir izin olmaksızın üstü kapalı bir yeşil ışık yakmakla eşdeğerdir" dedi.
Barguti daha kötüsünün de yaşanacağına inanıyor.
Tüm dünyanın dikkati Gazze'nin üzerinde. Ancak İsrail'in kıyı bölgesine yönelik saldırısının dumanı dağıldığında, Barguti İsrail'in odağını Batı Şeria'ya kaydıracağını ve Filistinli toplulukları birbirinden izole ederek hakimiyetini pekiştirmeye çalışacağını tahmin ediyor.
Barguti bunun Filistinlilerin yaşamını tamamen altüst edeceğini belirtiyor.
Barguti ayrıca, "Bu plan muhtemelen ivme kazanacak ve Batı Şeria'nın tamamını ilhak etme planlarını hızlandıracaktır." diyor
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye