Amerika'nın Afganistan'dan çekilmesi, Suriye'nin doğusundaki Kürt müttefiklerini tedirgin etti. Beyaz Saray, Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) Suriye'den benzer bir çekilme başlatmayacağına dair güvence verdi, ancak ABD Başkanı Joe Biden'a güvenilebilir mi?
Ne de olsa, Trump yönetimi 2019'da kuvvetlerinin yarısından fazlasını aniden geri çekmeden ve bir Türk saldırısına yeşil ışık yakmadan önce benzer güvenceler vermişti.
Daha yakın zamanlarda, Ağustos ayındaki Türk saldırılarında çok sayıda SDG savaşçısı öldürüldüğünde Washington sessizliğe büründü. Biden'ın, müttefikleri yerine “Amerikalıların hayatını” kurtarmaya öncelik verdiği Kabil'den çekilme süreci, SDG'deki onların da yakında terk edileceğine dair korkuları artıracak.
Peki Biden'ın çekilme olasılığı ne kadar? İşaretler SDG için iyi değil. Biden, Afganistan'dan çekilerek ve ayrıca son AUKUS ittifakıyla, büyük güç rekabetinin, özellikle Çin'in kuşatılmasının, başlıca dış odağı olduğunu açıkça belirtti. Bu, Afganistan ve muhtemelen Suriye gibi "teröre karşı savaş"ın "sonsuza kadar savaş" mirasına dahil olmanın sona ermesi anlamına geliyor.
Bununla ilgili olarak, Biden'ın geri çekilmesi, "İslami terörle" "denizaşırı" olarak savaşma yöntemini hızlandırdığını gösteriyor. Taliban yönetiminin Afganistan'ı bir kez daha cihat yanlıları için bir sığınak haline getirebileceğini kabul ediyor gibi görünüyor. Ancak bunu askerlerle çözmektense uzaktan vurmayı tercih ediyor. Yemen, Pakistan ve başka yerlerdeki uygulama zaten bu.
Bu yaklaşımı Suriye'ye genişleten Biden, IŞİD'in yeniden canlanmasını önlemek için sahada operasyonel personellere ihtiyacı olmadığı sonucuna varabilir.
Esed ile daha yumuşak ilişkiler
Biden, Suriye ile hiçbir zaman pek fazla ilgilenmedi ve IŞİD karşıtı harekatı kabul etmesine rağmen, Barack Obama'nın başkan yardımcısıyken çatışmaya daha geniş bir şekilde dahil olmaya karşı çıktı. Yakın zamanda Mısır-Ürdün-Suriye-Lübnan doğalgaz anlaşmasını ABD'nin Sezar yaptırımlarından muaf tutarak, Beşar Esed ile daha yumuşak bir çizgi izleyebileceğine dair şimdiden ipuçları var. Esed'i petrolden yoksun bırakmak için ABD birliklerini Suriye'nin doğusunda tutmak, artık bir zamanlar olduğu gibi güçlü bir motivasyon kaynağı olmayabilir.
Yine de SDG'nin umutlu olması için nedenler var. İlk olarak, Biden Afganistan konusunda meydan okudu, ancak başka bir müttefiki bu kadar çabuk terk ederek daha büyük bir eleştirel baskıyı üzerine çekmekten çekinecektir. Bu bile Biden'ın, Suriye'den ayrılmaya istekli olsa bile, Kabil sonrası eleştiriler sona erene kadar bekleyebileceğini göstermektedir.
İkincisi, Suriye'deki operasyon Afganistan'daki operasyondan çok daha az maliyetli. 2018'de ABD'nin Afganistan'da 15 bin askeri varken, çekilmeden önce bu sayı 4 bine düştü. SDG'yi destekleyen ise yalnızca 900 personeli var. Buna ek olarak, Suriye, IŞİD'in "halifeliğinin" büyük ölçüde yok edilmesi dolayısıyla Amerikan kayıplarının düşük olduğu ve Biden'ın geri çekilmesi için daha az iç baskıyla karşı karşıya olduğu bir saha durumunda.
Bunun ardından uluslararası boyut var. Başlıca bölgesel müttefikler - özellikle İsrail ve Suudi Arabistan - İran'ın müdahalesine karşı korunmak için ABD'nin Suriye'nin doğusunda kalmasını istiyor. Bununla birlikte, bir başka müttefik olan Türkiye, SDG'yi herhangi bir engellenme ile karşılaşmadan baskı altına alabilmek için ABD'nin ayrılmasını istiyor. Ki Türkiye, SDG'nin en güçlü hizbi olan PYD'yi Kürt milliyetçisi teröristler olarak görüyor. Biden tüm müttefiklerini memnun edemez, ancak kesinlikle gitmesi için ona baskı yapan bölgesel bir fikir birliği yok.
Şu an için, Biden çıkmayı tercih etse bile, ani bir geri çekilme için çok az iç veya dış itici güç var. Ancak bu değişebilir. Özellikle, Suriye'de Türkiye ve Rusya arasındaki dinamikler önemli ve Afganistan'daki olayların orada da yansımaları olabilir.
Rus stratejisi
Rusya'nın uzun vadeli hedeflerinden biri, doğu Suriye'yi Esed'in geri alması ve bu da Şam'ın krizdeki ekonomisine, çok ihtiyaç duyduğu petrol sahalarına erişimini sağlayacak. Ancak Esed ve Moskova'nın askeri olarak ele geçirmeye niyetli göründüğü muhaliflerin elindeki İdlib'in aksine, Rusya'nın doğudaki stratejisi ikna esaslı gibi görünüyor. Tercihen, SDG'nin Esed'le bir anlaşmayı kabul etmesini ve Amerikalıların ayrılmasını istiyor.
Bu çok uzak bir ihtimal değil. Suriye iç savaşından önce PYD'nin hem Esed hem de Rusya ile iyi ilişkileri vardı ve SDG'nin geleceğini Washington yerine Şam ve Moskova'nın koruması altında gören bir kesim var. Gerçekten de, Trump 2019'da Türkiye'nin müdahalesine müsade ettiğinde, SDG derhal Rus ve Esed birliklerinin SDG'nin elindeki topraklarda mevziler kazanması karşılığında ateşkes sağlaması için Moskova ile anlaştı.
Türkiye'nin faaliyetleri, Rusya'nın SDG'yi taraf değiştirmeye itmesine de yardımcı oluyor. Ankara, Esed'i yenmek ve muhalifleri savunmak maddesini öncelik listesinde alt sıralara indirirken, PYD'yi giderek Suriye'deki bir numaralı endişesi olarak görüyor. 'Aşırılık yanlısı' İdlib muhaliflerini yumuşatmak için mücadele ederken ve Rus hava saldırıları Ankara'yı hayal kırıklığına uğratırken, SDG'nin daha doğudaki cephesi, Türkiye'nin başarısının birkaç alanından biri olmuş durumda.
Sonuç olarak Türkiye, insansız hava araçlarıyla ya da vekil Suriyeli muhalif müttefiklerini kullanarak SDG mevzilerine yönelik saldırılarını hızlandırdı. Ne zaman böyle yapsa ve Washington buna yanıt vermese, Moskova'nın, SDG'yi Türkiye'den yalnızca Rusya'nın koruyabileceği iddiası güçleniyor. Ankara, nihayetinde PYD'yi silahsızlandırmak veya etkisiz hale getirmek anlamına geldiği sürece, bir tür nihai Esed-SDG-Rusya anlaşmasına aslında açık olabilir.
Hem Moskova hem de Ankara, ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin istediklerini elde etme şanslarını artırdığını hissedeceklerdir.
Türkiye için bu, en azından Washington'un Ankara'nın SDG mevzilerine yönelik saldırılarını hoş görebileceğine ve en iyi ihtimalle ABD'nin bir ilgi ve kalıcı güç eksikliğine işaret ediyor.
Biden Vladimir Putin’e, SDG liderlerinin zihnine ekmesi için şüphe tohumları armağan etti. Beyaz Saray'ın Suriye'nin doğusundan derhal ayrılma planı olmasa ve bunu yapması için çok az baskıyla karşılaşsa bile, hem Rusya hem de Türkiye, hedeflerine ulaşmak için Afganistan'dan gelen serpintiden yararlanmaya çalışacak ve bu durum da eninde sonunda Amerika'nın gidişini hızlandırma potansiyeline sahip.
Christopher Phillips tarafından kaleme alınan ve Middle East Eye'da yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edilmiştir.
Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.