Bloomberg haber ajansının internet sitesindeki başyazısında, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Yunanistan ve Türkiye arasında arabuluculuk yaparak gerilimi nasıl dindirebileceği ele alınıyor.
Yazıda, daha önce Yunanistan ve Türkiye arasında yaşanan gerilimin savaşın kıyısına kadar geldiği, ancak o sırada ABD Başkanı olan Bill Clinton'ın iki ülke liderini arayarak geri adım atmaya ikna ettiği hatırlatılıyor:
"Şimdi iki NATO müttefiki Doğu Akdeniz'de yeniden karşı karşıya geldiğinde, Başkan Donald Trump'ın tansiyonu düşürmek için gösterdiği tutarsız çabaların hiçbir etkisi olmuyor.
"Alman Başbakan Angela Merkel'in müdahalesinin ardından ise iki taraf da, küçük bir adımla da olsa, geri çekildi. Ancak o tarihten sonra gerilim yeniden ciddi bir şekilde arttı. Ankara da, Atina da savaş dilini kullanıyor. Öyle ki; iki ülkenin savaş gemileri bir çarpışma bile yaşadı. Bu kez savaş, Clinton'ın devreye girdiği 1996'ya göre daha olası görünüyor. O dönemki mücadele, Ege Denizi'ndeki birkaç küçük kayalıkla ilgiliydi. Bu kez taraflar, Doğu Akdeniz'in altında yatan geniş doğalgaz yataklarında sondaj hakkını elde edebilmek için aralarındaki karasuları üzerinde hak iddia etmeye çalışıyor."
Yazıya göre doğrudan askeri çatışma olması muhtemel. ABD'nin etkili şekilde müdahale etmek için arzusu ve etkisi olmadığı için, Merkel'in daha fazla çaba göstermesi gerekiyor:
"Türkiye izole edilmiş durumda. Ayn sularda enerji kaynaklarına ilgi duyan diğer ülkeler de -özellikle Kıbrıs, Mısır ve İsrail- Ankara'yla sorun yaşıyor ve Yunanistan'ın yanında yer alıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırım çağrısı yaptı ve ardından bir savaş gemisi ile jetlerini bölgeye gönderdi. Krizi çözme çabası başarısız olan Trump yönetimi ise, Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırmak için böyle bir zamanı seçerek durumu muhtemelen daha da karmaşık hale getirdi."
Yazı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu şartlar altında korkup geri adım atmayacağı görüşüne yer veriyor:
"Uluslararası baskılar, Erdoğan'ın 'Türkiye dünyaya karşı' diyerek oluşturduğu popülist-milliyetçi diline mükemmel şekilde uyum sağlıyor. Libya ve Suriye gibi farklı ülkelerde atıldığı askeri maceralar, ülke içinde dikkatleri Türkiye'nin zor durumdaki ekonomisi ve koronavirüs kriziyle mücadelede gösterdiği başarısızlıktan başka yere çekmesini sağladı. Erdoğan, Türkiye'nin Karadeniz'deki kara sularında yakın zamanda bulunduğu açıklanan doğalgazdan da umutlu.
"Tüm bunlara rağmen Erdoğan Merkel'i dinliyor. Merkel'in ricası üzerine geçen ay Kıbrıs Adası açıklarındaki doğalgaz arama çalışmalarına ara verdi. Çalışmalar, Yunanistan'ın Mısır'la bir deniz yetki alanları anlaşması imzalaması üzerine yeniden başladı. Yunanistan ve Mısır, anlaşmayı Türkiye ve Libya'nın geçen yıl [27 Kasım'da] imzaladığı benzer bir anlaşmaya yanıt olarak bu adımı attı. Karşılıklı bu riskli adımlar Merkel'in işini zorlaştırsa da; çözüm bulmak hâlâ imkânsız değil."
Makalede, Merkel'in bu adımıyla gerilimin taraflarını ara vermeye ikna edebileceğinin görüldüğü hatırlatılıyor ve "artık kalıcı bir çözüm için çabalaması gerektiği" belirtiliyor:
"Almanya'nın iki ülke için de büyük bir ticaret ortağı olması ve Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürütmesi, işini kolaylaştırabilir.
"Türkiye'yi Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun bir parçası yapmak, başlangıç için iyi bir adım olabilir. Forum, bölgede denize kıyısı olan ülkeler tarafından bölgesel bir gaz piyasası oluşturup Avrupa'ya gaz ithal eden bir merkez haline gelmek amacıyla kurulmuştu. Türkiye'nin Forum'da yer almamasının sebebi, Ankara'nın resmi bir devlet olarak tanımadığı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de burada yer almasıydı.
"Buraya üye olması Türkiye'ye kaynakların paylaşımı ve sondaj yapılacak bölgeler üzerindeki anlaşmazlıkların çözümü için oluşturulacak mekanizmalara ulaşım gibi kolaylıklar sağlayabilir."
Makalede Türkiye ve resmen tanımadığı Kıbrıs'ın bu konuda anlaşmasının ve aynı foruma üye olmasının, arabuluculuk yapmaya çalışan her ülke için çok ciddi bir sorun olduğu belirtiliyor.
Erdoğan'ın "uzlaşmaz bir tavrı olduğunu" savunan makale, Türkiye ve Kıbrıs'ı ikna etmenin bir yolu olabileceğini şu ifadelerle anlatıyor:
"Erdoğan'ın diğer konulardaki uzlaşmaz tavrından sıkılan Yunanistan ve Merkel'in diğer Avrupalı ortakları, bu konuda geri adım atabilir. O zaman Alman lider bu ülkelere, Rusya'ya olan enerji bağımlılığına en iyi alternatifin Doğu Akdeniz'deki gaz rezervleri olduğunu hatırlatabilir. Türkiye ve Kıbrıs'a da, Avrupa'nın bu gaz için en mantıklı hedef olduğunu ve buraya giden en kısa yolun da iki ülkeden birden geçtiğini anlatabilir."
Benzer bir yaklaşım daha önce de, 2014'te Ada'daki Türk ve Rum yönetimleri arasındaki barış görüşmeleri başladığında gündeme gelmişti.
Makalede, bu yaklaşımın müzakereler için bir temel oluşturabileceği belirtiliyor ve Merkel'in bu konuda adım atmasının bir fark yaratabileceği yazılıyor.