Türkiye'deki ekonomi ve seçim gündemine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı analizde, “Cumhurbaşkanı Erdoğan gelecek yıl haziran ayında yapılması planlanan seçimlerin kampanya dönemini başlattı. Erdoğan, üçüncü on yılında da iktidarını korumak istiyor” ifadeleri kullanıldı.
"Siyasi olarak savunmasız hale geldikçe daha geçimsiz oldu"
"Türkiye’nin müttefikleri, düşmanları ve Türkler, 12 aylık bir türbülansa hazırlanmak için kemerlerini bağlamak isteyebilir" denilen Bobby Ghosh imzalı analizde, "ABD ve Avrupa, tam da Rusya’ya karşı daha çok iş birliğine ihtiyaç duydukları bir dönemde Erdoğan’dan çamur atma ve zıtlaşmaya karşı kendini hazırlamalı. İyi şartlarda inatçı olan Erdoğan, siyasi olarak savunmasız hale geldikçe Batı ile daha da geçimsiz oldu" ifadeleri yer aldı.
"Erdoğan, inatla direndi"
'Türkiye'nin yine bir kısır döngüye girdiğini' yazan Ghosh, şöyle devam etti:
"Liranın düşmesine ve enflasyonun yükselmesine rağmen, Erdoğan faiz oranlarını yükseltme çağrılarına inatla direndi.
...
Seçim zamanına kadar ekonomik geri dönüşü sağlama olasılığının düşük olduğu Erdoğan'ın, yeniden seçilmek için aleyhine kullanacağı başka yollar bulması gerekiyor. Tüm sinyaller, kendi ülkesinde etno-milliyetçiliğe hitap edeceği, hayali veya gerçek düşmanlara karşı alarm vereceğine işaret ediyor.
"Suudi Arabistan ve BAE ile karşı karşıya gelemez"
Erdoğan’ın bazı sevdiği öcüler artık gündem dışı. Türkiye'nin ekonomik sorunları, Erdoğan'ı Körfez Arap ülkeleriyle yakınlık kurmaya ve halkın beğenisini kazanmaya zorladı. Yatırım beklediği ülkeler Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile karşı karşıya gelemez. Erdoğan ayrıca Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile arkadaşlık kurduğu için İsrail’e karşı da yumuşak davranmaya başladı. Bu da geriye tek bir tanıdık günah keçisi bırakıyor: Batı."
Erdoğan’ın ABD ve Avrupa karşıtı söylemlerini artırdığına dikkat çeken Ghosh, “Önümüzdeki aylarda Erdoğan'ın, Batı'nın ikiyüzlülüğünün genel temalarına bel bağlamasını ve Türkiye'nin sıkıntılarını 'küresel siyaset ve para baronları' tarafından yürütülen kasıtlı bir kampanyanın sonucu olduğuna dair komplo teorilerinde üstelemesini bekleyebiliriz" dedi. Erdoğan'ın Batı ile ilişkilerde daha az uyumlu olmasının öngörüldüğünü yazan Ghosh, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini Ankara’nın veto etmesinin bunun bir uzantısı olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
"İnatçılığını, vatansever bir direniş olarak resmediyor"
"Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine itirazını ulusal güvenlik meselesi olarak çerçeveleyerek (onları Kürt teröristlere yardım etmekle suçluyor) tehdidi abartıyor ve inatçılığını, yabancı zorbalık karşısında bir vatansever direniş olarak resmediyor. Köşeye sıkışmış ve uzlaşmazlığın kendi yararına olduğuna karar vermiş bir politikacıdan mantıklı olmasını beklemenin anlamı yoktur.
Başkan Biden ve Avrupalı liderler Erdoğan’ın nasıl davranacağını bilmeli ve ona göre hareket etmeli. Tehditler işe yaramaz ve aksine onun açıklamalarına uygun düşer. Yapacakları şey, Türkiye’nin iş birliği yapmamasına karşılık bir geçici çözüm bulunacağının sinyalini vermek olabilir. İsveç ve Finlandiya için NATO üyelerinin ayrı bir güvenlik yapısı oluşturmaları bunlardan biri olabilir. Bunu gelecek yaza kadar yapabilirler ve daha sonra ya yeni bir Türkiye Cumhurbaşkanı ile muhatap olurlar ya da artık Batı’yı öcü olarak görmeyen ve zafer kazanmış bir Erdoğan’la görüşürler."
Kaynak: Gazete Duvar, Mepa News