Dünya karasal alanlarının dörtte üçü insan faaliyetleri nedeniyle ciddi şekilde değişti ve bu durum önümüzdeki yıllar içerisinde bir milyona yakın canlı türü neslini sona erdirecek.
Birleşmiş Milletler'in hazırladığı son rapora göre bin bir farklı yolla gezegendeki kaynaklara ve doğal yaşama geri dönüşü olmayacak şekilde zarar vermiş bulunuyoruz. Sırada ise solunabilir havayı, içilebilir suyu ve verimli toprakları kaybetmek var.
130 farklı ülkeden diplomatlar Pazartesi günü Paris'te bir araya gelerek doğal yaşam ve çevreye ilişkin hazırlanan raporu inceleyecek. 400 uzman tarafından hazırlanan 1800 sayfalık rapor tüm olumsuz gelişmelere ilişkin bilimsel çalışmaların detaylarını kapsıyor ancak diplomatların işini kolaylaştırmak ve odaklanmalarını sağlamak amacıyla Paris'te 44 sayfalık özet üzerinden gidilecek ve son dönemece girmeden dünyayı kurtarmak için gerekli temel çalışma zemini oluşturulmaya çalışılacak.
Arı nüfusu dramatik şekilde azalıyor
Şimdiye kadar insanlığın devamlı genişleyen ayak izi doğal yaşam ve çevre için yıkıcı oldu. Raporda okyanuslardaki balık nüfusunun üçte birinin tükenme seviyesine geldiği ve geri kalan deniz hayatı stokunun da sürdürülebilir ve yenilenebilir olmanın sınırında gezindiği kaydediliyor.
Başta arılar olmak üzere bitkileri ve çiçekleri polenleyen kanatlı böcek türlerinin dramatik ölçüde nüfus kaybı yaşadığı ve bu durumun yıllık yarım trilyon dolar değerinde mahsülatı tehlikeye soktuğu belirtiliyor.
Yapılan planlar başarısız oldu
Daha fazla doğal alanı koruma altına almak ve biodiversiteyi tehdit eden unsurları azaltmak adına 2010'da konulan 2020 hedeflerinin çoğunun büyük bir başarısızlıkla sonuçlandığı ortaya kondu.
Diplomatların raporu incelemesinin ardından konuya ilişkin hazırlanacak ve onaylanacak olan belge 'Hükümetlerarası Biodiversite (biyolojik çeşitlilik) ve Ekosistemler için Bilim-Politikası Platformu Hizmeti' (IPBES) adıyla 6 Mayıs'ta yayınlanacak.
Artık insanlık için ölüm kalım meselesi
Şimdiye kadar biyolojik koruma politikaları klasik şekilde pandalar, kutup ayıları ve daha az 'medyatik' canlılar ve bitkiler üzerinde yoğunlaşıyordu. Ne var ki son 20 yılda konu insanoğlunun kendi neslini koruması noktasına geldi.
Raporu hazırlayan ekibin direktörü Robert Watson AFP'ye verdiği demeçte insanoğlunun karşılaştığı tehlikeye şu sözlerle dikkat çekti: "Şimdiye kadar biodiversitenin önemini çevre açısından konuşuyorduk. Şimdi ise insanoğlu için hayati önemi çerçevesinde konuşuyoruz. Gıda üretimi, su kullanımı, ilaç yapımı, toplumsal uyum ve daha pek çok alanda hayati bir konu halini aldı."
'Sonumuzu et, soya ve palmiye yağı getirecek'
Dünyadaki ormanlar ve okyanuslar gezegende insanoğlunun sebep olduğu sera gazlarının yarısını emiyor. Eğer bu olmasaydı küresel ısınma durdurulamaz bir döngüye girmiş ve dünya çoktan yaşanamaz bir yer haline gelmişti.
Rapora göre 2014'ten bu yana İngiltere'nin 5 katı büyüklüğünde tropikal orman et, biyoyakıt, soya ve palmiye yağı üretimi için yok edildi.
Başta hayvancılık olmak üzere endüstriyel tarım dünya çapındaki tüm sera gazı emisyonlarının yüzde 25'ine neden oluyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile sonuçlanan sera gazı salınımı daha sıcak hava dalgaları, denizlerin ısınması ve su seviyelerinin yükselmesi anlamına geliyor.
Yüzyıl ortasına kadar 'karbon nötr' olmak zorundayız
Rapora göre ısı artışını 1,5 derecede tutmak için dünya en geç 2030'a kadar karbon emisyonlarını yüzde 45 oranında azaltmalı ve yüzyılın ortası gelindiğinde 'karbon nötr' seviyeyi yakalamalı. Buna ilişkin bir planlamanın Ekim 2020'de Çin'de gerçekleşecek Biodiversite Konvansiyonu'nda sunularak onaylanması bekleniyor.