Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin damgasını vurduğu New York'taki Birleşmiş Milletler 77'inci Genel Kurul toplantılarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden'a kadar birçok lider BM Güvenlik Konseyi'nde reforma ihtiyaç olduğu konusunda görüşlerini dile getirdi.
Birçok lider ise daha da ileri giderek Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin veto yetkisinin kaldırılmasını istedi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy konuşmasında "saldırgan Rusya'nın" cezalandırılması çağrısında bulundu. Zelenkiy "Eğer karar almayı bilmiyorsanız yapabileceğiniz iki şey var: Rusya'yı bir saldırgan ve savaş kaynağı olarak üyelikten çıkarın ki böylece kendi saldırganlığına ilişkin kararları bloke edemesin... Ya da diğer seçenek, lütfen bir reform ya da değişim gösterin, kendinizi feshedin ve barış için çalışın" diye konuştu.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise konuşmasında veto hakkının kullanılması istisnai olması gerektiğine vurgu yaparak acil kural değişikliği ve reform çağrısında bulundu. Michel "Güvenlik Konseyi'nin bir daimi üyesi, Genel Kurul tarafından kınanan, kışkırtma olmaksızın ve haksız bir savaş başlatırsa, bu durum, üyeliğin askıya alınmasının önünü açar ve bana göre bu otomatik olmalıdır" dedi.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern de BM'nin reformları benimsememesi halinde "ilgisiz" bir kurum haline gelme riskiyle karşı karşıya olduğunu savunarak BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin veto yetkisinin kaldırılması çağrısında bulundu.
Peki BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin veto hakkının kaldırılması mümkün mü?
BM daimi üyelerinin veto hakkı nereden kaynaklanıyor?
Birleşmiş Milletler'in örgütünün altı temel organından biri olan Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi İkinci Dünya Savaşı'nın müttefik güçleri olan ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa ve Çin'den oluşuyor. 1945 yılında imzalanan Yalta Konferansı'nda bu beş üyenin konseyin kararları üzerinde veto hakkına sahip olması kabul edildi.
25 Nian1945'te San Francisco'da toplanan BM Uluslararası Örgüt Konferans'ında Avustralya daimi üyelerin güçlü veto hakkının sınırlandırılması üzerine bastırdı, ancak böyle bir girişimin konferansı başarısızlığa sürüklemesinden endişe eden üyeleri veto hakkını kabul etti.
BM, Güvenlik Konseyi bir daimi üyeyi üyelikten çıkarabilir mi?
Küresel barış ve istikrarın korunması için oluşturulan Güvenlik Konseyi'nin Ukrayna'daki savaşı durdurmakta etkisiz kaldığı açık. Ancak BM Sözleşmesi Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesinin üyelikten çıkarılabilmesi için bir yol çizmiyor.
Sözleşmeye göre bir ülke, Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesi üzerine yapılan bir oylamaya dayanarak BM Genel Kurulu'ndan çıkarılabiliyor.
Sözleşmenin 6'ncı maddesi bu kuralı şu şekilde açıklıyor: "Mevcut sözleşmedeki ilkeleri ısrarla ihlal eden bir BM üyesi Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesiyle Genel Kurul yapılanmasından atılabilir" .
Bu kural uygulandığında, Rusya'nın BM Genel Kurulu'ndan atılabilmesi için Güvenlik Konseyi'nden bir tavsiye çıkması gerektiği açıkça görülüyor. Rusya'nın veto yetkisi olan bir daimi üye olarak kendisinin atılmasını kabul etmesi gerçekçi durmuyor.
BM Sözleşmesi'nde değişiklik yapmak mümkün olabilir mi?
Mevcut BM Sözleşmesi'nin üyelikten çıkarmaya ilişkin kurallarında değişiklik yapılması da önerilen bir başka yöntem.
BM Sözleşmesi'nin 108'inci maddesine göre sözleşmede yapılacak değişikliklerin Genel Kurul'un üçte ikisi tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak buradaki kilit nokta, üçte ikilik oranı oluşturan ülkeler aralarında Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin de yer alması şartı bulunuyor.
Burada yine Rusya'nın, ya da başka bir daimi üyenin yapılacak değişikliğe onay vermemesi halinde bunun mümkün olamayacağı anlaşılıyor.
Bir çözüm yolu bulunabilir mi?
ABD'li emekli diplomat Robert Downes, Washington International Diplomatic Academy için kaleme aldığı bir makalede sorunun çözümü yönünde farklı bir görüş ortaya attı.
Downes'ın vurguladığı nokta ülke ismiyle ilgili. BM Sözleşmesi'nde daimi üye olan ülkenin ismi Rusya değil, Sovyetler Birliği olarak geçiyor. Sovyetler Birliği 1991 yılında yıkıldığında dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar'a bir mektup göndererek, Rusya'nın Sovyetler Birliği'nin halef ülkesi olarak BM'deki sandalyesini aldığına dair bilgilendirmede bulundu.
O dönemde bir itiraz dile getirilmediği gibi, Genel Kurul'da ya da Güvenlik Konseyi'nde buna dair bir karar çıkarılmadı ve sözleşmede bir değişiklik de yapılmadı.
Öte yandan Rusya Federasyonu da bayrak ve isim tabelaları değiştirilmesine karşın yeni bir kimlik sunmadı.
Bu bilgiler ışığında Rusya'nın üyeliğinin hiçbir zaman oylamadığı ve bu nedenle elinde tuttuğu haklara sahip olup olmadığı sorusunu ortaya atan Downes, bu sorunun yanıtının değişimin yalnızca isim değişikliği mi, yoksa şimdi var olmayan bir ülkenin yerine geçmek mi olduğunda yattığını savunuyor.
Fransa örneği
Downes, bu konuda bir başka Güvenlik Konseyi daimi üyesi Fransa'yı örnek gösterdi. Fransa BM kurulduğundan bu yana iki kez isim değiştirdi. 1945-1946 yıllarında Fransa Cumhuriyeti Geçici Hükümeti adıyla anılan ülke, 1946-1958 tarihleri arasında Dördüncü Cumhuriyet ismini kullandı, 1958'den bu yana ise Fransa Cumhuriyeti ismini benimsedi.
Bu isim değişikliklerinin hiç birinin BM Sözleşmesi'nde değiştirilmediğine dikkat çeken Downes, bu durumu Sovyetler Birliği ile kıyasladı ve Fransa'nın yaptığı isim değişikliklerine rağmen aynı ülke olduğunu, oysa Sovyetler Birliği'nin parçalanması sonucu 15 bağımsız ülkenin ayrıldığını öne sürüyor.
Çin örneği
Downes, Sovyetler Birliği'nin durumunu, bir diğer Güvenlik Konseyi daimi üyesi Çin ile de kıyasladı. Çin, 1945 yılında Çin Cumhuriyeti adıyla BM'ye katıldı. Ancak milliyetçi grubun Tayvan adasına çekilmesiyle sonuçlanan Çin İç Savaşı'nın ardından komünistlerin hakim olduğu ülkenin Çin Halk Cumhuriyeti, Çin Cumhuriyeti'nin yerine geçmek istedi. Ancak o dönemdeki Soğuk Savaş ve Kore Savaşı nedeniyle ABD buna karşı çıktı.
Nihayet 1971 yılında Genel Kurul'da yapılan oylamada 76'ya karşı 35 ret ve 17 çekimser oyla, üçte iki çoğunluk sağlanamamasına rağmen, Çin Halk Cumhuriyeti'nin eski Çin Cumhuriyeti'nin sandalyesine oturması kabul edildi. Konu Güvenlik Konseyi'nde görüşülmedi.
Bütün bunlar dikkate alınsa bile, Rusya Federasyonu'nun Sovyetler Birliği'nin koltuğu yasal bir oylama olmaksızın devralmasına 30 yıldır kimsenin itiraz etmemiş olduğuna işaret eden Downes, BM Sözleşmesi'nin bir başka maddesine dikkat çekiyor.
Güvenli Konseyi'nde oylama kurallarını içeren 23'üncü maddeye göre yalnızca usule ilişkin karar alınabilmesi için daimi ve geçici üye ayrımı yapmadan toplam 9 Güvenlik Konseyi üyesinin kabulü yeterli.
Rusya'nın Güvenlik Konseyi üyeliği konusunun bir "usul meselesi" olarak gündeme getirilebileceği fikrini öne süren Downes, bu durumda Rusya'nın onayının şart olmayabileceğini ifade ediyor.
Kaynak: Euronews